1.3

104 12 5
                                    

Üzücü bölüm

...

Saçlarımdaki minik dokunuşları ve birinin varlığını hissetmek, özellikle o biri sizin için değerliyse çok iyi hissettirebiliyordu.

Şimdiki gibi saçlarımı okşayan Taehyun bunun için büyük bir örnek.

Ağlamam durulana kadar sarılmamış, çünkü ağlarken sarılmayı sevmediğimi biliyor, alnı alnımda beklemişti. En son durulunca da kollarını etrafıma sarmıştı. O sormamıştı ama ben Yeonjun ile aramızdaki ilişkiyi anlatmak istediğim için de tanışmamızdan itibaren anlatmıştım.

Ona sarılırken bunları anlatmak çok yanlış hissettiriyor olsa da hepsi beni yargılamayacağını bildiğimdendi.

Soobin ve Taehyun, ne yaparsam yapayım beni yargılamazlardı.

Ona anlattıktan sonra üstümden yük kalkmıştı, bir şeyleri saklamak zorunda değildim çünkü. Gözünün içine bakarak yalan söylemek zorunda değildim.

"Keşke daha önce tanışsaydım seninle."

Dudaklarımdan dökülen kelimelerden sonra biraz geri çekildim, Taehyun ellerimi tutmaya devam ederken dudaklarına ufak bir gülümseme yerleştirdi.

"Keşkeleri sevmem," dedi, ardından bir elini yanağıma çıkartıp devam etti. "ben senin iyi ki'n olmak istiyorum Beomgyu."

Sözcükleri kalbimin çarpmasına neden oldu, gözlerimi gözlerinden çekemeyişim de vardı tabi.

Yanağımdaki elini indirip tekrardan ize değdirdi. Parmakları usulca oralarda dolanırken dudaklarımı ıslattım konuşmadan önce.

"Kötü biriyim değil mi?"

Tepkilerini izlemek için gözlerimi ona değdirdim. Kaşları çatıldı, derin bir nefes vererek yatakta bana biraz daha yaklaştı.

"Kalbinde ufacık bir kötülük olduğuna inanıyor musun Beomgyu? Anlattığın şeyleri dinlerken bile karşı tarafın sana senin kadar değer verip sevmediğini hissettim. Birine karşı bu denli büyük sevgi beslemiş bir insan nasıl kötü olabilir?"

Kaşlarını kaldırdı. Omuz silkip sırtımı duvara yasladım. "Beni seviyorsun ama karşılık bile veremiyorum."

Birkaç saniye duraksadı. Boğazını temizlemiş, elimi okşamaya devam etmişti. "Beni sevmek zorunda değilsin Beomgyu, seni bunun için zorlayamam. Akışına bırakmalıyız, gün geçtikçe içindeki karmaşa yerine oturacak ve duyguların hakkında daha sağlıklı düşünebileceksin."

Uzanıp saçlarımın üstünü öptüğünde dudaklarım iki yana doğru kıvrıldı, öpücükleri iyileştirici bir etkiye sahipti sanki.

"Taehyun, seni seviyorum. Aşk veya arkadaşlık anlamında değil ama seni seviyorum. İyi ki varsın, iyi ki tanıştık."

Taehyun güldü, gülerken ortaya çıkan gamzesi çok güzel görünüyordu.

"Ben de seni seviyorum ama bu kesinlikle aşk anlamında."

Utandım. İlk defa biri yüzüme karşı bana aşık olduğunu itiraf ediyordu, yepyeni bir duyguydu bu.

İçimde kıpırdayan o şeyleri hissedebiliyorum. Belki çok net değil ama yine de varlığı onları taze tutmam için bir işaret. Taehyun'ı hayal kırıklığına uğratmayacağım. Ona yaşadığım acıyı yaşatamam, çünkü nasıl olduğunu en iyi ben biliyorum. Kalbi parçalamak kolay ama parçalanan kalp o kadar kolay iyileşmez.

Bekledim, parlayan gözleriyle bana bakarken uzanıp gamzesini öptüm. Dudakları şaşkınlıkla aralanınca alnımı omzuna yasladım. Çok utanmıştım, hem de çok.

maze in the mirror, beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin