☆
Dudaklarımdan çıkacak olan tüm kelimeleri teker teker yutarken onun kahve irislerinden alamadım gözlerimi. Bir zamanlar ışıl ışıl parlayan, şimdi ise sönük bir yıldıza dönüşmüş olan irisleri beni alıp uzaktaki bir yere götürdü. Kalbim tüm yaşanmışlıkları gözümün önünden geçirirken hissettiğim koca kin, ona baktıkça büyüdü. Senden nefret ediyorum, ama en çok senden nefret edemeyişimden nefret ediyorum.
Kızgınım derken bile kızgın olamayışımdan, her şeye rağmen seni affetmek isteyen kalbimden nefret ediyorum.
Aralanan dudaklarımın arasından hiçbir şey çıkmazken sadece önüme dönüp, bu an yaşanmamış gibi davranmak istedim. Birkaç dakika önce olduğum gibi mutlu olmak için, işe yaramayacak olsa da görmezden geldim.
"Sorun yok, gidelim."
Soobin'in endişeli bakışlarıyla buluşan gözlerim, ona onaylıcı bir kafa sallaması verdiğimde eski haline döndü. İkisinin önüne geçip kampüs krokisinin bulunduğu duvarın karşısına geçtim. Uzaktan bakınca ilgileniyor gibi dursam da beynim az önceki anda takılıp kalmış gibi geriye gidip geliyordu. Neden şimdi? Onca zaman geçtikten sonra, hayatımın belki de en önemli yıllarında Yeonjun ile tekrar karşılaşıyor olmak benim için nasıl bir cezaydı?
"Beomgyu."
Arkadaşımın elini omzumda hissettiğimde derin bir nefes vererek dudaklarımı ıslattım. "Dersim birazdan başlayacak benim, gitsem iyi olur."
Taehyun'a döndüm. Yeonjun'un aksine ona baktığımda, içime nüfuz eden naif hisleri tarif etmek benim için zordu. Kısa süreli bir tanışmaydı bizimki, uzun süreceği ise şimdiden belliydi.
"Sonra görüşürüz."
Gözleriyle gülümseyerek el salladığında karşılık verdim ve onlara arkamı döndüm. Döndüğüm an dudaklarımdaki gülümseme silinmiş, düz bir hal almıştı. Mutlu geçeceğini düşündüğüm ilk gün bile tamamıyla zehir olmuştu.
Çantamın kuşağını sıkıp kapısı açık olan sınıfa girdim, ayaklarım arka kısma doğru ilerlerken gözlerim amansızca etrafı inceledi. Bir müddet aynı dersi alabileceğimiz ihtimali beni gerse de bu kadarının da tesadüf olamayacağını düşünerek kendimi rahatlattım. Neyse ki bu ihtimal gerçekleşmemiş, dersin hiçbir bölümünde kapıdan içeri girmemişti.
Blok olarak yapılan ders, tatilden sonra oldukça zorlayıcı gelse de daha ilk andan itibaren şikayetçi olmamam gerektiğini biliyordum, bundan ötürü güzelce dinleyerek notlarımı almıştım.
Soobin ve Taehyun kafeteryada olduğu için çantamı alıp yanlarına gittim. En köşeden beni görüp el sallayınca kocaman gülümseyerek Taehyun'ın yanına oturdum, ardından gömleğimi çıkarıp kenara koydum.
"Ee nasıl geçti ilk dersiniz?"
Sorumu ortaya atarak herhangi birinden cevap beklemeye başladım, Soobin de bunu yapan ilk kişi oldu. "Eğlendim ben, sadece ileride elimi ineğin poposuna sokacağım fikri pek hoşuma gitmedi, kendimden çok ineğe üzülüyorum."
Onun hayvan sevgisi beni tekrar ve tekrar gülümsetirken aynı anda hayret ettim. Elbette seviyorum hayvanları, ama ineğin poposuna elimi sokabileceğimi sanmıyorum.
"Benim biraz sıkıcı geçti, ekonomi enflasyon gelir düzeyleri. Bu tür şeyler, çoğunu zaten bildiğim için, pek dinlemedim."
Taehyun ileride babasının şirketini devralacaktı, küçük yaştan itibaren zaten bu tür şeylerin içinde olduğu için bilmemesi biraz saçma olurdu. Bazen onun gibi birinin benimle konuşmayı nasıl eğlenceli bulduğunu sorgulasam bile bu sadece iki saniye sürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maze in the mirror, beomjun
FanfictionBirinin bedeninde izler vardı, diğerinin kalbinde. |angst