02.16.2017
Okullar açılalı çoktan altı ay olmuş, hatta ikinci dönem bile başlamıştı.
Geçen bu altı ay zarfında Beomgyu, Soobin ve Yeonjun üçlüsü her geçen gün daha iyi arkadaşlar olmuştu.
Teneffüslerde, öğle aralarında ve bazen okul çıkışlarında hep beraberlerdi. Birlikte ders çalışıp oyun oynuyor, on beşinci yaşlarını dolu dolu geçirip birlikte gülümsüyorlardı.
Hayatlarında pürüz sayılabilecek tek olayı ise onların açısından bakılınca sınavlardı.
Havanın güzel olduğu bir gün, öğrencilerin yarısı bahçede oyun oynarken geri kalanı sınıflarında uyukluyordu. Öğle arası olduğundan dolayı yemek yiyenler de vardı, Beomgyu ve Soobin de yemek yiyen kısımdandı.
Beomgyu önündeki boş tepsiyi hafifçe itip meyve suyunu eline aldı ve hala yemeye devam eden arkadaşına baktı.
"Yeonjun neden gelmedi?" diye sordu. Önceki teneffüslerde de pek çıkmamıştı dışarıya, yemek için onun sınıfına gidince de sınıfta olmadığını görmüşlerdi.
Soobin ağzındaki lokmayı bitirip "Bilmem ki." dedi.
Beomgyu dudaklarını büktü ve arkadaşının aç olma ihtimaline karşılık ayağa kalktı. Yarım kalan meyve suyunu tepsiye bırakıp "Ben biraz yemek alıp Yeonjun'u arayacağım." dediğinde Soobin kafasını sallayıp onu onayladı.
Beomgyu kantinden bir şeyler alıp sınıfa bıraktıktan hemen sonra bahçeye çıkıp her tarafını kontrol etti, ardından müzik sınıfı ve konferans salonuna da baktı.
Onu hiçbir yerde bulamayınca ellerini yıkamak için tuvalete girdi, dolu olan bir kabinden hıçkırık sesi geldi.
Beomgyu kaşlarını çatıp kapıya yaklaştı, tıklattığında içerideki kişi "Dolu." demiş, Beomgyu onun Yeonjun olduğunu hemen anlamıştı.
"Yeonjun?"
Kabinden bir süre ses gelmeyince Beomgyu bir kez daha seslendi.
"Yeonjun, bir şey mi oldu?"
Kabinin kilidi açıldığında oğlan geri çekildi. İçeriden gözleri kızarık bir şekilde çıkan Yeonjun kafasını eğdi.
Beomgyu şaşkınlıkla baktı ona, 'öğle arasının başından beri burda öylece ağlıyor muydu?' diye düşündü. İçinde büyük bir ağırlık hissetti.
"Sarılmak ister misin?" diye sordu, ağlayan birini nasıl teselli edeceğini bilmiyordu ama öylece bakıp durmak da istemedi. Sadece ona sarılıp daha fazla ağlamamasını istedi.
Yeonjun'u böyle görünce içinde bir yerde rahatsızlık duymuştu.
Sorduğu soruya karşılık Yeonjun bir şey söylemeden ona yaklaştı ve kollarını oğlanın sıska vücuduna doladı.
Sarılışı hemen karşılık buldu, temasla birlikte kendini sıkmayı bıraktı ve göz yaşları akmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maze in the mirror, beomjun
FanfictionBirinin bedeninde izler vardı, diğerinin kalbinde. |angst