4

471 43 6
                                    

DSH 4

"huff"

Ağzımdan çıkan garip soluklanma sesi boş ve sessiz alanda yüksek bir yankı oluşturup kulağıma çarptı.

Kafamı geriye atıp Yaklaşık beş - altı dakikadır kendimi kasarak ve motora takarak yaptığım temizlikten arta kalan gerginliğimi rahatlatmaya çalışsam da pek başarılı sayılmazdım..

Bir iki adım geri gidip paspası hareket ettirecekken ayağıma değen şeyle beraber sıçrayarak ileri atıldım.

Kendi gölgemden korkacak  haldeydim şu anda.
Denek ortada yokken her an bir yerden çıkacak gibime geliyordu. Muhtemelen bu havuz veya fanusun içinde bir yerlerdeydi..

Geriye dönüp baktığımda kasılan karnımla beraber bu sefer kuru bir öğürme sesi yankılandı odada.

Yerde parmak vardı!

Albayın olduğundan emin olduğum et parçasını parmak ucumla alıp kenardan bulduğum bir poşetin içerisine atarken ara ara öğürmelerim devam ediyordu.

Diğer parmak da buralarda bir yerdeydi muhtemelen.

Fazla göz gezdirmeme gerek kalmadan havuzun kenarındaki çıkıntıda kamufle olmuş parmağı gördüğümde tiksintiype alıp diğerinin yanına gönderdim.

Sürüklediğim temizlik suyunun üstündeki malzeme bölümüne poşeti koyarken midem alt üst olmuştu.

Sanırım bugün yemek yemek bana haramdı..

Son kalan havuz kenarını paspaslarken havuzun parkelerine yayılmış koyu mavi boya ilgimi çekse de oyalanmadan işimi bitirip kolayca kapıyı açarak dışarı çıkmıştım.

Ben çıkar çıkmaz etrafı temizleyen başka bir görevlinin gözleri bana döndü fakat fazla uzatmadan işine devam etti.

Adını bilmiyordum, genelde sessiz ve depresif olan ve kimse ile iletişime geçmeyen bir insan olduğu için onu seçmişlerdi muhtemelen.
Bugün tek başıma çalışmamın zor olacağını akıl etmeleri beni sevindirmişti.

Fazla oyalanmadan asansöre binip en üst kata basarak parmakların olduğu poşeti elime aldım.

Asansör 1. Kata ulaşıp açıldığında temizlik eşyalarını kenara bırakıp hareketliliğin ve sesin yoğunlaştığı odaya doğru adımladım.

Gergindim çünkü buraya diğer kat çalışanlarının girmesi pek olağan değildi. Yasak değildi ama girmezdik.
Üst düzey insanların ofisleri ve kontrol odaları buradaydı.

Kalabalık odanın girişine ulaştığımda oturan ve sinirle ona buna bağıran albayı ve onu tedavi eden doktoru görünce yutkundum.

Girişte beni görenler kafasını çevirip tuhaf tuhaf baksalar da aldırmadım.
Elimde tuttuğum poşeti doktora uzattığımda elimden alıp içine baktı ve bağırarak asistanlarından buz istedi.

"Aferin parmağı getirdiğine iyi yapmışsın. Biz de az önce askerlere emir vermiştik. Onca insan parmakları almayı akıl edememişler.."

Onun konuşmasını duyan albay sinirli gözlerini bana çevirip baştan aşağı süzmüş ama bir şey dememişti.

Daha fazla durmak anlamsız olacağı için kafamı eğip selam vererek aksiyon dolu ortamdan hızlıca ayrıldım.

Bugünü atlattığımda kendimi koca bir pasta ile ödüllendirecektim.

Bugün bir şey yiyemeyecek olsam da..

🧼🧼🧼🧼🧼

Okuduğunuz için teşekkürler 💕

DERİN SULARIN HÜKÜMDARI B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin