- galiba delirmişim. 2 yıl boyunca 6 yaşındaki oğluma baktığıma inandım. Demek diğer insanlar o yüzden bana öyle bakıyordu. Ama pişman değilim. Çünkü delirmeseydim 2 yıl boyunca tek başıma kalacaktım. Teşekkürler kafamda kurduğum oğlum.
Beyaz saçlı bebeğim hala bana donuk bir yüzle bakıyordu. Acaba benden bir şey mi bekliyordu. Onu görmemin bir sebebi var mıydı?
- yoksa ailemin seni kandırmasına izin verdiğim için mi kızdınsın? Kızgın olamazsın. Sonuçta karşındaki kişi sen değilsin. Benim kafamda kurduğum bir vizyonsun. Kendime duyduğum nefret yüzünden gördüğüm bir ilizyonsun.
Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Bu canımı çok yakıyordu.
Çocuk - Peki ne yapacaksın benimle beraber evcilik oynamaya devam mı edeceksin? Belki hayatını düzene sokmak için savaşırsın diyeceğim ama öz annesi tarafından terk edilen, babası ve cici annesinin istediği gibi müzisyen olamayan, tek kulağı çalışan bir kadın nasıl hayatını düzene sokacak. Hayat boyu sadece insanların nefretini kazanan, aklına geleni yapan birinden ne beklenir. Aslında kendine bir hedef belirleyebilirdin. Onca yılı çöpe atmamalıydın.
- Haklısın onca yıl hayatımı değiştirmeye çalışmadım.
Tam hayattan vazgeçtim sırada lisede onunla tanıştım. Hatalarımı düzeltmem için yardım etti. Bu sefer de ailem bizi rahatsız etmeye, ayırmaya çalıştı. Onun yardımıyla bütün bu saldırılara karşılık verip birbirimizden ayrılmadık. Beni bırakmadı, ilk defa zafere ulaşmış gibiydim.Çocuk - Ama o saldırıların arkasından kaleyi içten fethediyorlardı. 6 yaşındaki küçük torunlarını annesine karşı dolduruyorlardı.
Çocuğun davranışları gün geçtikçe değişiyordu. Ama nedeni ortaya çıkamıyordu. Çocuk evden ayrılırken söylediği sözler sayesinde ortaya çıktı fakat çok geçti. Çocuğun beyni yıkanmıştı. Artık annesinden nefret ediyordu. O da artık annesini düşman edilmişti.Hızlıca hazırlanıp evden çıktım. 23 yaşında, ev arkadaşı ile yaşayan oğlumun evine doğru koşuyordum. Makyajım ağlamaktan atmıştı. Terden su olmuştum. Saçma bir kombinle Can Havliyle koşuyordum.
(Korna) Bu bana çarpmak üzere olan kamyonun şoförüydü . Şoför endişeli bir yüzle kafasını camdan çıkardı. Ona oğlumun evine gittiğimi söyleyince beni bırakacağını söyledi. Ben o sırada yolu yarılamıştım ama olsun.
.
.
.Kapıyı oda arkadaşı açmıştı. Onu iteleyerek oğlunun odasını ona sordum.
Bana kızgın gibiydi ama durumumu gördüğünde acımış olacak ki söyledi. Benimle şoförde gelmişti.
Odaya girince kapıyı kapatıp kitledim. hemen gardolabını açtım. Askılığın en dip köşesinde kıyafetler vardı onları kaldırdım.
Küçükken yaptığı gibi oraya günlüğünü saklamıştı. Şimdi neden öldüğünü öğrenebilirdim. Evinde asılmış bir şekilde bulumuş olabilirdi ama o asla öyle yapmazdı.
Onunla düşman olabilirim ama o yinede benim oğlumdu. Kesin bir şey yaşamış olmalıydı.Şimdi bunu sonraya saklamalıydım. Bu odada işim daha bitmemişti. Bazanın altını açtım ve yatağın kafasına yakın baza kapağını yokladım. Telefonunu da bulmuştum... Bunun gibi birkaç tane daha saklama yerini araştırıp bir şeyler topladım.
S**** polisler, insan avizenin içine bakmaz mıydı.
.
.
.Son olarak bilgisayar kasasını açtım ve bir kitap buldum. Birden geçmişi hatırladım. Bu kitap kazadan sonra karşılaştığım kırmızı gözlü adamın çıkardığı kitaptı. Bunun sayesinde kitaba girmiştim. Yani yine girebilir miydim. Sayfaları karıştırdım. İçine girmemiştim, önceki gibi kolları da çıkmamıştı.
Hafızamı zorlamaya çalıştım ve aklıma o geldi. Burada bulduğum şeyleri götürebilir miydim? Denemekten başka çarem yoktu. Bu kadar fazla eşyayı evdekilere fark ettirmeden götüremezdim. Şoför ve oda arkadaşı da endişelenmeye başlamışlardı. Bu malzemelerle oraya gitmeliydim.
Sayfalar arasından öldüğüm kısmı açtım. Zaten devamı yoktu. Eşyaların bulunduğu çantayı üstüne koydum hemen yanına yere uzandım ve beklemeye başladım.
Hiçbir şey olmuyordu kapısı sertçe çalmaya başlamışlardı. Zamanım tükenmek üzereydi. O zaman nasıl gitmiştim *ah* doğru.
Ellerimle boğazımı sıktım. Reenkarne olmadan önce de o kırmızı gözlü adam boğazımı sıkmıştı. Belki olabilirdi... ve olmuştu da.
Sayfalardan kollar çıkmaya başlamıştı. Sayfanın üstündeki çantamda içine girmişti. Ondan sonra benim bileklerimden tutarak yavaşça kendine çekti. Tam tamamen içine girmek üzereyken odanın kapısı kırıldı ama artık umrumda değildi çünkü neredeyse sayfaların içine girmiştim. Sonra gördüğüm şey kamyon şoförünün çıktığım bedeninin kalp atışlarını kontrol etmesiydi.Etraf karanlıktı. Gözlerimi açacak gücüm yoktu. Etraftaki anlaşılmayan sesleri yavaşça netleşiyordu yine de gözlerimi açamıyordum.
### - daha ne kadar sürecek, neden bu kıza böyle bağlandın? yoksaaaaa-
### - böyle olmuşsa ne olmuş kıskandın mı *haha*
### - Vay be, onca yıl beraberiz ama ilk defa aşık olduğunu gördüm.
### - vay, şanslısın. Ben de o duyguyu çok merak ediyorum. Buluşmalarınıza yardım edeyim mi?
Gözlerimi yavaşça açtım tek kelime etmeden kafamı oynatmadan etrafa baktım. Eşyaların bazıları havada süzülüyordu. Odada Nila ve yanında farklı renkli saçlı 4 kişi vardı.
Aynı nila gibi göz renkleri ile saç renkleri aynıydı. Yeşil saçlı kadın en olgun duranlarıydı, sarı saçlı kız güneş gibi parlıyordu ama çok yorgundu, onun önünde de pembe saçlı güzel giyinimli bir kadın ve yanında onun gibi iyi giyinimli pembe saçlı erkek vardı.
O erkeğe baktım sıra göz göze geldik.Pembe erkek - Lan bu hortlamış!
Diğer pembe saçlı kızın arkasına saklandı. Diğerlerinde bakışlarını bana çevirdiler. O an birden önüme Calix'in suratı geldi. Ben daha bu şoku atlatamadan Calix'i çekip onun yerine kendi endişede yüzünü getiren Nila beni daha da şaşırtmıştı. Bir de hemen ardından Calix onu tekrar çekti ve birbirlerini ittirmeye başladılar.
Ben de o sırada yataktan doğruldum. O gün yediğim hançerin avcısını halan daha geçmemişti.
Yeşil saçlı kadın - İkiniz de lütfen durun kızcağız daha yeni kalktı.
sarı saçlı kadın - Artık lütfen zamanın devam ettiriğim. 28 yıldır zaman akmıyor hem kızın ruhu da geri geldi.
- Yuh! *ah*yaram. Ne nasıl, sadece 2 yıl geçti. Dur yani oradaki bir yıl burada 14 yıl mı? Dur 1 dakika yoksa savaş oldu mu? Calix ne şanslısın 28 yıl sonra bile yakışıklısın.
O sarı saçlı kadın yere düştü. Onlardan iki üç saniye sonra havadaki eşyalar yere düştü. Yeşil ve pembeler onun yanına gitti nefes nefese kalmıştı.
Turuncu - O iş bende merak etmeyin. Siz Kiiro ile ilgilenin.
Turuncu bir ekrandan sözler diğerlerinin derin bir oh çekmesini sağlamıştı. Peki ne oldu da rahatlamışlardı? Ne oldu korkmuşlardı? Etrafındakilerin Kim olduğunu, burada ne yaptıklarını bilmiyorum. peki o Kiiro denen kız neden halsiz düşmüştü?
Mor saçlı adam - Korkmuş olmalısın. Uzun süredir uyuyordun ve uyandığın an hiç tanımadığın insanlar karşında. Kafam karışmış olmalı. İstersen bizleri sana tanıtayım. biz hikayenin gizli yardımcıları gibi bir şeyiz işte. Kitapın yazarın yazdığı gibi ilerlemesini sağlarız.
Her rengin farklı görevi vardır. Örnek olarak nila'yı verebiliriz. O da bizden.Mor saçlı adam yüzüme çok yakındı. Korkutucu bir havası vardı. Beni kötü hissettiriyordu.
- Peki senin görevin ne?
Bunu korkarak söylemiştim. Bu sözlerinden sonra daha da yaklaştı. Ellerini omuzlarıma koydu ve yüzüme daha da yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı veeeeee...
nila - (bağırarak) luna, ondan uzaklaş!
{Bu uzun ara için çokça özür diliyorum.}
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlarımı Bozan Küçük Çocuk
FantasyBir aşk romanına kötü karakter olarak reenkarne olan Luna, gelecekte ölmemek için kendince kusursuz bir plan yapar ama tesadüfen karşılaştığı bir çocuğu yanına almasıyla herşey birbirine karışır.