0.5

1.6K 193 263
                                    

bu kadar erken atmicaktim ama çoktan yazdığım için dayanamadim 🥹

yorum istiyorum!!!

kafasını birkaç kere hafifçe aşağı yukarı salladığında dudaklarını büzmüştü. sanki duymak istediği bu soruymuş gibi hiç şaşırmamış olması onun yerine benim şaşırmamı sağlarken konuşmuştu. ''çünkü seni seviyorum.''

duyduğum cümle beynimde onun sesiyle birlikte yankılanmaya başladığında kekelememek adına konuşmama kararını çoktan vermiştim bile.

ne?

ben kendime gelmeye çalışırken o çoktan tekrar konuşmaya başladı.

''sana değer veriyorum, sarışın. sen belki de sadece benim görebildiğim bir ışığa sahipsin ve ben o ışığın kaybolmasını istemiyorum. motive olmak sana iyi geliyor, ben de motive olmanı sağlıyorum.'' demesiyle oturan bedenimi tekrar hayal kırıklığıyla yatar pozisyona geçirdim ve kafamı koltukta duran küçük yastığa yerleştirdim.

beni sadece bir arkadaşı, kardeşi olarak seviyordu.

fazlası değildim ve olamayacaktım.

''eyvallah.'' dedim dudaklarımı zar zor aralayarak.

''içine atma, konuş benimle. bunu söylemem belki de hoş olmayacak ama seninle birlikte oynamak istiyorum, kendi pozisyonunda herkesten iyisin.'' dediğinde, onu kafamla onayladım tekrar sağ ol dercesine.

cevap vermeyeceğimi anladığında, ''ee?'' diye sormasıyla yattığım yerde kafamı ona çevirdim. bir elini yanağına yaslamış, beni izliyor ve benim konuşmamı bekliyordu.

''neyse, boşverelim. iyiyim ben.'' dedim konuyu kapatmak adına.

beni onayladığında birkaç saniye boyunca öylece durmuş daha sonrasında ise esnemeye başlamıştı, dinlendirici olduğunu tahmin ettiğim gözlüklerini çıkarıp gözlerini ovalamaya başladığında onun da yorgun olduğunu fark ettim. benimkisi mental bir yorgunluktu lâkin onunkisinin fiziksel olduğu belliydi.

''saat geç oldu, benim odamda kalsana. gitmekle uğraşma?'' diye konuştum, vereceği cevabı merak ettiğimi belli eden bir ses tonuyla. sesimi duyduğunda birkaç saniye boyunca boş boş yüzüme baktı, sanırsam düşünüyordu, birkaç saniyenin ardından bu ona mantıklı gelmiş olacak ki omuzlarını silktikten sonra konuştu, ''boş bir bir yatağın var ne de olsa, olabilir.'' demesiyle gülümsedim.

''peki.'' dedim ve yattığım koltukta yan dönüp bedenimi ona çevirdikten sonra ona bakmaya başladım. gözlüğünü çıkardığı için hafifçe kıstığı gözleriyle o da bana bakıyordu. suratı tatlı geldiği için kıkırdadığımda o da gülecek gibi olmuştu. ''gülme.'' demesi daha da gülmemi sağlarken hafif sırıtışlarım düzenli kıkırdamalara dönüşmüştü bile.

''ee, sarışın. az önce bahsettiğin saçma hisler de neyin nesi?'' dediği an gülüşüm solmuştu.

bilerek yapıyordu!

bu konu hakkında konuşmak istemeyeceğimi ona olan hislerimi bilmemesine rağmen beni bozmaya çalışıyordu. başarılı olduğu konusu da bir gerçekti.
gergin bakışlarla yüzüne bakmaya başladığımda suratımın hâline bakıp kocaman bir kahkaha atmıştı. hâlim gerçekten içler acısıydı, ondan hoşlanıyordum ama o bunu bilmediği için yüzüme bakıp rahatça gülebiliyordu.

bilseydi yine böyle oturur muydu ki benimle rahatça?

birdenbire aklıma, çok değil birkaç hafta önce onun benden hoşlanabilme ihtimalinin zihnimi meşgul ettiği geldiğinde, hafifçe çattığım kaşlarıyla yüzüne baktım ve konuşmaya başladım. konuşurken bir yandan da tepkilerini ölçmekti amacım.

dibine kadar | semih & barış a.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin