0.6

1.6K 186 234
                                    

size çok uzun (2500 kelimelik)
bi bölüm getirdim

o yüzden BOL BOL yorum ve
OY istiyorum....🤍

sımsıkı kapattığı gözlerini odadaki derin sessizlik yüzünden artık açması gerektiğini düşünen sarışın oğlan, korkarak da olsa araladı göz kapaklarını. dakikalardır düşündüğünün aksine, sinirlenmiş ya da daha farklı duygular içerisindeymiş gibi gözüken bir barış alper yoktu bedeninin altında. tam tersine kendini gülmemek için zorluyor gibi bir hâli vardı çakma sarışının.

barış, üstündeki çocuk ile gözleri buluştuğu an yüksek sesle kahkaha atmaya başladı ve bu da bedeninin titremesini sağladığında semih gözlerini devirdi utançla. bir sene boyunca dilinden düşürmeyecekti artık bu konuyu.

semih, bedenine dolan utançla kendisini yatağın diğer tarafındaki boşluğa attı ve barış alper, çocuğun bu hareketini fark ettiği an gülüşü hafiflemeye başlamıştı. vücudunu onun vücuduna doğru yan çevirdi ve bir elini kafasının altına yasladıktan sonra dirseğiyle yataktan destek almaya başladı. bir yandan da kahkaha atmaya devam ediyordu sarı çocuğa bakarak.

semih, barış alper'in bakışlarını yüzünün her zerresinde hissederken asla ona bakmıyordu.

üzgündü.

çünkü, böyle bir olayı başka birileri yaşasa anın etkisiyle öpüşürlerdi, değil mi? ama ne yazık ki, onun hoşlandığı adam onun bu hallerine gülmekten başka bir şey yapmıyordu.

barış alper'in kıkırdama seslerine dayanamayan çocuk, kafasını onun olduğu tarafa doğru çevirip yüzüne sertçe baktığında bu bakışlarının onun gülüşünü tamamen durdurmasını beklemişti. ama barış'ın hafifleyen gülüşü çocuğun bakışlarını gördüğü an tekrar şiddetlenmeye başlamıştı. bu semih'in canını tekrar sıktığında, ''yetmez mi artık?'' diye sordu genç çocuk ellerini yüzüme götürdüğü için tamamen boğuk çıkan sesiyle birlikte. barış kafasını iki yana sallayarak gülmeye devam ederken, semih'in sinirleri artık iyice bozulduğunda, çocuk barış'ın gülen suratından akan gözyaşlarına baktı ve bedenini yataktan hızla kaldırdı.

''ben gidiyorum.'' dedi kısık sesiyle, bu ses tonu bir tık da kırgın çıkmıştı ancak barış alper fark edecek durumda değildi.

barış'ın çocuğun sesini duymasıyla gülüşünün durması bir olmuştu ve o da tıpkı semih gibi bedenini oturur vaziyete getirmişti. ''bu kadar gülmemeliydim belki pardon, ama çok tatlıydın.'' demesiyle semih dudaklarını diliyle ıslattı ve kafasını iki yana salladı umutsuzca.

''sorun değil.'' dedi iyice asılan suratıyla.

onun canının sıkıldığı konu, yüzlerinin arasında milimler olmasına rağmen barış'ın kafasından değişik şeylerin asla geçmiyor oluşuydu. hiç mi etkilenmemişti? semih çirkin olduğunu düşünmüyordu, üstelik dış görünüşten çok bedenleri birbirine temas etmişti ve bu bile yeterliydi etkilenmek için ona kalırsa.

ya da belki de semih, ona olan hislerini bile bilmeyen bir adamdan çok mu şey bekliyordu?

barış, yatağın ucunda oturan sarışının vücuduna doğru yaklaştı yatakta dizlerinin üzerinde yürüyerek. semih, barış'ın bir elini sırtında hissettiğinde kafasını ona doğru çevirdi.

barış alper, kocaman gülümsedi ve konuşmaya başladı. ''eğer yine yanlış anlayıp anlamadığımı düşünüyorsan, önemli değil semih yanlış anlamadım. zaten yanlışlıkla oldu.'' dedi.

duyduğu cümle mavilerinin şaşkınlıkla ayrılmasını sağlarken, derin bir nefes verdi bıkkınlıkla. her şey toparlamaya çalışırken daha da berbat hâle geliyordu.

dibine kadar | semih & barış a.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin