1. Röportaj

1.8K 43 21
                                    

on sene sonra ilk hikayem, lütfen linçlemeyin <3

bu bölümde olmasada kitap 99% +18 içerikli olacak haberişkoooo

#########

Stadyumun hemen yanındaki basın odasında yoğun bir koşuşturma vardı. Kameraman ve ses ekibi, ağır ve karmaşık görünen ekipmanlarını büyük bir titizlikle kuruyorlardı. Tripodlar ayarlanıyor, kablolar düzgünce yerleştiriliyor ve mikrofonlar test ediliyordu. Bir yandan da ışık ekibi, çekim kalitesini artırmak için spot ışıkları yerleştiriyordu. Herkesin telaşlı ve dikkatli halleri, yayının ciddiyetini yansıtıyordu.

Odanın bir köşesinde, makyajımı yapan asistan, elindeki fırçayla dalgalı kahverengi saçlarımı düzeltiyordu. Konsantre olmuş bir şekilde, yüzümdeki makyajı tazeleyip pürüzsüz bir görünüm elde etmeye çalışıyordu. Arada bir aynaya bakmamı isteyip küçük dokunuşlarla saçlarımı ve makyajımı mükemmelleştiriyordu.

Maçın bitmesine birkaç dakika kalmıştı. Heyecan ve stres karışımı bir duyguyla, önümdeki notlara tekrar göz atıyordum. Her bir cümleyi dikkatlice okuyor, röportaj sırasında sormam gereken soruları zihnimde tekrar ediyordum. Kalbim hızla atarken, sorularımı içimden tekrar ederek kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Bu maçla ilgili ne düşündünüz?"

"İleriye dönük taktik değişiklikleri planlıyor musunuz?"

Bu anlar, tüm stadyumun heyecanının ve stresinin küçük bir odada toplandığı anlardı. Herkesin gözleri maçın son düdüğüne ve ardından gelecek röportajlara odaklanmıştı. Yayının başlayacağı dakikalar yaklaşırken, odadaki hava daha da yoğunlaşıyor, profesyonellik ve heyecan birbirine karışıyordu.

Her ne kadar da futbolu sevsem, bu maçtan sonraki röportajlar mesleğimde en nefret ettiğim şeylerden bitanesiydi. Daha önce sokak röportajlarıyla ilgileniyordum, ve spor bültenine geçiş yapmam, kariyerim için büyük bir adım.

"Bal hanım, yayına bir dakika kaldı.", demişti Ceyhun abi. Ceyhun abi haber ajansından direktördü. Çok sert ve disiplinli bir adam.

"Hazırım," dedim ve derin bir nefes alarak kameranın önüne geçtim. İçimde büyük bir heyecan vardı çünkü bu departmandaki ilk yayınımdı. Kendimi sakinleştirmeye çalışarak son kez eteğimi düzelttim. Makyaj sandalyesinde uzun süre oturmaktan dolayı toz pembe renkli kumaş biraz buruşmuştu. Bu küçük detaya rağmen profesyonel bir görüntü sergilemek için elimden geleni yapıyordum.

Röportaj alanında ilk gelen kişi takım kaptanı Muslera'ydı. Onunla kısa bir röportaj gerçekleştirdim. Genellikle sakinliğini koruyan Muslera, bu maçtan sonra oldukça gergindi. Yüzündeki ifade ve vücut dili, maçın stresini ve hayal kırıklığını yansıtıyordu. Sorularıma kısa ve net cevaplar verip soyunma odasına gitmek üzere ayrıldı.

Ardından Kaan Ayhan röportaj alanına geldi. Onun da yüzünden ve tavırlarından maçın ağırlığını hissettiği belli oluyordu.

"Kaan Bey, sizden de maçın değerlendirmesini alalım," diyerek mikrofonu uzattım.

"Maçı kazanmak için geldik ama olmadı. Taktik ve takım uyumu eksikti," diyerek durumu özetledi. Onunla da kısa bir görüşmenin ardından uğurladım. Maçın gerilimi ve hayal kırıklığı, oyuncuların yüzlerinden okunuyordu.

Onu da uğurladıktan sonra, yan yana gelen Kerem Aktürkoğlu ve Barış Alper Yılmaz'ı gördüm. İkisinin de yüzleri gerginlik ve sinirle doluydu.

"Kerem Bey, sizden de kısa bir değerlendirme alalım," diyerek mikrofonu uzattım.

Kerem, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Çok uzatmaya gerek yok. Kötü bir maç, kötü bir sonuç," dedi ve yanımdan hızla geçti. Sinirli olduğu her halinden belliydi.

Media Duties +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin