8. Kusursuz Güzel

548 24 5
                                    

1k OLMUŞ HIKAYEMMMMMM MUAH MUAH MUAH UNARIM BU BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ!!!!!

/////////////////////////////////////////////////

Kerem

"Ceren kalk hadi," diye seslendim. Gözleri kapalıydı ve uyuma rolü yapıyordu. "Ceren kalkmazsan makyajın akmış resmini Instagram story olarak atarım," dedim. Tabii ki ona böyle bir şey yapmayacağım ve tabii ki makyajı akmamıştı. Her zamanki gibi kusursuz güzeldi. Gözlerim bacaklarına kaydı. Yaraları ve morlukları kamuflaj etmesine rağmen biraz görünüyordu. Kerem ne bakıyorsun sapık gibi söyleniyordum kendi kendime.

Gözlerini kocaman açtı ve eliyle sıkıca gömleğimden tuttu. "Bunu düşünmen bile hata, Kerem Aktürkoğlu," dedi ürkmüş gibi. Gülmemi bastırmak için dudaklarımı ısırıyordum. Telefonunun kamerasından makyajını kontrol etti. "Akmamış zaten," diyerek dilini çıkardı. Bu onun güzelliğini etkilemezdi zaten.

Ceren'in bu tepkisine içten içe güldüm ama kalbimde bir sızı hissettim. Onu bu kadar yakın görmek, her defasında hislerimi daha da güçlendiriyordu. Ancak, onun Ali ile olan eski ilişkisi yüzünden duygularımı açmaktan çekiniyordum. Ceren'in Ali ile yaşadıklarını biliyordum ve bu durum benim için işleri karmaşık hale getiriyordu.

Barış ve Bal'ın üst katta olmalarına rağmen kısık bir sesle, "İstersen seni misafir odasına kucağımda taşıyayım," dedim.

"Ne? Sen gerçekten ne düşündüğünü sanıyorsun?" diye çıkıştı, sesi şaşkın ve kızgındı. "Kerem, seninle sadece arkadaşız. Beni böyle taşıman ne demek?"

"Abartmıyor musun? Alt tarafı yardım etmek istedim. Alkolü öyle bir kaçırmışsın ki ayağın üstünde duramıyorsun bile." Sinirlenmiştim ama sesimi daha kontrollü tutuyordum.

"Alkol kullanmamı mı yargılıyorsun gerçekten şu an, Kerem? Kusura bakma, herkes senin kadar mükemmel değil. Her şey ve herkes ayağımıza kapanmıyor bizim. Bazı insanların yaşanmışlıkları var." Siteminin bana olmadığını anladım ama bana karşı böyle tepkili olması kalbimi biraz kırmıştı. "Gerçi ben neyi kime anlatıyorum? Gün sonunda sen de sadece bir erkeksin." Bu lafı artık sinirlerimi iyice yakmıştı.

"Ceren, sürekli Ali'yi bahane ederek insanları kendinden uzaklaştırıyorsun. Herkes senin geçmişinle mi uğraşmak zorunda?" dedim, gözlerimdeki öfkeyi saklamadan. "Önüne gelen it kopukla sevgili olursan-" cümlemi bitirmemiştim. Ben ne diyorum ya?

Ceren'in gözleri öfkeyle parlıyordu. "Belki de seninle arkadaşlığımızı tekrar gözden geçirmeliyim," diye bağırdı ve hızlı adımlarla misafir odasına çekildi, kapıyı sertçe kapattı.

O an, ağzımdan çıkan kelimeler yüzünden pişmanlık hissettim. Ona yardımcı olmak isterken, onu daha da kırmıştım. Salonda yalnız kalmış, Ceren'in öfkesinin yankıları arasında düşüncelere dalmıştım. Kalbimde bir boşluk ve aklımda bin bir soru vardı: Neden böyle olmalıydı?

Ceren'in kapıyı çarpışı, beynimde yankılanan bir son gibi gelmişti. Ne kadar istemeden de olsa, bu geceyi mahvetmiştim. İçimde bir şeyler kırılmıştı. Kendi duygularımın ve aptallığımın kurbanı olmuştum.

İçimde bir yanma hissiyle tavana bakarak oturuyordum. İçim içimi yiyordu. Bu böyle olmaz. Ceren'in kaldığı odaya doğru ilerlemeye başlamıştım. Kapıya yaklaştıkça, içerdeki hıçkırık seslerini daha net duyuyordum.

Anlımı kapıya dayadım, Kerem sen tam bir aptalsın. Seni siksinler, diye kendi kendime içimden söyleniyordum. Kalbimde bir ağırlık vardı, Ceren'in bu denli kırılmasına neden olmak istememiştim. Parmak uçlarım kapı yüzeyinde gezinirken, onun nasıl hissettiğini ve ona ne kadar zarar verdiğimi düşündüm. Belki de gerçekten arkadaşlığımızı gözden geçirmeliydik.

Media Duties +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin