13. Bardak

412 23 16
                                    

Cerene ve anneme hamile olduğumu anlattığımda bana çok kızmışlardı.

"Bal, nasıl böyle bir şey yaparsın?" diye kızıyordu annem telefonda, sesi titreyen öfkeyle doluydu. "Annecim, bilerek olmadı," diye kendimi savundum, gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. "Sana o kadar korunman için konuşmalar yaptım, sen ne yaptın ettin hamile kaldın," annemi hiç bu kadar kızgın görmemiştim. Duygusallığım yine tavan yapmıştı ve ağlıyordum. "Bal, ağlama lütfen," diyordu Ceren endişeli şekilde, elimi sımsıkı tutarak. Kafamı salladım. "Ben ağlamak istemiyorum ki, bu hormonlar yapıyor bunu," kendimi açıklamaya çalışıyordum, ama sesim titriyordu.

Randevu için iki hafta beklemiştim. Bugün hastaneye gidecektik ama Barış'ın benimle gelmesi çok da iyi bir fikir değil gibi geliyordu. Onu ve Kerem'i gittiğimiz her yerde tanıyorlardı. Bu yüzden ilk randevuya sadece Ceren'le gitmeye karar verdim. Ceren'in bir hocasındaydı randevum.

Cerenle koridorda beklerken elimi tuttu. "İnşallah kızın olur yoksa bu dünyada ikinci bir Barış Alper olursa kuantum zaman acısına yakalanıp dünyanın sonuna sebep olabilirsiniz," dedi gülümseyerek. Onun mizah anlayışına rağmen içimde bir huzursuzluk vardı. "Sen doktor olmayı bırak, bir sirke palyaçoluk için yazıl," dedim ona dilimi çıkararak. Eliyle yanağımı itti. "Şanslısın, yeğenimi taşıyorsun yoksa seni burada harap ederdim, Bal." Gözlerimi devirdim. Yeğeni. Kafamı salladım, ama içimde bir sıcaklık hissettim.

"Kerem'le aşk yaşadığınıza inanmıyorum," dedim, Ceren'in anlattıklarından sonra. "Yani Kerem'in bu kadar romantik bir insan olduğunu bence bütün futbol camiası bilmesi gerek." Şaşkınlıkla Ceren'in anlattıklarını dinliyordum. Ama o bunu hak ediyordu. Kerem gibi nazik ve iyi kalpli birini çok uzun zamandır hak ediyordu.

"Dün akşam Fenerbahçe'ye küfürler savuran Kerem ile sana en sevdiğin tatlıcı kapandı diye pastacısını bulup sana özel tatlılar yaptıran Kerem nasıl aynı Kerem oluyor, anlamıyorum." Ceren gözlerini devirdi.

"Mert Hakan bunu hak etti. Tam bir piç," dedi telefonuna bakarak. Dün akşam medya panosundan sonra çıkan kavga daha gözlerimin önünde canlanıyordu. Futbolcular çok tuhaf varlıklar.

"Bal Altun," diye seslendi hemşire ve odaya girmemiz için elini salladı. İçeride muayene için hazırlanmış koltuğa oturdum. "Merhaba, ben uzman doktor Lale Çiftçi." Doktor hanım elini uzattı ve ben de sıkmak için elimi uzattım. "Ceren hamile olduğundan bahsetti. Evde test mi yaptın yoksa daha önce başka bir doktora mı gittin?" diye sordu tişörtümü yukarıya doğru sıyırarak. Soğuk jeli karnıma sıkınca biraz gıdıklandım. Ceren elimi tuttu, bana güven vermeye çalışıyordu.

"Evet, evde bir iki tane test yaptım, hepsi pozitif çıktı," diye cevapladım, gözlerimden yaşlar süzülürken. Ultrason cihazıyla karnımın üstünde geziniyordu. "Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla altı hafta hamilesiniz, Bal hanım. Bunu nasıl fark etmediniz?" diye sordu doktor hanım şaşkınlıkla.

"Adetim düzensiz gelirdi ve korunmak için hap kullanıyordum, bir ara atlamış olmam lazım yoksa çok dikkatliyimdir," diye kendimi açıklamaya çalıştım, ama sesimdeki titremeyi engelleyemedim.

"Peki, hormonal korunma yerine kondomla korundunuz mu?" diye sordu. Hayır diyerek kafamı salladım. "Ertesi gün hapından da kullandım ama bir gün atlamış olmam lazım," dedim.

Lale hanım ultrasonun sesini açarak kalp atışlarını duyulmaya başlattı. Gözlerim doldu, kalbim hızla çarpıyordu. Off Bal, bu duygusallık seni öldürecek, diye düşündüm. Ceren elimi daha sıkı tuttu ve kendi göz yaşlarını sildi.

"Ultrasonun dijital versiyonuna MHRS üzerinden erişim sağlayabilirsiniz," dedi hemşire ve jeli silmem için birkaç kağıt havlu elime sıkıştırdı.

Media Duties +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin