Parmaklarını yavaşça aynada dolaştırırken bedenindeki yalnız olmadığı hissine odaklanmak için bir süre gözlerini kapattı, Minho'nun varlığı onu rahatlatıyordu.
"Minho, nasıl hissediyorsun?" Minho'nun yorgun düşünceleri kafasında dolandı.
İyiyim, sanırım.
"Hyunjin'in doğum günü için bir şey düşündün mü?"
Sanırım bu sefer kutlamak istemiyorum, seninle kutlasa daha iyi olur.
"Saçmalıyorsun, hepimiz bu anı iple çekiyoruz. Sadece bir saat, hem... Bu sefer Felix de olacak, seni tekrar görmek istiyor. Ve Hyunjin günlerdir küçük çocuk gibi kıpır kıpır, seninle yapacağı şeyleri planlıyor. Onu yarı yolda bırakmamalısın."
Bilmiyorum, yorgunum. Uyumak istiyorum.
"Dinleneceksin, endişelenme. Gitmeden önce sana özel bir hediye bırakacağım, her şeyi toparlayacağına inandığım bir hediye. Sadece biraz daha dayan Minho, seni kurtaracağım."
Kurtarılacak bir şey yok ki, iyiyim ben. Yoruldum sadece.
Lee Know aynadaki görüntüsüne hafifçe gülümsedi.
"Bazen hissettiklerini anlayabildiğimi unutuyorsun, iyi değilsin. Seninle bu tartışmayı yapmayacağım, bana Hyunjin'in doğum gününe kadar dayanma sözü verebilir misin? Çok şey planladı, doğum gününün bizim yüzümüzden mahvolmasını istemiyorum." Lee Know Minho'nun sesini tekrar duyduğunda Minho'nun ses tonundaki yorgunluk yüzünden kendisi de yorgun hissetmişti.
Çalışırım, şimdi uyuyabilir miyiz?
Lee Know aynaya eğilip minik bir öpücük bıraktı.
"Uyuyalım." Minho'nun keyfinin az da olsa yerine geldiğini hissettiği için gülümseyip yavaşça yatağa uzandı.
*~*
"Doğum günün kutlu olsun Hyunie~" Jisung Hyunjin'in boynuna sıkıca kollarını doladı. "En sevdiğim hyungumm~" Hyunjin gülerek onun sarılmasına karşılık verdi.
"Şapşal, çok yalakasın Jis."
"Bu lakabı sevdim, şimdi lakap için teşekkür öpücüğü zamanı." Hyunjin'in yanağını uzunca öpüp kendisini indirmesine ve sonra Felix'e sarılmasına izin verdi.
İkisinin sevgi dolu öpücüklerini izleyip Felix'in beraber aldıkları hediyeyi Hyunjin'e vermesini izlemeye daldığı sırada birinin sesini duyunca bakışları arkasındaki Lee Know'u buldu.
"Yeterince hazırsındır umarım." Jisung iç çekti.
"Değilim desem geri çekilme hakkım olacak mı?"
"Komikmiş." Lee Know arkasındaki Chan'a baktı. "Jisung sana emanet." Chan hafifçe sırıttı.
"Çok eğleneceğiz minik koala." Jisung ona kaşlarını çatarak bakarken Felix zıplayarak Jisung'a ulaştı ve sıkıca sarıldı.
"Channie hyung tatlış birisi, endişelenme. Biz gidiyoruz~" Jisung kendisine uzunca bir öpücük veren Felix ve saçlarını karıştırıp el hareketi çeken Hyunjin'in arkasından el sallarken hiç Chan'a emanet edilmek istemiyordu.
Chan onu es geçip Lee Know'a yaklaştı.
"Minho'yu ben de görebilir miyim?"
"Önce Jisung'u götür." Chan arkasını dönüp bir süre Jisung'a baktı.
"Changbin!" içerideki kapılardan birisi kısa zamanda açıldı ve Jisung'un ilk gün gördüğü fakat hala tanışmadığı çocuk başını uzattı. "Jisung ile ilgilenir misin bir süre?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
people you know (minsung)
FanfictionJisung bir mafyanın bebeğini taşıdığını bilmiyordu, fakat bilmediği tek şey o gün gelen mesajlardaki görüntüler değildi.