İki yıl sonraymis
Felix'in zoruyla gidecekleri bar için hazırlanması yeni bitmişken odaya giren Hyunjin'i görünce Jisung kaşlarını çattı.
"Ne işin var senin burada?" Hyunjin ona yaklaştı.
"Sevgilimi bir bara tek başına göndereceğimi mi düşündün?"
"Öyle umuyordum..."
"Beynin gözlerinden daha küçük." Jisung ona göz devirmek dışında tepki vermeyip tekrar aynaya dönse de Hyunjin onu izlemeyi sürdürdü.
Jisung... İki yılda fazlasıyla değişmişti. Eski renkli kişiliği yoktu, eskisi kadar enerjik ve neşeli değildi. Eskisi gibi değildi işte.
Normalde böyle söylediği için kendisine mızmızlanması gerekirken sadece göz devirip başını çevirmişti ve bu Jisung'un yapacağı türden bir şey değildi.
Hyunjin'in bakışları arasında hazırlanırken de bir şeye itiraz etmemişti, her zamanki gibi dalgındı Jisung.
Felix bir süre sonra başını içeri uzattı.
"Çıkalım mı bebeğim?" Jisung saçlarına odaklanmış bir ifadeyle başını sallayınca Hyunjin arkadan onun belini kavrayıp Jisung'u kucakladı ve dışarı çekti, Jisung da iç çekerek onun bileklerine tutundu.
"Senden nefret ediyorum Hwang Hyunjin."
"Bu bir onur." Jisung sonunda yere inebildiğinde eskiden yapacağı gibi Hyunjin'e yumruk atmamıştı, sadece ayakkabılarını alıp giyinmeye başlamıştı.
Hyunjin onun saçlarını karıştırıp kendi ayakkabılarını giydi ve hazır olduğunda ikiliyi kollarının altına alıp dışarı çekti.
Yol boyu Jisung sessizdi, barda onlarla otururken de öyleydi.
Eski çok konuşan Jisung'a kıyasla sakindi ve çenesini açması zordu.
Felix ona doğru eğilip fısıldadı.
"Dikkatini çeken birisi var mı?"
"Kimseyle bir şey denemek istemiyorum."
"Ben olsam böyle bir adamla bir şeyler denemek isterdim Jisungie." Jisung onun söylediğiyle bakışlarını bahsettiği yere çevirdiğinde kendisini süzen adamı görüp yutkundu.
"Lix, bunu yapmamalıyım."
"Tanrım, iki yıl oldu Jisung, biraz kendini aşıp başkalarıyla deneyebilirsin. Tek gecelik bir ilişki seni öldürmez, endişelenme. Artık biriyleriyle öpüşmekten fazlasını denemenin zamanı geldi." Jisung onaylamaz bir ifadeyle başını iki yana sallayıp içkisine döndü.
Diğerlerinin baskısını dinliyor gibi yaptığı sırada yanında bir hareketlilik hissedince bakışları orayı, az önce kendisini inceleyen adamı buldu.
"Bir içki için fazla şekerli." Jisung elindeki kadehe baktı.
"Acı şeylere de sağlam kafaya da katlanamıyorum." adamın gülümsemesiyle Jisung'un bakışları kısa bir an onda takılı kaldı, fazla çekici bir gülüştü bu.
"Birini unutmak için mi buradasın yani?"
"Sayılır, sanırım. Ya sen?" adam elindeki kadehe baktı.
"Bir arkadaşıma bir iyilik yapmak için geldim ama biraz eğlenmeye hayır demem açıkçası." Jisung da istemsizce bakışlarını bardağına indirdi. "Ben Chan bu arada." Jisung tekrar ona döndü.
"Jisung ben de."
"Christopher da diyebilirsin."
"Buralı değil misin?" Chan başıyla reddedip ona cevap verirken ikisi muhabbete dalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
people you know (minsung)
FanficJisung bir mafyanın bebeğini taşıdığını bilmiyordu, fakat bilmediği tek şey o gün gelen mesajlardaki görüntüler değildi.