23

56 8 0
                                    

"Aşkımdan geberip gideceğim şimdi." Minho bunu derken Jisung'a öyle sıkı sarılmıştı ki Jisung gülmeden edememişti.

"Senin aşkından ben de geberip gideceğim sanırım." Minho onun boynunu tekrar uzunca öpüp başını oraya yasladı.

"Sen ölme diye ben iki kez ölmeye razıyım." Jisung onun saçlarını okşayıp yüzünü saçlarına gömdü ve kendisi de Minho'ya birkaç öpücük verdi.

"Rahat mı orası?" Minho burnunu onun boynuna sürterek mırıldandı.

"Tahmin edebileceğinden de rahat." Jisung hafifçe gülümsedi.

"Bunu özledim, bana kedi gibi sırnaşmana bayılıyorum."

"Ben de bayılıyorum." iç çekip gözlerini kapattı. "Tekrar yanında olmak yaşadığımı hissettiriyor, bir de Lee Know götüme pandik atıyor gibi hissediyorum." Jisung istemsizce kahkaha attı.

"Seni yerim..." Minho da kıkırdadı.

"Böyle uyuyabilir miyiz?"

"Yemek?"

"Seni Beomgyu'ya mı götüreyim?"

"Bana rızzık ver Minho, açım." Minho geri çekilip onun yüzüne baktı.

"Şapşalsın."

"Rızzık istiyorum, kalk." Minho hala yüzüne baktığı Jisung'un dudaklarını öptü.

"Ben sadece seni izlemek istiyorum."

"Ben de Beomgyu'yu, yürü dedim yoksa Felix'le gideriz." Minho iç çekip ayağa kalktı ve doğrulmaya çalışan Jisung'u birden kucağına aldı, Jisung irkilerek kendisine sarıldığında onunla odadan çıkmıştı.

"Öpüşmeniz bitti mi?" Minho kucağındaki sevgilisinin alnını öptü.

"Asla bitmeyecek." Chan ikisinin de saçlarını okşadı.

"Akşam yemeğine mi çıkıyorsunuz?"

"Bebeğimle romantik bir date yapacağız, evet."

"O zaman size koruma verelim, yalnız kalmayın." Minho hafifçe başını salladı. "Dikkatli olun ve Lee Know'un etrafında öpüşmeyin."

"Sadece french kiss..." Jisung bunu söylerken başını Minho'nun boynuna yasladı. "Artık gidebilir miyiz? Chan nefes alıyor ve rahatsız oluyorum." Chan onun yüzünü sertçe sıkıp mızmızlanmasına dil uzattı ve Minho'nun da yanağını öptü, ikili sonrasında odalarına çıkarken onları arkalarından izlemişti.

Felix de Chan'a tek kolunu dolayarak yaslanıp ikiliyi izlemeye başladı.

"Çok güzeller, çok mutluyum şu an." Chan onun saçlarını karıştırdı.

"Benim bebeğim nerede?" Changbin de Felix'in omzuna kolunu atarak yanlarında durdu.

"Buradayım."

"Biz de çıkalım mı?"

"Nereye?"

"Güzel bir yere, git hazırlan hadi." Changbin kendisini bırakıp geri çekildiğinde Felix inanamayarak Chan'a baktı.

"Beni Hyunjin'le yalnız mı bırakacaksınız?"

"Hyunjin seni yemez bebeğim."

"Hayır yer."

"Evet yerim." Hyunjin de Felix'e arkadan sıkıca sarılıp uzunca boynunu öptü. "Çok huzurlu, çok mutluyum..." Felix istemsizce güldüğünde Chan da gülümsedi.

"Hadi size kolay gelsin."

"Keşle gelse..." Hyunjin belini tuttuğu Felix'i kucağına aldığında Felix havada kalan ayakları yüzünden küçük bir çığlık atmıştı.

people you know (minsung) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin