26

253 15 0
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM ARKADAŞLAR.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


(Lucia)

Lucas bir aydır ortalarda yoktu. Tedavi göreceğini biliyordum, ama yokluğu beni huzursuz etmişti. Sanki her şey onunla birlikte sessizliğe bürünmüştü. Bir gün aniden döneceğini hissediyordum, fakat sınıfa adım attığımda, bu kadar hazırlıksız yakalanacağımı hiç düşünmemiştim.

Onu karşımda görünce bir an nefesim kesildi. Zihnimde dönen düşünceler susmak bilmiyordu, gözlerim ona takılıp kalmıştı. Bakışlarımız buluştuğu anda içimde süregelen o karışıklığın tekrar alevlendiğini hissettim. Sanki birbirimizden hiç uzaklaşmamış gibiydik. Bir de onu çok özlemiştim.

Lucas hafifçe gülümsedi. Bu gülüş, yine her şeyi anladığının bir işareti gibiydi. Sakin bir tavırla yerinden kalktı ve yanıma oturdu. Hareketlerindeki rahatlık, sanki hiçbir şey olmamış gibi sıradandı.

"Nasılsın, S?" dedi, sesi alçak bir fısıltıya dönüşürken. "Beni özledin mi?"

Bir şey söylemeye çalıştım ama kelimeler boğazıma takıldı. Gözlerimi kaçırmaya çalıştım, fakat Lucas aniden belimden kavrayarak beni kendine çekti. Çenemi tutup bakışlarını gözlerime dikti. Onun varlığı, her şeyin önüne geçmişti; hareket edemiyordum. Nefesi yüzümdeydi, her kelimesi bir uyarı ve aynı zamanda dilek gibiydi.

"Özlediğini biliyorum, S. Ama bilmediğin bir şey var: Ben seni deli gibi özledim." dedi, sesi derinden ve yumuşakça. Aramızdaki her nefes, sanki havayı tüketiyordu.

Ondan uzaklaşmaya çalışsam da, Lucas beni daha da yakınına çekti. Kalbimin çarpışlarını tüm benliğimde hissediyordum.

"İyileştin mi?" diye sordum, sesim titrerken.

"Evet," dedi kısa ve net bir şekilde. "Ama bu önemli değil."

Pedro sınıfa girdiğinde, Lucas hala beni bırakmamıştı. Hatta daha da sıkı tutuyordu.

"Ona yaklaşmadın değil mi, S?" diye sordu, bakışları ciddileşirken.

Çenemdeki elini usulca boynuma kaydırdı ve nabzımı hissettiği yere parmağını koydu. Sanki her şey onun kontrolündeydi.

"Yanıtları bir şekilde alırım, Lucia," dedi hafif bir gülümsemeyle. "Ve doğru olduklarından emin olurum. Şimdi cevap ver."

"Hayır," dedim, sesim fısıltıya dönüşürken.

"Lucia ve Lucas, orada neler oluyor?" Pedro'nun sesi sınıfta yankılandığında irkildim. Ama Lucas hiç umursamıyordu. Boynumdaki parmağını geri çekti, ama bakışları hala üzerimdeydi.

"Emin olacağım, S." diye fısıldadı. "Bir şekilde."

Bakışlarını Pedro'ya çevirdi, ders boyunca tek kelime etmedi. Ama ne elini belimden çekti ne de beni tamamen serbest bıraktı. Pedro'nun bakışları ders boyunca üzerimizdeydi ve Lucas bunun farkındaydı. Sessizlik içindeki gerilim, derin bir nefes gibi üzerimize çökmüştü.

"Yanlış cevap vermişsin, S. Bunun bir sonucu olacak," derken oldukça ciddiydi.

"Lucas..." dedim, sesim titrerken ona baktım. Ama o yalnızca hafif bir gülümsemeyle karşılık verdi.

"Sakin ol, S. Her şeyin bir zamanı var."

"Lucas, yerine geç. Şimdi!" Pedro'nun sesi sabırsızca yankılandı.

Lucas ona döndü, ama gülümsemesi yüzünde kalmıştı. "Burası iyi, Pedro," diye karşılık verdi, sanki Pedro'nun sözleri hiç önemli değilmiş gibi.

"Sözümü dinle ve oradan kalk. İkiniz de dersi dinlemiyorsunuz."

Aralarındaki kısa bakışma, odadaki havayı iyice ağırlaştırdı. Lucas, nihayet yanağıma hafif bir öpücük kondurup kalktı ve yan sıraya geçti. Yüzüm kızarırken, kalbim çılgınca atıyordu. Pedro'nun söylediklerinden hiçbir şey anlayamamıştım.

Bir süre sonra telefonuma bir mesaj geldi. Lucas'tandı.

"Fazla masumsun, S. Bu halin hoşuma gidiyor."

Yine kızardım ve telefonumu masaya bıraktım. Pedro o sırada sınıfa döndü ve dersine devam etti.

"Haftaya Av Oyunu var. Gruplar halinde yarışacaksınız ve en iyi dövüş sınıfı kupayı kazanacak. Lideri kendi aranızda belirlersiniz."

"Av Oyunu mu?" Sesim istemsizce yükseldi, Pedro kaşlarını çatıp bana döndü.

"Her yıl düzenlenen bir oyun. Bir tür hayatta kalma mücadelesi. Size öğrettiğimiz her şeyi sergilemenizi bekliyoruz. Oyun ormanlık alanda yapılacak ve önemli bir nesne saklanacak. Gruplar halinde bu nesneyi bulmaya çalışacaksınız. Bu yılki nesne Altın Pusula."

Pedro derse geçmeden önce oyundan biraz daha bahsetti, ama zihnim hala Lucas'ın söylediklerinde takılıp kalmıştı. Ders bittiğinde, Lucas sınıftan çıkarken bana bakıp gülümsedi. Sanki bakışlarıyla başka bir şey söylüyordu. Onun bu planlı ve kontrollü hali beni her zaman tedirgin ediyordu.

Pedro, kuralları anlatmak için beni akşam yemeğine davet ettiğinde, kabul ettim. Restorana vardığımızda deniz manzaralı bir masaya oturduk. Yemeklerimiz geldiğinde Pedro konuşmaya başladı.

"Av Oyunu, öğrencilerin fiziksel, zihinsel ve stratejik yeteneklerini test etmek için tasarlandı. Her grup, zorlu görevleri aşarak pusulayı bulmak zorunda. Takım halinde yarışacaksınız ve sınıfta söylediğim gibi, lideri kendiniz seçeceksiniz."

Lucas'ın lider olacağını tahmin ediyordum. Gruptaki herkesin ona oy vereceğinden emindim. Pedro oyunun kurallarını anlatmaya başladığında, dikkatimi ona verdim. Zihnimde yarışma alanı canlanmaya başlamıştı. Her detay, adrenalinle doluydu.

"İlk kontrol noktası bir Kod Çözme Bulmacası olacak. Bir sonraki kontrol noktasının yerini bu mesaj sayesinde çözeceksiniz. Bu bölüm, baskı altında çalışma ve şifre çözme becerilerinizi test ediyor. İkinci kontrol noktası ise simüle edilmiş düşmanlarla dolu Fiziksel Dövüş Denemesi." Pedro devam etti. "Burada hem dövüş yeteneklerinizi hem de ekip çalışmanızı göstereceksiniz."

Gözlerim denize dalmıştı ama düşüncelerim hala Lucas'ın söylediklerinde asılı kalmıştı.

"Başarırsanız üçüncü kontrol noktasına geçeceksiniz. Bu aşama Mantık ve Strateji Bulmacası içeriyor. Takımlar, bir zeka oyunu oynayacak, ardından karmaşık bir bilmeceyi ya da stratejik bir senaryoyu çözerek bir sonraki ipucunu alacak. Burada eleştirel düşünme ve strateji oluşturma yetenekleriniz değerlendiriliyor," dedi Pedro, beni düşüncelerimden sıyırarak.

"Son aşama, Kritik Eşik bölümü olacak. Bu bölümde, farkındalık, zekâ ve erdemler gerekli olacak. Tamamladığınızda, son ipucunu elde ediyorsunuz. Bu ipucu sizi Altın Pusula'nın saklandığı, nesnenin gizlendiği bölgeye götürecek. Nesneyi elde ettiğinizde oyun bitecek. Kazanan takım prestij elde etmiş olacak. Oyunlar oldukça heyecan verici, seveceğinden eminim."

Gülümserken, "Öyle görünüyor," dedim. Sonra Pedro ile yemeğe devam ettik.

"Artık kalkalım," dedi Pedro. Bana akademiye kadar eşlik etti. Düşüncelerim Lucas ve söylediklerinde olduğundan sessizdim. Bir fırtınanın ortasında kalmış gibi hissediyordum. Akademinin önüne geldiğimizde durduk.

"İyi geceler Pedro."

"İyi geceler, K," diye yanıtladı, gözlerinde bir pırıltıyla.

Yine bana "K" demişti. Hızla arkasını dönüp yanımdan uzaklaşırken bir el beni içeri çekti.

İLK AŞK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin