VIII. Acıları Öldürmek, Yaraya Yarabandı Yapıştırmak

1.2K 103 55
                                    

Merhaba, nasılsınız? İyisinizdir diye temenni ediyorum. Hep iyi olu💐

Wattpad playstore'den kalkmış. Daha da iyi bir haber beklemiyorum açıkçası. Başka bir uygulamadan hesap açacağım. Yaptığım zaman duyurusunu yaparım ballarım şu an araştırıyorum karar vermiş değilim. Açsam dahi wattpad'e bölüm atabilme imkanımın olduğu sürece buradan da paylaşmaya devam edeceğim.

Sizi seviyorum. Kendinize iyi bakın.

Keyifli okumalar dilerim!

Oy : 50, Vote : 50

🍂

Kayseri / Talas , sabah 09.30 suları

Islak kirpiklerimi kırpıştırdım. Rengi açılan gözlerimi masmavi gökyüzüne çevirerek ofladım. Gözlerimin içerisine giren kaçıncı yağmur damlası yüzünden sımsıkı yumdum. içi kızarmış artık acıyordu. Benim gibi ıslanmaktan kaçan insanlarla beraber karşıya geçtim. Uyandığım gibi balkonumda kahve içmiş havanın güzel olmasına güvenerek kısa bir etekle askılı giymiştim. Dersime iki saat kala erken uyanmış üşenmeden maşa yapmıştım bir saat. Yağmur yağacağına asla ihtimâl vermeyen aklıma kızdım.

Topuklu sandeletim, uçuşan saçlarım ile salına salına yürürken aniden bastıran yağmurla anında saçlarım sönmüş apışıp kalmıştım otuz saniye kadar. Ağlamaklı ifadem hala yüzümdeydi. O bir saatimi uyuyarak geçirmek vardı değil mi? Of! Hayır aklıma öyle bir şey getirmiyorum yoksa kendimi bir arabanın önüne atacağım...

Her yerimden akan sularla çantamın arka gözünden kartımı çıkardım. Turnikeye okutup geçtim. Gülüşüp geçen bir grubun arasından ters ters bakıp sıyrılıp ıslak saçkarımı yanaklarımdan çektim. Yağmurda ıslandığın zaman gülmezsin değil mi?

Kolumdan tutulup kantine çekilmemle yüzüm şaşkın bir ifadeye döndü. Kimin yaptığına baktığımda arkası dönük olan kırmızı kafalı arkadaşımı görüp koşuşturuşuna uyum sağladım. Hızlıca içeri girdiğimizde üç kişilik bir masaya geçtik. Üstümüzden damlayan sular yeri göle çevirmişti bile.

"Kahretsin! Bu nasıl bir bahar kızım. Böyle bir bahar olamaz! Sıcak olmasa kış diyeceğim!"

Hafif sırıtıp saçlarımı uzattığı peçeteyle kuruladım. Boğazındaki ıslaklığı silerken oturduk. O sıra bizim gibi gitren öğrenciler de yerleri ıslattı. Okulun kafesi olmasa çoktan kovulmuştuk. Ma Ri, küçük çekik gözlerini bana çevirdi.

"Ekim aylarından nefret ediyorum!"dediğinde kıkırdadım. Boğazımda oluşan kaşınmayla öksürdüm.

"Ben de Atıf Hoca'dan!"

İkimizde güldük.

"Dersin kaçta, kahvaltı edemedim, yataktan kalktığım gibi üzerimi değiştirdim."dedi ve burnunu çekti." Of aslında bir saat öncesinde alarmım çaldı ama biraz daha uyumaya karar vermişim sanırım!"diyerek kıkırdadı. Ağlamaklı bir yüz ifadesiyle alnıma avucumla vurdum.

"Ben iki saat önce uyandım, saçlarımı maşaladım nasıl olmuş Ma Ri?"diyerek ıslak saçlarımı ucundan çekiştirdim. Saçlarıma baktı dudaklarını birbirine bastırdı. Sitem dolu bir nefes aldım.

"Gül gül patlayaca-"

Kahkaha attı. İşte böyle kalleş de arkadaşım vardı. Çaresizliğimi paylaşmak yerine eşek gibi anırarak gülen...

Gözlerimi devirerek pufladım. Telefonumu açıp saate baktım. Hala kıs kıs gülüyordu. Elimin tersiyle vurasım vardı ama küçücük bir şeydi.

İnsanlar Bazen KötüdürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin