Selamm, nasılsınız? Uzun aradan sonra merhaba herkese. Düzenli bölüm atacağım zaman wattpad'in engel yemesi çok kötü oldu. Bende Vpn ile giriyorum, bu çok haksız bir durum. Yazmak bana göre özgürlük, rahatlama hobisi gibi bir şey.
İlerleyen zamanlarda ne olur bilemem sorun çözülene kadar başka bir uygulamaya geçmeyi düşünmüyorum. Sorun aksi yönde çözülürse başka bir platforma geçerim ancak. Ama kesin değil.
Şimdilik size şunu söylemem gerekiyor, ben düzenli bölüm atarım. Sınır koyacağım geçildiği gibi atacağım ama herkes wpn le giriyor mu onu bilmiyorum benim okurlarım belki de hiç gelmiyor olabilir duruma göre devam ederim etmem bu sizin hala burada olup olmamanıza bağlı bir şey.
Keyifli okumalar dilerim.
Sınır: 50 vote 50 yorum
🍂
Kabına sığmayan heyecanım göğsüme öyle fazla geliyordu ki, kaburgalarımın her bir karesini hissediyordum. Kalbimin en içinde yaşattığım acının yanında küçük bir nokta kadar olana bir umut ışığı doğmuştu. Elimde değildi, kalbim aklım hala çocuktu. Doğrusu sevgiye açtı. Kafamda dönen sorunun cevabını merak ediyordum sürekli. Başımı yastığa koyup sabah kalkana kadar öylece avare avare gezerken bile aklımda dolaşıyordu.
Öz ailem beni tanısalardı severler miydi?
Yıkulacağımı, paramparça olacağımı bile bile ateşin üzetinde yürüyordum ama bırakamazdım bu sorunun cevabını almadan işin peşini.
"Nasi ula? Sen şimdu öz uşaklaru değul misun?"
Elini ağzına kapatarak dehşete düşmüş olduğunu fazlaca belli eden adama utana sıkıla bakıp başımı salladım. Hepsi oturduğu yerde kıpırdandı. Polat ağabey başını eğip yüzüme baktığında bakışlarına karşılık verdim. Gözlerinde samimi bir üzüntü yatıyordu.
"Ağabeyciğim bunu nasıl öğrendin sen?"
Yutkundum. Gözümün önüne babamın kasası düştü.
"Ula filum gibu ha!"
"Sus bir Remzi!" diye uyardı çatık kaşlı olan adam. Remzi denen adam yerine sindi hemen.
"Caşit komutanum emur edersunuz!"
Adam sinirle gözlerini devirdiğinde başından beri yüzümü dik dik izleyen adama çevirdim gözlerimi. Onda beni rahatsız eden bir şey vardı. Hatta bir şeyler. Eminim ki bende onu rahatsız ediyordum. Çünkü gözleri bana hiç güzel bakmıyordu.
"Ben, babamın odas-"
Sözümü kesti.
"Daha on yedi yaşındasın."diye söze girdi buz gibi bir sesle. Dudaklarımı birbirine bastırıp onu dinlemeye başladım. Komutanlarının sesiyle hepsi gergince ona bakmaya başlamıştı.
"Küçüksün,"diye devam etti sıktığı çenesinin ardından. Gözlerini kırpmadan gözlerimin içine, kalbimin titreyeceği şekilde baktı.
"Ailen sana kötü davranıyor diye onlar benim gerçek ilem değil demekle ilgiyi üstüne çekeceğini mi düşünüyorsun? Gelmiş bir de seni dimliyoruz, on yedi yaşında ergen bir kızın sevgi açlığını gidermek için koskoca devletin askerlerinin vaktini oyunlarınla çöp etmeye utanmıyor musun kızım sen? Aptal mısın ? "
Konuşmasının sonuna doğru sesinin desibeli giderek artmış en sonunda yüzü kıpkırmızı kesilene kadar bağırmıştı. Kalbimin bir cam gibi parçalara ayrıldığını hissettim. Kırıklarının sesi dahi gelmedi çünkü tuzla buz olmuşlardı yere savrulurken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsanlar Bazen Kötüdür
Genç KurguBir tiyatro oynanmış. Ama başrol benmişim. Sorguladıkça anladım. Ben aslında hep gerçeklerden kaçmışım. Ağladım. Sonra hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktım. Kalkmak zorundaydım. Bir oyun varsa ve başrol bensem en güzel şekilde oynamalıydım.