Hakkari'ye geleli 2 gün olmuştu, bu 2 gün içinde sadece ise gidip geliyordum, Alarm sesi ile uyandım. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım bugün sağlık ocağına geç gidicektim, o yüzden duşa girme kararı aldım. Valizimden iç çamaşırlarımı ve üstlerimi çıkarıp duşa girdim, ılık suyu açtım. Kendimi suyun altına bıraktım, dayım operasyona gitmişti ve ses seda yoktu, onun için endişeliyim. Duşumu alıp çıktım, üstümü giydim saçlarımı tarayıp açık bıraktım.
Yavaşça odanın kapısını açtım, dışarı çıkıp hava aldım. İşler iyi gidiyordu, ama içimde kötü bir his vardı, bu düşüncelerden sıyrılmamı sağlayan şey telefonumun çalması oldu, devrimm arıyordu...
Telefonu açtım, devrim dayımın oğluydu,
"Alo devrim bey siz ararmiydiniz beni""Arardım da işler yoğundu ve kuzen"
"Hmmm napıyorsun"dedim ve yavaşça banka oturdum,
"İyi öyle sen napıyorsun"dedi, "iyi işte öyle yaşamaya çalışıyorum"dedim, gülme sesi geldi, "Güzelim komutan çağırıyor gidip bakayım öpüyorum seni"
"Görüşürüz"dedim ve kapattım, banktan kalkıp. Askeriyeye girdim, yüzbaşını gördüm kılıç timini toplamıştı, ciddi bir şekilde konuşuyordu
Onlar ölüm timiydi, gözlerinde korku yok ölüm vardı, sert ses tonları ile düşmanı uzaktan bile öldürme yeteneğine sahiplerdi. Yüzbaşı Ateş, gözlerinde ölüm vardı, kısık gözleri ile düşmana korku salan bir tipti, yapılı vücudu ile herkesi korkutucak kadar çok yapılı biriydi.
Ölüm timi silahlarını alıp, yavaşça yanımdan geçtiler bende merak edip çıktım, askeri araca bindiler ve askeriyeden çıktılar. Bende taksi çağırdım kendime, sağlık ocağına gidip odama girdim, içeri Helin girdi. Sağlık ocağında yakın olduğum ilk kişi helindi.
"Günaydın doktor hanım"dedi, gülümsedim, "Günaydın Helin hanım", karşıma oturup kahve uzattı, kahve düşkünü bir insandım, soğuk, sıcak fark etmezdi. Dosya uzattı, "bunları imzalayıcakmışsın"dedi
Başımı salladım, ardından odadan çıktı, kafamı kollarımın üstüne koyup gözlerimi kapattım, dayımı aramak istiyordum ama yapamıyordum, ya işini tehlikeye atarsam, çok fazla düşünmeden, telefonumu elime alıp dayımı aradım, 3 defa çaldıktan sonra açıldı.
"Alo dayı iyimisin"ses gelmedi, ardından tanıdık gelen bir ses ulaştı kulaklarıma, "hakan albay iyi fakat...." Bu emirdi sesi kötü geliyordu, "Ama ne"dedim sesim titriyordu. "İlyas komutanım vuruldu durumu ciddi, hastaneye yetiştirmeye çalışıyoruz"dedi
Kalbim durdu o an, babam vurulmuştu, durumu kritik di, konuşmaya çalıştım ama kafamda binbir türlü senaryo geçti, "h-hangi hastanede siniz"dedim zorla da olsa.
"Şehir Hastanesi"dedi, telefonu hızlıca kapattım, gözümden akan yaşı umursamadan telefonumu aldım, Helin beni görünce yanıma geldi, "Eylül noldu iyimisin"dedi
"Babam...., Babam vurulmuş Helin hastaneye yetismem lazım"dedim, "tamam tamam sakin ol beni bekle araba anahtarını alıp geliyorum hemen", başımı salladım sadece.
Hızlıca arabasının anahtarını aldı ve koluma girip arabaya bindik, bir sürü dua etmeye başladım, babam benim herşeyimdi iyisinde kötüsünde yanımda duruyordu, bir adım arkamda dururdu her zaman
Çok geçmeden hastaneye geldik, arabadan inip, sekretere döndüm, "İlyas İlyas Öztürk iyimi nerede"dedim, "ameliyata alındı şimdi yukarı çıkıp sağa dönün"dedi
Hızlıca yukarı çıktım ve sağa döndüm Helin arkamdan geliyordu, kılıç timi, babamın timi ve Ela burdaydı. Herkesin bakışı bana döndü. "Babam iyimi......" Ağzımdan sadece bir cümle çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzbaşım
De Tododoktorluk mesleğinde başarılı olan Eylül ceren Öztürk, arkadaşı Nehir ile tayinini isteyip Hakkari'ye gitmişlerdir, onları orda yeni bir hayat başlıyordur.