Başımın ağrıması ile gözlerimi açtım, kendi odamdaydım, başımı ovalamaya başladım, dün hatırladığım tek şey yüzbaşının ve efsunun öpüşmesiydi. Sevgili olduklarını öğrenmiştim.
Telefonumu elime alıp saate baktım, saat 15.32 ydi ne ara bu kadar uyumuştum, üstümdeki kıyafetlere baktım, altımda siyah eşofman üstümde tanımadığım birinin üstü vardı, kokladığımda yüzbaşının kokusu vardı. Bu yüzbaşının tişörtümüydü, içeri nehir girdi.
Parol ve su vardı elinde, yatakta oturur pozisyona geldim, gözleri üstümde gezinip sırıttı. Boynuma baktı, yanıma oturdu, parolu ağzıma atıp suyu içtim. "Yüzbaşı galerine bakmanı söyledi"dedi birden.
Telefonumu alıp galerime girdim, ilk bastaki videoya tıkladım, üstümde şuan giydiğim üst altımda birşey yoktu. Koltuğun üstüne çıkmış zıplıyordum.
"Ben yüzbaşını öptüm hemde yüzerken"
Dediğim şeyle şok oldum, "kendisi bir şey hatirlamayacağımı düşünüyor ama hatırlayacağım hemde dudaktan öptüm"Her konuşmamla yerin dibine giriyordum, nehir boynumu gösterip güldü, ardından odadan çıktı. Ayağı kalkıp boynuma baktım, morarmıştı, ellerim dudaklarıma gitti, şuan utançtan nasıl adamın yüzüne bakacağım diye düşünüyorum.
Boynumdaki izi kapatıp üstümü değiştirdim, askeriyeye gitmemiştim, ve gitmemiz gerekiyordu, acaba beni bırakıp gitmişlermiydi, ama daha 1 saat vardı gitmemize. Hızlıca evden çıkıp askeriyeye gittim, nöbet tutan askere kartımı gösterip içeri girdim. Revirin oraya geldiğimde derin bir nefes alarak içeri girdim. Kimse yoktu, ardından ceketimi ordan alıp odama geçtim, yüzbaşı ile konuşsamıydım acaba.
Yok yok asla biraz daha rezil olmak istemiyordum ve sevgilisi olan bir adamla muhatap olmak istemiyordum, yavaşça odamdan çıkıp revire girdim, telefonuma gelen bildirime baktım
Gıcık yüzbaşı: eve gel!
Ne olduğunu anlamadan sadece tamam yazabilmiştim, ceketimi alıp lojmanın yoluna koyuldum, kapı açılınca içeri girdim. Korkak adımlarla asansöre bindim, elim ayağım titriyordu. En son ki kata geldiğimde yüzbaşının kapısı açıldı. Elimden tutup içeri çekti birden.
İçeri girdiğimde koltukta Ece ve efsun oturmuştu, ikisininde bakışı bana döndü.
"Konuşun lan!"yüzbaşı sinirle konuşmaya başladı, Ece dudaklarını birbirine bastırdı, efsun ise sadece önüne baktı."Nasıl bir oyun oynadıysanız konuşun!"
Yüzbaşı fazla sinirliydi. Efsun, "Eylül yüzbaşı ile sevgili felan değiliz seni kıskandırmak için yaptık herşeyi"dedi birden, kaşlarımı çattım."Dün senin geldiğini gördüğüm için hızlıca yüzbaşına yaklaştım hepsi bizim bir oyunumuzdu"dedi tek nefeste. Neyin oyunuydu bu.
"Neyin oyunu bu"dedim. "Yüzbaşı seni seviyordu ve bizde kıskanıp sana oyun oynadık"dedi Ece.
"Bende karısı felan değildim eskiden sevgiliydik terk ettim, geri döndüğümde senle birlikte mutlu olduğunu görünce kıskandım"dedi Ece. Güldüm, konuşmaları bitince, yüzbaşı"bittiyse gidebilirsiniz"dedi. İkiside ayağı kalkıp çıkıp gittiler.
Yanıma yaklaştı, "sen dün o yüzden içtin değil mi"dedi, ne demem gerekiyordu, evet ve ya hayır. Hayır dersem kaçmış olurdum, evet dersem yüzleşirdim.
Ellerimi birleştirip başımı salladım, "o yüzden git sevgiline kahve yap dedin". Yine başımı salladım, "dün için özür dilerim"dedim. Çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı, "benden kaçmayacaksın değil mi doktor". "Kaçmalımıyım.". Yüzüme yaklaştı, başını iki yana salladı, "bu başlangıç oldu artık"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzbaşım
Randomdoktorluk mesleğinde başarılı olan Eylül ceren Öztürk, arkadaşı Nehir ile tayinini isteyip Hakkari'ye gitmişlerdir, onları orda yeni bir hayat başlıyordur.