Yüzbaşı Ateş efe yıldırım'dan;
Yataktan kalktım, evde çok oyalanmadan askeriyeye geçtim, odama girdim, yorgundum ama diktim, kimin sayesinde dik duruyordum, onun sayesinde. Doktorun sayesinde, kafamı sandalyeye yasladım, kokusu, gülüşü, gamzeleri, heleki o gözleri. Sikselerde vazgeçmem o gözlerden, kokudan.Kapım çaldı, gel denemle içeriye o girdi, doktor... Her zerresini ezberlemek istediğim o doktor, saçlarını açık bırakmış. Yakalı siyah tişört giymişti. Baştan aşağı baktım, bu 2 ay içinde Vurulmuştum. "Yüzbaşım iyimisin."
O sesi, yüzbaşım diyen ağzı. "İyiyim doktor"kapıyı kapattı, yanıma geldi. Minik adımlarla önümde durdu, "şey..."
Kaşlarımı çattım o benden utanıyormuydu, "bugün Umay ve Ali Can için alışverişe çıkalım mı diyecektim. Devrim doluydu, digeride doluydu size gelmek istedim"
Başımı salladım düşünmeden, "gidelim bakalım"dedim, gülümsedi o gülümserken ben onun önünde ölüp bitiyordum.
Kafasını sallayıp odadan çıktı çok geçmeden, tekrar kapı çaldı, "gel"
İçeriye tunç girdi, "komutanım albay sizi odasına bekliyor"dedi, "tamam asker"dedim. Ayağı kalktıp albayın odasının kapısının önüne geldim. Kapıyı tıklayıp içeri girdim, "otur asker"dedi, oturdum. "Asker yarın toplantıda ölüm timini, Eylülü ve Efsunu getiriceksin"dedi.
"Emredersiniz komutanım", "izninizle çıkmam gerek"dedim, başını salladı. Çıktım. Albayu. Odasından çıktıktan sonra efsun yanıma geldi. "Konuşabilir miyiz bı"dedi, bakmadım yüzüne. Yürümeye devam ettim."sonra"diyip geçiştirdim.
Eylül'ün arabası yoktu, çıkmıştı arabaya binip lojmana sürdüm, lojmana girip arabayı park ettim, arabadan inip apartmana girdim, asansöre bindim, kata geldiğimde Eylül'ün kapısını çaldım.
2-3 dakika geçtikten sonra kapıyı Ali Can açtı, "AMCAM GELMİŞ" bağırıp kucağıma atladı, hızlıca kucağıma aldım.
Eylül kucağında umayla geldi, gözüm ikisinin üstünde gezindi, kendisi gibi küçük bir bebeği kucağına almış bize bakıyordu. "Çıkalım mı"dedim, "olur"dedi. "AMCA BENDE GELEYİM NOLUR"dedi, eylüle baktım. Umay ve Ali cana baktı. "Gelsinler hem aslı abla biraz kafa dinlemiş olur"dedi, başını salladım. İçerden Ali cana mont, umaya da küçük banttaniye sarıp. Bebek arabasına koydu, asansörün kapısını açıp bindik.
Umay ağzındaki emzikle Eylüle bakıyordu, Ali hala kucağımda duruyordu. İndiğimizde Eylül umayı kucağına aldı. Bende bebek arabasını katlayıp arkaya koydum, Ali arkaya bindi, kemerini bağladım.
Arabaya bindim, ısıtıcıyı çalıştırdım, Ali Eylül'ün bir saç tutamını alıp oynamaya başladı. Avm ye sürdüm Eylül, umayı kucağına yatırdı.
Avm'nin otoparkına girip arabayı park ettim, hepimiz arabadan indik, bebek arabasını alıp açtım, Eylül umayı bebek arabasına koydu, Ali elimi tuttu, AVM asansörüne bindik.
2. Kata geldiğimizde indik, bebek mağazalarına bakmaya başladık. Gözüme çarpan kişi ile elimi Eylül'ün beline attım, gözleri bana kaydı, "yok bişey"dedim.
Bizi takip ediyorlardı....
Eylül ceren Öztürkden;
Mağazaya girdiğimde bebek kıyafetlerini görmemle gülümsemeye başladım, bebeklere karşı farklı bir özlem duyuyordum, küçük küçük patikler, zıbınlar, emzikler.....
Kıyafet kısmına geldim, Umay için uygun olanları seçmeye başladım, Ali kenarda durmuş bizi izliyordu, ona döndüm, "kardeşininkini bitirelim sana da alacağız tamam mı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzbaşım
Randomdoktorluk mesleğinde başarılı olan Eylül ceren Öztürk, arkadaşı Nehir ile tayinini isteyip Hakkari'ye gitmişlerdir, onları orda yeni bir hayat başlıyordur.