Sabah nehirin sesi ile uyandım baş ucumda durmuş bana sesleniyordu, "Eylül kızım kalksana"
Gözlerimi açtım, "şükür yarrabi kalk hazırlan 10 dakikan var"dedi, kalkıp saçlarımı topladım. Odamdan yavaşça çıkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim, elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya gidip valizimden üst seçtim. Boğazlı kazak ve altına siyah kot aldım. Üstümü giydim ardından saçlarımı açtım. Nehirın tarağını çalıp saçlarımı taradım saçlarım zaten dümdüzdü, gözlerime rimel sürdüm. Dudağıma hafif bir ruj sürüp odadan çıktım.
Dayımlar erkenden gitmişti, çantamı alıp çıktım, asansöre bindim. 0. Kata geldiğimde kapıyı açıp indim, onu gördüm yüzbaşı arabasına yaşlanmış bekliyordu. Hızlıca gittim, sigara içiyordu. Gözleri bana döndü, "günaydın"dedim, başını salladı.
Ne meymenetsiz bişeydi bu böyle insan bı günaydın der. Ön koltuğa bindim. Kemerimi bağladım, ardından kendisi bindi, arabayı çalıştırdı, yollar karlı olduğu için yarım saatte gidiyorduk.
Çıt çıkmıyordu arabada, kafamı koltuğa yasladım, müzik çalmaya başladı birden, Karadeniz şarkıları çalıyordu, bu adam Karadenizli miydi. Bildiğim bir şarkı çalıyordu. Telefonu çalmaya başladı, elini direksiyondan çekip telefonu aldı.
"Doktoru bırakıp geliyorum, o adamı elinizden kaçırırsanız hepinizi Hakkari'ye gömerim"sesi o kadar soğuk ve sert çıkıyordu ki. Bı an ben bile korktum, telefonu kapattı. Gaza bastı birden. Çok geçmeden sağlık ocağında olduk, ne ara geldik bı fikrim yok ama gelmiştik. "Teşekkürler"diyip indim arabadan. Hava buz gibiydi götüm dönüyordu ciddi ciddi, hızlıca sağlık ocağına girdim, helini gördüm, "Günaydın"neşeli sesi ile güldüm. "günaydın Helin hanım"
Yanıma geldi, "iyisin değil mi", başımı salladım, eşyalarımı masaya bıraktıp önlüğümü giydim, kapıdan biri girdi, bı adam ve küçük kız vardı. Adam kızın elini tutmuş bize doğru geliyordu. "Kızımın ateşi var, öksürüp duruyor"dedi, başımı salladım. Kızı aldım, sedyeye yatırdım. "İsmin ne bakalım senin"
"Ceylan"dedi, güldüm adam kızının başında durmuş bekliyordu gözlerim adamda gezindi, tedirgin duruyordu. "Beyefendi sizi dışarı alalım"
"Kızımın yanında kalmam lazım doktor hanım. Ağlar yoksa"dedi, elime dondurma çubuğu aldım, "ağzını aç bakalım". Ağzını açtı boğazları şişmişti. Elime iğne aldım. Yavaşça iğneyi yaptım. "Geçmiş olsun ateşi 1-2 saatte düşer"dedim, başını salladı. Muayene alanından çıktım. Çıkmamla ölüm timini görmem bir oldu, devrimi gördüm. "Hoşgeldiniz"dedim. Başını salladi hepsi.
Dosyamı elime alıp doldurmaya başladım. Ardından muayene alınına gittim tekrardan, adam kızının kolunu sıkmış sınırlı bir şekilde birşeyler diyordu, kapının açılma sesi ile sustu, "napıyorsunuz siz"dedim, ayağı kalktı, "kes sesini doktor ikinizide burda gebertirim"
Cebinden bıçak çıkardı, sallamaya başladı, "napıyorsun sen bırak o bıçağı". Tam bağıracağım zaman, bileğimden tutup ağzımı kapattı. "BABA YAPMA NE OLURSUN YAPMA"
Adam tınlamadı, "biraz daha sesin çıkarsa öldürürüm seni"kulağıma doğru fısıldadı. Elini ısırdım. Elinden kurtuldum, içeri birden ölüm timi ve Helin girdi. Yüzbaşı adama baktı, Helin yanıma geldi, hızlıca kızın yanına gitti, "yaklaşırsanız öldürürüm"
Yüzbaşı güldü, "sıkıyorsa yap bak bakalım neler olucak sana"
Adamın arkasından kalıyorduk, Helin yavaşça gidip tepsiyi adamın kafasına geçirdi. Adam öne sarsılması ile yüzbaşı hızlıca yumruk attı. Yere düştü. Tekrar kalkıp diğer cebinden başka bıçak çıkardı, yüzbaşına yaklaşıp salladı. Karın kısmına geldi, yüzbaşı kolundan tutup ters çevirdi, kulağına birşeyler dedikten sonra kafasından tutup yere fırlattı o an bayıldı zaten. Kaya ve can adamı aldılar, doğu yüzbaşının yanına geldi. "Komutanım yaranıza baktırın"dedi, gözlerim yarasına kaydı kasık kısmından yara almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzbaşım
Randomdoktorluk mesleğinde başarılı olan Eylül ceren Öztürk, arkadaşı Nehir ile tayinini isteyip Hakkari'ye gitmişlerdir, onları orda yeni bir hayat başlıyordur.