Uyandığımda dar yollardan geçiyorduk, hava kapalıydı. Bulutlar kapanmışdı, "Günaydın güzelim"dedi yüzbaşı. "Günaydın sevgilim"
"Ne kadar kaldı"dedim ardından, "20 dakika kaldı". Başımı salladım, sütyenimi alıp taktım, üstümü başımı düzeltip çantamdan makyaj malzemelerini çıkarıp aynayı açtım. Gözlerimin altına kapatıcı sürüp dağıttım.
Kirpiklerime rimel sürdüm, "yavrum ne gerek var yüzüne öyle şeyler sürmeye zaten güzelsin"dedi, "olsun"diyip dudağıma dudak kalemi sürüp hafif kahve tonlu bir ruj sürdüm.
Yanaklarıma azar azar allık sürüp dağıttım, hepsini çantama koyup parfüm sıktım. Yüzbaşı derin nefes çekti. Ardından bir yere girip yaptığımızda silah sesleri yükseldi. Etrafa bakışlarımı atarken, "korkma bizimkiler"dedi ardından 2 katlı bir evin önünde durdu.
"Hadi bakalım", arabadan indik, kenardaki bakkaldan gelen sesle onlara baktım. "Uyyy sende çörirmisün hasan efendu"kadının sesi kulaklarıma ulaşınca yaşlı adamın diyeceği şeye kulak verdim. O sırada yüzbaşı elimi tuttu, "çörirum Ateşoğlu yavuklu yapmiş da"
Ardından erkek sesi yükseldi, "UYYY RİZE UYAN UYAN ATEŞOĞLİ GELDU UYANDA HAYDE!!!!"
Ateşoğlu kimdi, neydi bu herkesin sevinmesi, "Ateşoğlu kim"dedim merakla, "ben"dediğinde şokla ona baktım. Karşımızdaki kapıyı çalıp beklemeye başladık.
Bir süre sonra kapı açılınca karşımızda beyaz saçlı, elinde bastonu olan bir kadın açtı, "Ateşoğlu"dedi, ardından bakışları bana döndü. "SIÇTİĞUMİN OĞLU KIZ MI KAÇURDUN DA"
Bağırmaya başlayınca yüzbaşı sesini çıkarmadı, "BOK YİYENUN UŞAGU"
"BOK YE EMİ, KÖPEK"niye bu kadar sinirlenmişti, "nene bı dur da"şivesi yavaş yavaş kaymaya başlamıştı, "defolun da evimden"diyip kapıyı kapattı, "2 dakika sonra geri açıcak"diyip dışarda olan koltuğa oturdu, benide yanına otutturdu.
Boş boş etrafa bakarken kapı açıldı, kadın önümüzde durunca bastonu ile bacağıma dokundu, ardından sertçe yüzbaşına vurdu. "NE EDEYSUN DA SEN BEN SENU BÖYLE KIZ KAÇUR DİYE MU BÜYÜTTÜM"
"O İT BUBANA BENZEMİŞSUN SENDE"yüzbaşı gerim gerim gerildi, baba lafını duyunca konuşmaya başladı. "NENE!!!"
"Ne ninesu da itin oğlu, rezil mi edecen da bizi"
Yüzbaşı sinirle ayağı kalktı, "SEVDUM, GÖNLÜM DÜŞTÜ, TUTTUM GETİRDUM"
herkes bizi izliyordu, "geçun da içeru"diyip önden girdi."Herkese böyle serttir takma"diyip içeri girdik, kapıyı kapatınca geniş olan salona baktım, camı çaylık alana bakıyordu.
Koltuğa oturduk, "NE YAPASUN LAN SEN İTİN USAĞI"Bastonu ile koluna geçirince canım yandı, "BEN SENU KİZ KAÇUR DİYE MU BÜYÜTTÜM"
"nene bı dur Allah aşkına kız korkuyor da", bakışları bana döndü, korkmuyordum ama bı tırsmıştım. "Ne deyu bu yarım aklı usakla geleysun"dediğinde cevap veremedim. Yüzbaşı, "nene ağır olayı"
"Olsun da olsun"yerinde dönmeye başladı, ardından, "ismin ne de bakayım"dediğinde. "Eylül"diyebildim, bakışları ikimizde gezinip geliyordu, el ele olduğumuzu görünce bastonu ile elimize vurdu.
"Yeter mi azarlaman"dedi yüzbaşı, "Yetmedi de neyse"diyip oturdu. "De bakayum sen nereden buldin bu yarım akıllıyu"
"Nene yarım akıllı olsaydım asker olmazdım."dedi. "Sen sus"dedi bana döndü.
"Hakkari'ye göreve gittiğim zaman tanıştık"dedim, başını salladı. "Baban anan kardeşlerun ne iş yapayi"
"Babam asker, annem ev hanımı, abim asker"dedim, "maşallah ne çok asker vardur sizde"gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzbaşım
De Tododoktorluk mesleğinde başarılı olan Eylül ceren Öztürk, arkadaşı Nehir ile tayinini isteyip Hakkari'ye gitmişlerdir, onları orda yeni bir hayat başlıyordur.