(Çok Uzun Zaman Önce)Hazal ve Samet, Mahallede ki parkın köşesindeki eski, yeşil banka oturmuşlardı. Bankın ahşap sırtlığında zamanla oluşmuş çatlaklar,üzerine kazınmış rastgele isimler,kalpler birçok yaşanmışlığın izini taşıyordu. Mevsimlerden yazdı ve güneşin sıcak ışıkları yerini gölgeye bırakmıştı. Hazal, Samet’in yanına oturduğundan beri biraz tedirgindi. Samet ise Hazal’ın endişeli halini çoktan farketmiş kendi anlatsın diye beklemişti. Ama Hazal eskisi gibi değildi. Önceden asla susmayan bu kız büyüdükçe sessizleşmişti. 15 yaşında güzel bir genç kızdı artık küçük arkadaşı. Samet ondan 3 yaş daha büyük olmasının verdiği olgunlukla her zaman Hazal'a destek olmaya çalışıyordu.
“Ne oldu, Hazal? Neden bu kadar sessizsin?” diye sordu Samet, kafasını biraz eğip onun gözlerine bakmaya çalışarak.
Hazal, başını eğdi ve ayağını bankın kenarına sürttü. “Yeni bir şey yok, Samet. Sadece… bazen...”dedi ve duraksadı. Onu sürekli dertleriyle rahatsız ediyordu sanki.
"Bazen nasıl baş edeceğimi bilmiyorum." dedi. Küçük kalbi aşamafığı bazı sorunlar yüzünden acıyordu.
Samet, hafif bir gülümsemeyle cevap verdi. “Ben varım. Sana destek olmak için buradayım."
Hazal, Samet’in bu sözlerinin içindeki derinliği anlamıştı ama buna ne yanıt vereceğini bilemedi. Samet’in söyledikleri, onun kalbinde daha derin bir yere dokunuyordu.
"Babama katlanamıyorum. Annem hasta. Ona çok kötü davranıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum." dedi dolu gözleriyle. Kendi hislerini daha iyi anlatabilmek için derin bir nefes aldı.
“Seninle konuşmak bazen çok zor oluyor. Sanki…o ladar çok sorun var ki Samet. Artık benimleyken gülmüyorsun. Çünkü hep bir derdim var.” dedi Hazal.
"Şu anda saçmaladığını düşünüyorum küçük hanım." dedi. "Ben seninle güldüğüm,eğlendiğim kadar kimseyle gülmüyorum. Hem zor günlerde yanında olmayacaksam ne anladım ben bu arkadaşlıktan?"
Hazal’ın kalbi, Samet’in nazik ve içten sözleriyle daha hızlı atıyordu. Bu an, ikisinin arasında sessiz bir bağ kurmuştu. Samet’in bakışları, Hazal’a bir tür güven ve anlayış sunuyordu. Hazal, ona duyduğu sevgiyi tam olarak ifade edemese de, Samet’in yanında olmanın kendisini daha güçlü ve cesur hissettirdiğini biliyordu.
Bir süre sessiz kaldılar, her ikisi de kendi düşüncelerine dalmıştı. Sonra Samet, Hazal’ın omzuna hafifçe dokundu ve yavaşça konuştu: “Biliyor musun, her şeyin bir zamanı var. Şimdi yaşadığımız şeyler, belki de bir gün büyük anılara dönüşecek.İleride yine seninle otururken bu günleri konuşacağız.” dedi.
Hazal, Samet’in omzuna başını yaslayarak cevap verdi. “Bunu bilmek bana biraz huzur veriyor."
"Babam çok kötü bir adam. Onunla baş etmek gerçekten çok zor." göz yaşları Samet'in tişörtüne damlıyordu.
"Sen ve Bahar dışında kimsem yok benim." burnunu çekti. "Annem ölecek biliyorum...Yüreğimde bir his var işte biliyorum,az kaldı.Ben..ben babamla tek başıma kalmak istemiyorum Samet." gözleri yalvarır gibi bakıyordu.
"Beni onunla bir başıma bırakma." Samet kızın yüzünü avcunun içine hapsedip kızarmış gözlerine baktı. "Korkuyorum." dedi Hazal tüm çocuksu masumiyetiyle.
"Korkma." Samet sıkı sıkı sarıldı arkadaşına.
"Seni asla bırakmam.Sana zarar vermelerine izin vermem." dedi. Hazal'ı nelerden koruyamadığını bilmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonvil Sokağı Çıkmazı
Ficción GeneralAdam, yalnızca gözlerinden anlaşılan derin bir hüzünle oturmuştu denize bakan banka. Bakışları uzaklara dalıyordu.İçsel bir çekişme yaşadığı belliydi. Her an öfkesi tarafından kırılabilecek gibi duran bir sessizlik içindeydi. Hazal hemen arkasında d...