~8~

68 5 49
                                    

Cenan hazırlıksız yakalandığı mesaj karşısında öylece ekrana bakakaldı. Arif'im attığı iki mesajın bildirimi kendisine gelmesini sağladı.

Arif
Cenan??

Orda mısın??

Cenan parmaklarını ekranda gezdirmeden önce bir saniye durdu. Bu hafta sonu ailesi gelecek miydi? Sağ tarafında duran takvime baktı ve kendi cevabını kendi verdi. Yüzüne istemsizce kocaman bir gülümseme yayıldı.

Tabii, ev müsait. Ailem şehir dışında

Arifte oturduğu yerde telefon başında gülümsedi. Vakit kaybetmeden ayağa kalkıp sırt çantasını hazırlamaya başladı.

Saat akşam 10'u gösterdiğinde evden çıktı. 7/24 açık marketlerden birine girip atıştırmalık bir iki şey aldı ve önceden gittiği için konumunu hatırladığı Cenan'ın evine doğru yol aldı.

Cenan ne yapacağını bilemediğinden koridorda durmuş boş bol bir salona bir mutfaka bakıyordu. Aklında birsürü soru işareti vardı ama hiçbirine kadar yorma zamanı değildi. Kapı çalmıştı.

Cenan koşar adım kapıya gitti. Düşünmeden ve bir şey sormadan açtı. Karşısında beklediği gibi Arif'i görünce kocaman gülümsedi. Arif'i her gördüğünde istemeden oluyordu bu mimik. Kendi kontrolü dışında.

Arifte Cenan'ı görnce aynı şekilde karşılık verdi. Tek eliyle çantasını sapını tutmaya devam ederken ayakkabılarını çıkartıp içeri girdi.

Cenan çantasını omzundan indirirken salona ilerleyen, bir yandan bir şeyler konuşmaya başlamış Arif'e baktı. Evin o kasvetli havası ve negatif enerjisi Arif içeri girdiğinde yok olmuş gibiydi. 17 yıldır yaşadığı ev, o an Cenan'a yabancı geldi. O evdeki sessizliğe alışmıştı çünkü, evde yankılanan kahkahalara ve 5 yaşındaki bir çocuk gibi konudan konuya atlayan birine değil.

Arif yolda gördüğü sarı renkli kediyi anlatmayı bitirince Cenan en merak ettiği sorulardan biriyle başladı.
"Arif bunu sormam doğru mu bilmiyorum ama neden bu kadar apar topar buraya geldin? Ha gelmende hiçbir sıkıntı yok kapım her zaman sana açık sadece neden gecenin bu saatini tercih ettin ve bir iki gün önceden bana haber vermedin merak ettim." Arif'in gülen suratı hafif düşer gibi oldu ama toparladı.
"Bir kaç gün önce benimde haberim yoktu..." diye mırıldandı. Cenan dediğini duysa da iç güdüsel olarak düşünmeden
"Ne?" dedi. Arif gülümsedi.
"Boşver yok bir şey. Öyle kafama esti ya. Müsait değil miydin yoksa?" Arif yerinden kalkacakmış gibi koltuğun ucuna geldi. Cenan elini Arif'in bacağına koydu refleks olarak.
"Hayır saçmalama müsaitim." Daha sonra elini çekti ve ayağa kalktı.
"Aç mısın?" Arif dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. Daha sonra küçük ve kısık bir kahkaha attı.
"Öyle yapınca sincapa benziyorsun," dedi Cenan gülümseyerek. Arfından mutfağa ilerledi. Arifte peşinden gitti.

Arif bir yandan sucukları doğrarken konuştu.
"Ee hazır mısın sınavlara?" Arif'in arka çarprazında masada oturan Cenan kendi kendine güldü.
"Hemde nasıl... Boşver onu da neden tostu ben yaparım diye direttin? Yardım edicektim işte." Bu sefer Arif gülümsedi.
"Severim ben yemek yapmayı. Hem iki tane tost yani elime mi yapışıcak?"
Cenan gülümsedi. Arif'in işinin bittiğini görünce çekmeceden iki tane bardak çıkarttı.

Arif elinde tepsiyle salona geçti. Cenan da arkasından takip etti. İkiside koltuğa oturunca Cenan gözleriyle kapınkn yanındaki çantayı gösterdi ne getirdin o kadar?" Arif ayağa kalktı ve çantasını almaya giderken konuştu.
"Pijama, bir iki kıyafet falan. Ve eskiz defterim."
"Eskiz defterini neden taşıdın?" dedi Cenan. Arif çantayı koltuğun ayağına dayadı.
"En sevdiğim şey resim çizmektir. Eğer sende seviyorsan birlikte çizeriz belki diye düşündüm. Kendi defterim dışında kağıtlara çizmeyi sevmediğimden yanımda taşıyorum. Hatta dün şöyle bir şey oldu," Arif heyecanla çantasından defteri çıkarttı. Hızlı hızlı sayfaları çevirirken bir yandan konuşuyordu.
"Hani sana dediğim sarı kedi... Heh, işte burda!" Defteri Cenan'a doğru döndürdü.
"Dün okulda çizmiştim bunu. Tabii karakalem olduğu için sarı değil ama bugün gördüğüm kediyle aynı." Cenan bir şey demeden defteri Arif'ten aldı.

Bir süre resimde takılı kaldı.
"Arif..." dedi en sonunda. Arif'ten ilgili bir "Hm?" sesi yükseldi kolasını içerken.
"Bana böyle bir yeteneğin olduğunu hiç söylememiştin." Arif bardağı önlerindeki sehpaya koydu.
"Aman çok da yetenek denemez öyle karalıyorum işte." Cenan Arif'in bu dediğine katılmasa da defteri ona geri uzattı. Aralarındaki bir kaç saniyelik sessizliği bozan Arif oldu yine.
"Film mi izlesek? Geçen gün izleyememiştik." Cenan gülümseyip Arif'i onayladı. Kumandayı gene ona uzattı. Arif dirseklerini dizlerine yaslayıp filmlere bakmaya başladı.

Cenan zar zor açık tuttuğu göz kapaklarıyla yanında bağdaş kurmuş bir şekilde full dikkat filmi izleyen Arif'e baktı. Sırf onun için uyumamaya çalışıyordu.

Arif biraz daha aynı pozisyonda kaldıktan sonra bağdaşını bozdu ve iki bacağını da altına alıp yan tarafına doğru uzattı. Arkasına yaslandı. Onunda uykusunun geldiği belliydi.

Saat gece yarısına gelirken Arif uykuya karşı verdiği savaşı kaybetti ve gözleri kapandı. Başı hafiften arkaya doğru düştüğünde Cenan gülümsedi ve tek kolunu etrafına sarıp az da olsa kendine doğru çekti. Arif o an itiraz edecek veya karşı bir eylem yapacak durumda olmadığından sadece gülümseyip başını Cenan'ın omzuna yaslamakla yetindi. Cenan uzanıp kumandayı aldı ve filmin sesini kıstı.

Çok geçmeden Cenanda göz kapaklarının ağırlaştığını hissetti. O da tereddüt etmeden kendini uykunun kollarına bıraktı. Kendisi fark etmese de başı yavaşça Arif'in başının üstüne doğru düştü.

~~

Cenan gözlerini kırpıştırarak etrafına baktı. Hala omzunda uyuklayan Arif'in görünce gülümsedi. Vücudu yine o ismini bilmediği hisle doldu. Neden Arif'i her gördüğünde, ona her baktığında böyle oluyordu ki? O sadece arkadaşıydı sonuçta. Sadece 1 aydır tanıdığı bir arkadaş. Öyle değil mi?

Cenan bu düşünceleri zihninden şimdilik savuşturdu ve Arif'i uyandırmamaya dikkat ederek yerinden kalktı. İlk önce pencereye, sonra da duvardaki saate baktı; Öğlen 12 olmuştu bile.

Yinede Arif'i uyandırmamaya karar verdi ve onu dikkatlice koltuğa uzandırdı. Odasından yumuşak bir yastık ve pike alıp üstünü örttü. Daha sonra sehpadaki bardak, tabak, boş ambalaj gibi şeyleri tepsiye doldurdu. Tam alıp mutfağa gidecekken zil çaldı. Özellikle bu saatte kimseyi beklemediğinden tepsiyi geri sehpaya bıraktı ve salonun tam karşısındaki kapıya yöneldi. Kapı deliğinden bakınca bir kaç saniye öylece kalsada tekrar çalan zil Cenan'ı kendine getirdi. Koşar adım gidip salonun kapısını kapattı. Tekrar zili çalmasınlar diye hemen kapıyı açtı.

Hassiktir ev çok dağınık annem beni öldürcek...
Dedi içinden. Haber bile vermeden bu saatte neden pat diye gelmişlerdi ki?

___________________________________________

Canlarım merhabaaa🎀🎀 Nasılsınızz dün atamamıştım bölüm💋

Kuzular biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu ama bu seferlik böyle olsun burda kesmem gerekiyodu💖🤫 Yarın akşam bi aksilik olmazsa yeni bölüm atarımmm💝🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️

Asklarım satır arası ve bölüm sonu yorum yapıp fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın seviliyorsunuz ve öpüldünüz💋💋💖💖💕💕

Kızıl Okul | ArCenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin