~10~

66 5 38
                                    

Arif ve Cenan eve girdiklerinde çoktan akşam olmuştu. Marketten çıktıklarında biraz dolanmış, sahile gitmiş daha sonra eve gelmişlerdi.

Eve girdiklerinde herhangi bir ses olmadığı için Cenan seri adımlarla yatak odasını ve salonu kontrol etti. Annesi yoktu. Tabii bunu garipsemedi. Çoğu zaman Cenan'a haber vermeden evden çıkardı.

Arif'in annesi ise bundan dün sabah evden ayrıldığından beri ne aramış ne de bir tane mesaj atmıştı. Eğer Arif'e yalan söylemediyse büyük ihtimalle Aygül teyzeyle sabahtan akşama kadar dedikodu yapıyorlardır.

Arif Cenan'ın yere bıraktığı poşetleri alıp mutfağa ilerledi. Tezgahın üstüne koydu ve içindekileri çıkarmaya başladı. Cenan'da gülümseyerek yanına geldi.
"Eee Arif Şef, nasıl bi kek yapıyoruz?"
Arif ilk poşeti bitirmiş ikincisine geçerken gülümseyerek cevap verdi.
"Çikolatalı..." Daha sonra arkasında duran Cenan'a döndü heyecanla.
"Islak kek becerebilir miyiz ki? Bence beceririz. Hadi ıslak kek yapalım!" İkinci poşeti de hızla boşalttı ve dolapları açmaya başladı.
"Borcamlar nerde?" Cenan Arif'in elini attığı dolabı açtı ve parmak ucunda yükselip borcamı aldı. Arif'e uzatıp dolabı geri kapadı.
"Bu sefer bana da bi görev, bi iş, bişey ver. Olmuyo böyle." Arif başını salladı.

"Un, şeker, süt, sıvı yağ ve 3 tane yumurta çıkart." Cenan dediklerini yaptı. Arif ölçülerine göre hepsini plastik kaba koydu. Mixeri Cenan'a uzattı.

Cenan mixeri aldı. Hayatında hiç kullanmamış olsa da nasıl tutacağını biliyordu. Arif mixerin fişini taktı. Kenara çekilip sosu hazırlamaya başladığından Cenan'a bakmıyordu.
"Arif sıçrıyo bu!" diye bağırdı Cenan aletin sesini bastırabilmek için. Arif Cenan'a bakınca aceleyle elindeki bardağı tezgaha bıraktı. Fişi prizden çekip gülerek Cenan'a döndü.
"Eğer kabın dibine değdirmeyip havada tutarsan tabiki sıçrar Einstein!"
Cenan'da un olmuş siyah tişörtüne bakıp güldü.

Arif elini Cenan'ın mixeri tutan elinin üzerine koydu. Mixer'in hızını düşürdü ve diğer eliyle fişi taktı. Bir kaç saniye yavaş hareketlerle yapması gerekeni gösterdi. Daha sonra Cenan'a döndü.
"Anladın mı?" Cenan olumlu anlamda başını salladı. Ama hayır, anlamamıştı. Dikkatini oraya verememişti.

Yinede iyi kötü halletti. Kakao ekleme kısmını Arif yaptı ve borcama döküp fırına verdi.

Çokda uzun olmayan bir süre sonra Arif fırın eldivenleriyle keki çıkarttı. Kenara ayırdığı sosu üzerine döktü. Cenan'da bu sırada çekmeceden bi çatal çıkardı. Arif 'Dur!' diyemeden kekin köşesinden bir çatal alıp ağzına attı.
"Cenan yeni çıkarttım fırından onu!" Temiz bir bardak alıp masadaki sürahiyi yöneldi.
"Haklısın," dedi Cenan ağzı yandığı için zar zor konuşurken.
"Haklısın çok sıcak ama çok güzel olmuş." Arif'in kendisine uzattığı suyu içti.

Arif'in cebindeki telefon titrediğinde çıkartıp ekrana baktı. Annesinin aradığını görünce kaşlarını çattı.
"Keki buzdolabına koyar mısın?" dedi Cenan'a doğru ve telefonu açıp salona ilerledi.

"Alo-" Annesi Arif'in sözünü kesti.
"Arif neredesin sen?"
"Anne arkadaşımdayım işt-" tekrar sözünü kesti.
"Hemen eve geliyosun." Arif uzatmadan kabul etti ve çantasını sırtladı. Annesinin sesinden ısrar etmesinin hiçbir işe yaramayacağı açıkça anlaşılıyordu.
Herhangi bir şeyi kalmışmı diye etrafa bakınıp dış kapıya ilerledi.
"Cenan!" diye seslendi bir yandan.

Cenan Arif'i montunu giyerken görünce kaşlarını çattı. Anlam verememişti.
"Annem eve çağırıyor. Büyük ihtimalle yarın gelemem. Okulda görüşürüz." Arif kapıyı açtı. Cenan bir kaç adım ileri gitti.
"Arif kötü bir şey mi olmuş nolmuş?" dedi endişeyle. Arif ayakkabılarını giyerken omzunun üstünden baktı.
"Bende bilmiyorum. Okulda anlatırım. Tamam? Görüşürüz!" Cenan'ın başka bir şey demesine fırsat vermeden merdivenlerden aşağı koştu. Cenan da arkasından "görüşürüz" diye mırıldandı.

Arif resmen koşar adım eve gidiyordu. Ne olduğuyla, annesinin aklına yine ne geldiğiyle alakalı hiçbir fikri yoktu. Ama bolca azar işiteceği belliydi.

Arif anahtarla içeri girdiğinde evde ne babasının ne de Aygül teyzesinin olduğunu gördü. Sadece annesi vardı.
Kollarını bağlamış, dış kapının tam karşısında olan salonun kapısına yaslanmış ona bakıyordu.

Arkasından kapıyı kapattı ve montunu askıya astı. Hala bir şey demeyen annesine döndü.
"Anne noldu neden apar topar çağırdın?" Annesi cevap vermedi. Arif sabır diler gibi derin bir nefes aldı ve verdi.
"Anne?" Yine cevap yok. Arif tam tekrar ağzını açmıştı ki annesi konuştu.
"Nerdesin sen dün geceden beri?" Yüzünde sinirden daha çok umursamaz bir ifade vardı.
"Arkadaşımdaydım anne işte. Cenanlarda."
"Neden?" dedi annesi bu sefer. Arif kaşlarını çattı.
"Anne sen gönderdin ya beni."

"Baban çok kızdı. Haberin olsun." Arif'in sinirleri iyice gerilsede sesini yükseltmemeye çalıştı.
"Anne, beni sen gönderdin oraya. Kendi isteğimle mi gittim? Ne demek baban çok kızdı?" Annesi omuz silkip hiçbir şey olmamış gibi odasına ilerledi ve kapısını kapattı. Arif arkasından bakakaldı.

"Şaka gibi ya!" dedi odasının kapısını kapatırken. Bir yandan gülüyordu. Sinirleri bozulmuştu.

Cenan'a herşeyin yolunda olduğuyla ilgili kısa bir mesaj yazdı ve telefonunu kapattı. Sadece uyumak istiyordu. Saatlerce.

Arif'in mesajını görünce Cenan'ın içine soğuk bir su serpildi. Yatağına uzanıp duvardaki saate baktı. 11'e geliyordu.

Yatağından geri kalkıp dolabına ilerledi. Üzerine siyah bir kapşonlu giydi ve evden anahtar dışında hiçbir şey almadan çıktı. Ellerini sweetinin cebine sokup artık boşalmaya başlamış sokaklarda yürüdü. Ekim ayının soğuk ayazı yüzünden hırçınlaşmış dalga sesleri gittikçe yaklaşırken aklından binlerce düşünce geçiyordu. Sanki zihninde biri varmışta kendisiyle sohbet ediyormuş gibi.

Kaldırım taşları yerine kumları gördüğünde başını yerden kaldırdı. Ay'a doğru baktı. İstemsizce bir gülümseme yayıldı dudaklarına. Ay'ın ışıltısı, çok yakından tanıdığı birinin gözlerine benziyordu.

Arif uyku tutmayınca yatağında doğruldu. Saat yavaş yavaş gece yarısına geldiğinden odasını aydınlatan tek şey pencereden içeri süzülen Ay ışığıydı.

Perdesini kenara çekti ve pencereye doğru bağdaş kurdu. Başını ellerine yasladığında bir yıldız kaydı. Gülümsedi.
"Umarım hayal ettiğim gibi bir geleceğim olur..." diye fısıldadı. Dirseğini pencerenin mermerine, başını da eline yaslayıp Ay'ı izledi bir süre.

Cenan ise dileğini içinden geçirdi. Gözlerini denize çevirdi.

___________________________________________

Asklarım merhabalarrr💕 Bir geçiş bölümüyle daha karşınızdayım✌🏻✌🏻

Bölüm yine geçiktiği ve kısa olduğu için özür diliyorum 🙏🏻 Son zamanlarda neredeyse hiç boş zamanım olmadığından ve sabahları erken kalktığımızdan gece geç saatlerde yazamıyorum🙏🏻🎀

Canlarım yarınki bilimde görüsürüz seviliyorsunuzz💕💕🎀🎀

Kızıl Okul | ArCenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin