Aradan aylar geçti, Aralık'ın ve yılın sonuna geldiklerinden her yer bembeyazdı. Güneş bulutların arasından görünüp yerdeki karları üstüne sim dökülmüş gibi parıldatıyordu. Gece olduğunda ise yıldızlar karların ışıltısını çalıyordu.
Arif için her şey çok güzel ve tam istediği gibiydi. Bütün sınavlardan en yüksek notu almış, sözlülerden geçmişti. Cenan'la okul dışında da sürekli görüşüp deli gibi eğleniyorlardı. Arif onun yanındayken kendini kendi gibi hissediyordu. Çocuksu kişiliğini yargılamıyor, enerjisine ayak uyduruyordu. Eve her gittiğinde çığlıklar duyan o çocuğu iyileştiriyordu.
Fakat Cenan için, aynı şeyler pekte geçerli değildi. Sınavlarının veya sözlülerinin düşük olmasını önemsemiyordu. Canını sıkan başka şeyler vardı.
Sevgili Günlük,
(...)
Bak, bana ne oluyor, ne hissediyorum bilmiyorum. Ama Arif öyle biri ki hem canımı acıtıyor hem de beni hayata bağlıyor. İşte bilmediğim bu; canım neden acıyor? Gerçekten bilmiyorum. Ama bir gün geçeceğini biliyorum. Hissediyorum.
Nedensiz bir acı değil, sadece ben nedenini bilmiyorum.Varlığı bile yüzümü gülümsetmeye yetiyor. Gözleri yıldızlardan, Ay'dan, Güneş'ten daha parlak bakıyor. Sence ben mi abartıyorum? Belkide öyledir.
Her hareketini, her ruh halini ve davranışını biliyorum. Kahkahalarla bir şeye gülerken ellerini birbirine çarpıyor, alkış tutuyor. Bir şeye sinirlendiğinde bağırıp çağırmak yerine olağanüstü bir sakinlikle kavga ediyor, sesi asla yükselmiyor. Geçmişinden veya ailesinden bahsederken küçücük bile bir mimik yapmıyor. Psikopat gibi ya yere, ya duvara ya da boşluğa dalıp konuşuyor. Gözlerini bir saniye bile oradan ayırmıyor.
Kırıldığında sorulan sorulara kısa cevaplar veriyor ve kırgın olduğu kişiye gülümsemesi gerektiğinde gamzesi belirmiyor. Mutlu veya heyecanlı olduğunda yerinde duramıyor. Eğer yürüyorsak zıplıyor, bir kaç adım hızlı atıp arkasını dönüyor ve biraz öyle yürüyor, sağ tarafınsan sol tarafına geçiyor ve elleri asla cebinde durmuyor. Yürümeyip oturuyorsak da bacağını sallıyor. Bir şey için endişelendiğinde, kaygılandığında nefes alış verişi hızlanıyor ve düzensizleşiyor. Yumruğunu yada o an elinde tuttuğu herhangi bir şeyi sıkıyor...Sadece Arif'i çok seviyorum ve çok değer veriyorum, o yüzden herşeyini biliyorum. Değil mi? Hoşlantı veya aşk söz konusu değil dimi? Nolur olmasın. Arif bana o gözle bakmıyor ve bende ona bakmamalıyım. İmkansız birine aşık olmam. Olamam. Olmamalıyım.
Bugün 31 Aralık. Yıl sonu. Saat öğlen 18.45. Yukarıya bilerek tarihi yazmadım. Ve eğer bu gece yapmak istediğim şey olmazsa bu paragrafı da karalayacağım. Umarım ve inşallah demekten başka çarem yok.
Cenan kalemi elinden bıraktı ve defteri kapattı. Kitaplığına, ince kitaplarının arasına koydu.
Pencereden dışarı baktı. Yine kar yağmaya başlamıştı. Hava yavaş yavaş kararıyordu.
Annesi ve babası yine evde yoktu. Nerede olduklarını, neden orada olduklarını, ne zaman döneceklerini bilmiyordu.
Arif ise mutfaktaydı. Canı sıkıldığı için sözlerini ve ismini bilmediği, diline dolanan bir şarkıyı mırıldanarak kurabiye yapıyordu.
Siyah tepsiyi fırına verdi ve duvardaki saate baktı. Yavaş yavaş 8'e geliyordu.
"Bir yıl daha bitti..."
Dedi fısıldayarak. Gözlerini cama, dışarıda lapa lapa yağan kara çevirdi. Yüzüne istemsiz bir gülümseme yayıldı. Her ne kadar yazı daha çok sevse de kar yağışı izlemek Arif'i rahatlatıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Okul | ArCen
Fiksi PenggemarCenan 11, Arif ise 10. sınıfa giden iki gençtir. Okulun popüler çocuğu olan Cenan, Arif o okula nakil edildiğinde ona karşı bir sempati duyar. Fakat bir gün, dehşet verici bir olay olur ve hayatta kalan bütün öğrenciler farklı okullara nakil edilir...