7.bölüm-İz bırakmak

22 12 0
                                    

Yine enkazların altında nasıl hayata tutunduğumu anlatayım size. Bir varmış bir yokmuş, çok kötü bi başlangıç oldu bu en iyisi baştan alalım. Boğazım kuruduğu için Alevlerin konuştuklarına pek yanıt veremiyordum, kısa cevaplar veriyordum. Bir keresinde Hakan yine başına gelen bir şeyi anlatıyordu-
   "Arkadaşlar, bir keresinde dönercinin önünde arkadaşlarla oturmuştum bankta.

 Bir keresinde Hakan yine başına gelen bir şeyi anlatıyordu-   "Arkadaşlar, bir keresinde dönercinin önünde arkadaşlarla oturmuştum bankta

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bi tane kız gördüm çok tatlı, sevimli bir kızdı. Ben de tanışmak istedim, kızın yanına oturmaya, kızla konuşmaya utandığım için bizim çocuklardan küçük bi kağıt alıp üzerine numaramı yazıp kıza veririm diye plan kurdum. Bak sen Allahın işine? Bizim çocukların hiç birinde kağıt yok, ben de cebimden kağıt para çıkarıp üzeeine numaramı yazdım parayı kızın yanına koyup ağacın arkasına kaçıp kızı izlemeye başladım. Kız paranın üzerindeki yazıyı okumadan gitti dönerciden döner aldı. Ben de düşündüm lan en azından gariban doyurduk. Sonra aklıma geldi ki, lan ben paranın üzerine numaramı yazıp kıza verdim, kız da dönerciye. Şimdi bu dönerci sabaha kadar bana mesaj attı"Ben zaten senden hoşlanmıştım, çok tatlı kızsın" falan-filan. Sonra durumu anlattım o dönerciye."
   Yahu bir insanın hayatında bu kadar çok hikaye olurmu? Belki de her kezde oluyor. Benim hayatım sıradan geçtiği için bana ilgi çekici geliyor.

"Hakan, senin hayatın hep böyle komik hikayelerlemi dolu?"

"Bazı kısımları, evet öyle."

"Bu bazı kısımlarımı?"

"Evet, çoğu kısmı hep sefalet içinde geçti. Hep anne-babaya muhtaç geçti."

"Özel hayatına karışmak gibi olmasında, ama anlatmak istersen dinlerim."

"Teşekkür ederim. Ama sizi de yormayım şimdi."

"Yok be ne yorması." Alev de dinlemek ister gibi merakla kaşlarını çatarak söyledi.
Hakan anlatmaya çok hevesli değildi ama bir kaşını yukarı kaldırmış ve dudaklarını ısırmış bir şekilde konuşmaya başladı.

"Ben  daha çok küçük olduğum zamanlarda bile annemle babam eve neredeyse hiç gelmezlerdi. Beni abim büyüttü sayılır, çok çalışırdı, çalışmaya başladığı sıralarda annemle babamın haberi bile yoktu. Hatta hiç düşünmüyorlardı ki, "Acaba eve gerekenleri kim alıyor?" Annem eve "arkadaşlar"ını getirirdi guya iş için. Babamsa "arkadaşlar"ını getirmezdi, onlara giderdi. Hatta bir keresinde babamı çay bahçesinde bir kadınla otururken gördüm. Yanına gitmeye çalıştığımda bana kaş-göz oynatarak "git burdan"dedi. Kadının yanında beni tanımıyormuş gibi yaptı. Annemle babam boşanma noktasına geldiklerinde annem son dakika hamile kaldı. Bu yüzden ağabeyimin yükü daha da arttı artık geceler taksiye çıkıyordu. Bebek doğduktan sonra ben de ağabeyime yardım ediyordum, annem sadece süt vermekten başka hiç bir şey yapmıyordu onu da 6 ay verdi. Kıyafetlerini, bezini, yemeyini ağabeyim alırken ben de altını değiştirip yedirip uyutuyordum. Bebek neredeyse annemle babamın yüzünü görmediyi için onları tanımıyordu ilk kelimesi de "abi" olmuştu zaten. İsmini de biz koyduk "Haziran".

Sonra ağabeyim 25 yaşına geldiyinde iyi kalpli çok güzel bir kızla evlendi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonra ağabeyim 25 yaşına geldiyinde iyi kalpli çok güzel bir kızla evlendi. O kadar iyi kalpliydi ki, 2 ve 10 yaşındaki çocuklara bakmaya razıydı. Benim 18-ci yaş günümde doğum günümü annemle babam bastı, siktiklerim gelip Haziranı kaçırdılar. Şimdimi akıllarına gelmişti Haziran? Ondan sonra abim Halili ihbar ettiler ki, guya Haziranı kaçırıp burada saklamış. Depremden önce komiser abimin 2 haftaya çıka bileceyini söylemişti."

"Peki ya şimdi kız kardeşinle görüşemiyor musun?"

"Hayır tabi, onunla olamadan bi dakika bile duramam. Bu yüzden annemler çoğunlukla evde olmadıkları için onunla görüşüyorum."

"Annenle babanın böyle bir insan olmaları üzücü."

"Ben alışığım zaten. Ölmeklerinden daha iyi en azından."

Hakanın son cümlesi içimi param-parça etti. Evet haklı, ölmelerindense kötü bir anne baba olmaları daha iyi. Ama her kes bir gün ölücek ve kötü ölmelerindense iyi bir anne gibi vefat etmesi daha onurlu. Böyle oluncada insanın kalbinde yara gibi iz bırakıyor. Ben de en azından öldükten sonra insanların akıllarında "Oh be iyiki öldü" diye değil iyi bir şekilde iz bırakmak isterim. Ama burada kaldığım süre içerisinde kurtulmama ölme riskim artıyor ve benim daha kimseye ciddi bir yararım dokunmadı...

   Merhaba aşkolar💕. Her geçen bölümde tüm karakterlerimizin hayat hikayelerini görüyoruz. Hepsinin bir eksik tarafı var ve bu yüzden bir-birlerini iyi anlıyorlar belki de bu yüzden kader onları bir-birleriyle karşılaştırdı.

MAHV+RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin