8.bölüm-Çıktığımız uzun yol

22 12 0
                                    

Uff ya çok açım, yiyecek hiç bir şey yok. Zaten ne bekliyordum ki, deprem bu kızım, deprem! Hala kafam basmıyor depremin olduğunu. Psikolojim almıyor neler yaşadığımı, hayatımın dönüm noktası ve kumral saçları açık kahverengi gözleri olan şapşal ben olaylara geri zekalı gibi bakıyorum. Bence böyle davranmam normal çünki hayatımda annemin ölümünden sonra bu yaşadıklarım hayatımın en korkunç ikinci olayı. Diğerleri de benimle aynı sorunun içinde ama onlar soğukkanlı kalmayı başarıyorlar. Bense küçük bir yavru kedi gibi sığınmaya yer arıyorum. Çok korktuğum için tanımadığım insanlarla konuşup onlarla arkadaş olmaya çalışıyordum en azından bir başıma kalmayım diye. Çocukken hep korkardım karanlıktan, annem beni sakinleştirirdi, yanıma uzanırdı geceler uyurken. Şimdiyse korktuğum şey başıma geliyor yüzleşiyorum onunla. Bir gün hepimiz yüzleşeceyiz korktuğumuz şeylerle. Mesela yükseklikten korkuyorsanız bir kereliyine de olsa paraşütten atlamayı deneyin bir dağa tırmanın ya da uçurumun kenarında durun.

 Mesela yükseklikten korkuyorsanız bir kereliyine de olsa paraşütten atlamayı deneyin bir dağa tırmanın ya da uçurumun kenarında durun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Denizden korkuyorsunuz iki dakikalığına da olsa sığda da olsa deneyin denize girmeyi. Tabi bazı korkular vardır ki, onların üzerine gitseniz bile yok edemezsiniz. Benimki gibi mesela, birilerini kayb etmekten korkuyorum bunun tek çözümü bir uzmandan yardım almak. Çocukken pek çok şeyden korkardım aslında, yağmur yağarken annemin yanına sıvışırdım, şimşek çakınca sıçrardım yerimden. Ama burada annem olmadan karanlığa dayandım, yağmurlar izledim nice. Şimşekler çaktı dayandım, bunu sana göstermek istiyorum anne, artık kızın Mercan ne yağmurdan ne şimşekten ne de karanlıktan korkuyor. Gör bunu, hepsi senin sayende oldu bana korkmamayı güçlü durmayı tüm zorluklara rağmen güçlü yürümemi öğrettin bana.
Açlığımın verdiği karışık ağrılarla konuşmaya daldım.

"Ya arkadaşlar ben çok fena acıktım. Ne yapsak acaba?"

"Hemen sizin için bir Türk halk yemekleri sofrası kurdurtturucaz. İçine kısır,yaprak sarma,biber dolması, adana kebap, çiy köfte, içli köfte, nohutlu pilav ve tatlılardan da baklava, havuç dilimi, kazan dibi, güllaç, tavuk göğüsü, sakızlı muhallebi ve ekmek kadayıfı, künefe..."

Sıralamanın uzanacağını anlayıp sözünü kestim.

"Bu sıralama uzayıp gidecek, ama şunu söyleyim nohutlu pilav ve sakızlı muhallebi kırmızı çizgim."

"Sana bunları hazırlatmamızı mı bekliyorsun?"

"Dalga geçmeyi bırak. Sanki siz acıkmadınız."

"Acıktık ama iki de bir söylemiyoruz."

"Ben iki de bir mi söylüyorum? İnsanım ben, hayvan değil. Günde 3 kez yemek yemeliyim normalde."

"Şu an normal bi günün içindemiyiz sence? Şimdiye mi kalmıştı normalleşmen?"

"Tamam haklısın, normal bir gün yaşamıyoruz ama bu aç kalmam anlamına gelmiyor."

"Nereden bulalım peki?"

"İşte orasını bilmiyorum." Diyerek omuz silktim.

"Bana verdiğin tavsiyeni kendin de dene. Kar ye."

Bir avuç kar alıp elimde erittim. Kar tanelerine bakıyordum hepsinin güzel oluşuna, kendilerine ait oluşlarına, eşsiz oluşlarına. İnsanlarda öyle, her bir insan da farklı bir hikaye saklıdır. Ben düşüncelere dalarken avucumdaki karın tamamen eridiyini fark ettim. Bir yudumda bitirdim karın suyunu. Bundan sonra yeni taktik buldum, kurtulana kadar hep kar suyu içeceyim. İçinde milyonlarca mikrop olsada bu benim için son şansdı.
Bak böyle konuşunca aklıma sadece bir kere dinlediyim bioloji dersi geliyor. Dinlediyim ders de haşerelerle ilgiliyidi, benim en dikkatimi çeken yeri nasıl çiftleşmeleriydi, bu yüzden dinledim. Dikkatimi çeken şeyler hep en abuk-subuk şeyler olmuştur. Okulda en köşede otururdum dikkat çekmemek için, varlığımın olduğunu hiss ettirmemek için. Benim yerimde başkaları olsa böyle bir anne babası olduğu için tüm gün okulda övüne-övüne gezirdi. Ben annemle gurur duymadığım için mi övünmüyordum yoksa kendi başarım olmadığı için mi? Her defa daha da kafamda karışıyor sorular. Belki de annemi çok sevdiyim için başkaları onu sevmesin diye övünmüyordum onunla.
İnsan sevdiyi birini çok sevdiyi için mi kayb eder yoksa kayb ettiği için mi çok sever?
Ben galiba onu çok sevdiyim için kayb ettim ama kayb ettikten sonra anladım ne kadar değerli olduğunu, ne kadar çok sevdiyimi...

Merhaba bana kendimi değerli hiss ettiren kişi👋. Seninle uzun bir yola çıktık. Bu yolda sen bana çok destek oldun ve oluyorsun. Eminim yazdığım kitap da sana çıktığın uzun bir yolda destek olacak.

MAHV+RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin