14.bölüm-Sonuncu gün

20 12 0
                                    

Olamaz, sadece bir saat uyuyayım derken sabaha kadar uyumuştu. Ferhat gelip onu uyandırmaya çalıştı, yerinden ani bir hareketle sıçradı.

"Nasıl beni uyandırmazsın şu vakite kadar?"

"Abi, uyandırmaya çalıştım ama kalkmaya niyetin yok gibiydi. Kaç gündür uyumuyorsun anlasana."

"Neyse, Aliyle Bartuyu da çağır. Gelsinler de işe koyulalım."

Ali 5 numara, Bartu da 9 numaralı ekip kurtarıcıları. Ferhatın onları çağırmağa gitmesinden on yedi saniye sonra hepsi birlikte geldiler. Yine bu bölgeyi arıyordular, 11-inse aklı başka yerdeydi, onları bulamayacaklarını hiss ediyordu, altıncı hissi.

Sanki burada boşu-boşuna duruyormuşlar gibi hiss ediyordu. Bulmak istediği insanları başka yerde aramalı olduğunu sanıyordu. İçindeki ses, geçen defa kaçırılan çocukları kurtardıkları bölgeye gitmeli olduğunu söylüyordu. Ferhata ve diğerlerine bu durumu söylemek istemedi engel olurlar diye. Tek başına gizlice oraya gitmeye yön aldı. Kırk dakikanın ardından biten yolculuğu o çıkmaz sokakta yer aldı. Tam binanın içine girmek için boşluk ararken biri ona

"Beni çağırmadan mı sevgililerimizi bulacağız?" Dedi.

Arkasına döndü ve baktığında o kişinin Ferhat olduğunu anladı. İkisi birlikte bir boşluk buldular ve içeri girmeye çabaladılar.

Binanın tamamen yıkılmaması için dikkatli olmalıydılar, kaç saat uğraştılar belki birini bulurlar diye olan umutlarıyla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Binanın tamamen yıkılmaması için dikkatli olmalıydılar, kaç saat uğraştılar belki birini bulurlar diye olan umutlarıyla. Saat akşam yedi oldu hala birinin cesedini bile bulamadılar. Sonunda vaz geçip bina yıkılmadan çıkmayı başardılar oradan. Hemen sol tarafta olan binaya yakınlaştılar ve bir-birlerine "Hadi" der gibi bakış attılar. İkisi vardı sadece burada, içeri girdiler ve çok zor katmanlardan geçerek binanın dağılmış ana kısmına girmeyi başardılar. İkisi içinde zor bi görev ve bir o kadarda önemli bir görevdi bu.

   Aslında Ferhat iş konusunda rahattı, çünki neredeyse tüm komiser ve amirler onun babasını tanırlardı bu yüzden bi şey yapamayacakları. Ama sevdiyi kadın için girişmişti bu işe, hiç okuduyu bölümle alakası olmasa bile. 11-se her iki şeydi elinde tutmak istiyordu en çokta sevdiyi kadını. Ama o Ferhat gibi sadece sevgilisi yüzünden bu işle alakası olmasa bile girişmiş değildi. Zaten burada çalışıyordu.

   Kaç saat süren çalışmaları ardından bir kıpırdama fark ettiler. Oraya doğru tırmandılar, yaklaştılar, çabaladılar belki orada birinin ola bilir umuduyla. Birilerine yaklaştıklarını anladılar, "ses verin, bizi duyuyorsanız ses verin." Diye bağırıyordular. Onları birisi duyar da kurtarmaları kolaylaşır diye. Bu gün sonuncu gündü amirin onlara verdiyi üç günden geriye kalan. Saat on ikiye kadar zamanı kalmıştı ve saat on birdi. Evet, sadece bir saati kalmıştı işten kovulmamak için. Bir yandan terliyordu soğuk-soğuk, bi yandan da heyecanlandığı için alt dudağını ısırıyordu. O kendine söz vermişti, işten kovulsa bile yine onu kurtarmak için vaz geçmeyecekti. Ne olursa olsun, bu mesele onun için artık ölüm-kalım meselesiydi.

   Sonra çok garip bi şey oldu. Birisi ve ya birileri "E-vet, bu-ra-da-yız. Lüt-fen yar-dım ed-in." Diye çığılıklarla bağırıyordu. Hemen işlerini hızlandırdılar, onlara ulaşmak için. Ve o inanılmaz an oldu.

Ferhatla 11 bizim Mercanların yanlarına geldiler. Hatta Mercan kendi-kendine kesin şöyle düşünüyordur." Fosforlu forma giyen kurtarıcılar yanımıza geldiklerinde gözlerimiz o kadar karanlığa alışmıştı ki, onlara gözlerimizi kısarak bakıyorduk. Bi dakika, bi dakika, bi dakika. Fosforlu forma giyen kurtarıcılarmı?!"

  Böyle düşündüğüne eminim. Hatta Alev 11-e "sevgilim" diyerek dolmuş gözlerle baktı. Evet, 11 Alevin sevgilisi Rüzgardı. Bu kadar duygulandırıcı kavuşma anı yaşayamazsınız eğer bir depremin altında kalmadıysanız.

Saat on biri kırk geçmiş.

Saatin önemi kalmamıştı, onları bulmuştular. Rüzgar, (artık on bir yazmaktan sıkılmıştım.)kimi kurtaracağını düşünürken, hepsi bir ağızdan "ilk önce Volkanı kurtarın"diye yerde açlıktan bayılmış çocuğu gösterdiler. Ferhatla yardımlaşarak Volkanı kurtardılar.

"Ferhat, sen şu çocuğu buradan çıkarıp dışarıdan ekip getir. Ben de bunlarla ilgileneyim."

"Tamam, birazdan ekiple gelirim."

Ferhat Volkanı da götürüp ekip çağırmağa gitti. Rüzgar ilk önce Alevi kurtarmak istedi ama ilk günde olduğu gibi hala enkaz parçası ikimizin ayağının üzerine düşmüş haldeydi. O da bu yüzden Hakanı kurtarmaya doğru ona yakınlaştı. Bilin bakalım ne oldu?...

Selammmmmmmm aşkolar. Yukarıdeki sorunun cevabını kendi versiyonlarınızla yorumlara yazın ve geçen bölümde yazdığım teklif hala geçerli. İlk yirmi yorumu yazan kişileri takip edicem. Tabi siz de beni takip ederseniz eğer.

Note 2: ben birini takip edip sonra o beni takip edince onu takipten çıkmıyorum.

MAHV+RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin