11.bölüm-Ruh dördüzleri

21 10 0
                                    

Burada ne kadardır kalıyoruz bilmiyorum artık, çünki günleri saymıyorum. Gece mi gündüz mü anlayamıyorum. Sadece uykumuz geldiğinde uyuyoruz acıktığımızda kar yiyoruz ve tuvaletimiz geldiğinde diğerleri ne yapıyor bilmiyorum ama ben altıma yapıyorum mecburiyetten. Hayata bu döngüyle devam ediyoruz kurtulacağımıza ya da öleceyimize kadar.

   Bazen düşünüyorum "acaba ne günah işledimde Allah beni bununla sınıyor."bazen de düşünüyorum ki,"sanırım Allah benim hayatı anlamamı istiyor." Çünki ben her kes düpedüz yaşıyor bi tek ben acı çekiyorum sanmıştım. Ama burada en az benimki kadar dehşetli derecede acı çeken insanlarla tanıştım. Bir-birimizle sırlarımızı paylaştık, hikayelerimizi anlattık, bir-birimizin hayatını kurtarıp can borçlandık. Belki de onlar benim bu hayatta elde ettiğim tek arkadaşlarım ve tek ruh ikizlerim. Pardon ruh ikizleri değil ruh dördüzleri. Siz onları biraz da olsa anladınız nasıl birileri olduğunu ama ben size geniş bi şekilde anlatayım.

Hakan: baruton çok güzel ses tonu var, hep bir komik anısı vardır. Şimdi enkaz altında uzanık bi vaziyyette olduğu için boyunu tahmin edemiyorum ama sanırım uca boylu. Okyanus gibi masmavi gözleri var saçları dağılmış ama açık kahverengiyle sarının tonları arasında. Dudakları biraz dolu, ağzı kuruyunca dudağını yaladığında sanki dünyanın en parlak parlatıcısını sürmüş oluyor. Note: sporu biraz fazla yapıyo, kasları normalden daha büyük.

Alev: sert, çekici, olgun bi kız. Saçları doğuştan mı yoksa boyalı mı bilmiyorum ama simsiyah ve kıvır-kıvır. Saçının bir tutamını kırmızıya boyatmış. Gözleri hep durgun deniz gibi bakar ve rengiyse koyu, lacivert gri ve  siyahın karışımı gibi enteresan bi renk. Boyu benimki gibi ortaboylu. Küfür yapmaktaysa erkeklerden hiç geri kalmıyor.

Volkan: turuncumsu saçları, kahverengi gözleri ve hafif çilleri var yüzünde. Beyaz tenli ortadan biraz uzun boylu. Neredeyse her şey hakkında bilgisi var sanırım bu çocuk okulu birinci bitirmiş. O kadar da güçlü değil sanırım kurtulduktan sonra biraz spor yapman gerekecek Volkan.

Ve bendeniz Mercan: 18 yaşında ve kumral gibi ama siyaha da benzeyen renkli saçları olan ela gözlü sıradan bi kızım ve çillerim var biraz. Hiç kimsede olmayan tek özelliyimse on kere arda-arda takla ata bilmem, sebebiyse çocukken gimnastik derslerine gitmemdi. Yani başka sıradışı özelliyim yok. A birde çok iyi insan resmleri çizerim, bir kere bioloji öğretmenimin resmini çizmiştim ve dersi okumama rağmen bana sınavdan tam not verdi. İşte balık burcuyum, orta boyluyum ve diğer kızlar gibi delirmiş makyaj yapmayı hiç sevmem sadece dudağıma parlatıcı sürerim.

Şu an fotoğrafdaki gibi değilim tabi ki, hiç öyle bakmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şu an fotoğrafdaki gibi değilim tabi ki, hiç öyle bakmayın.

Ne kadar geniş anlattım değil mi? Saçı şöyle gözü böyle. İnsanları çok iyi tanıtırım. ( O sırada iç sesim "aynen, aynen." ) neden hep konuyu bioloji öğretmenime getiriyorum? En sevdiyim dersin ingilizce olmasına rağmen iki de bir bioloji de bioloji diyorum. Sanırım o yedi harfli dersin hiç yüzünü de açmadığım için vicdanım "kitabın yüzünü bile açmadın bari adını bol-bol söyle."diyor. Sanki cinden falan bahs ediyormuş gibi "yedi harfli ders" diyorum bi de. Neyse, bioloji dersiyle olan büyük aşkımdan konuşup bitirdiysek başka şeyden bahs edelim. Ben böyle kendi kendime sapık-sapık konuşurken acaba ruh dördüzlerim ne düşünüyor?

Biraz da onların düşüncelerini dinleyelim.

Alev: "kızım Alev, bu aptallardan sana hayır gelmez. Biri oturup fikra anlatıyor, diğeri bana "kar ye" diye tavsiye veriyor, o birisi de Allahın hasta kulu. Oturup yaralarını sayıyor. En iyisi ben bunları bi silkeleyeyim de en azından bağırıp yardım çağıralım. "

Hakan: " Hakan oğlum, oturup göt gibi şarkı söylüyorsun, kalan 2-3 nefesinide tükendireceksin. Bari deprem ben gece klübünde olurken olsaydı da en azından orada kalıp şarkılarımdan etkilenecek kız bulurdum. Burada normal bi kız yok, Alev desen erkek gibi bi şey hem de sevgilisi var, Mercansa..."

Volkan: " Ulan Volkan, yapacak bi şey bulmadın da yaralarını mı sayıyosun? Bak, nerede kaldığımı da unuttum. 34 müydü yoksa 35 mi ? Baştan sayayım ben, 1 2 3..."

Her kesin kendi iç sesiyle konuşması yüzünden yaranan sessizlik bozuldu Alev Gerekli tarafından.

"Ya yeter ama. Hepiniz hiç bi şey olmamış gibi kendi işlerinizle meşkulsünüz. Biriniz bile yardım çağırmıyor."

Alev bunu söylediğinde hepimiz iç sesimizle konuşmaya o kadar kaptırmışız ki kendimizi, yerimizden sıçradık.

"Guya duyup paşa paşa gelecekler mi hemen?"

Volkan bir yandan yaralarını sayarak meşkulcesine söyledi.

"Belki akıllarına gelmişizdir?"

Hakan mavi gözleriyle umutla nedense bana bakarak söyledi.

"O zaman bağıralım. "

Benden hep olduğu gibi ne kadar mantıklı bir cümle. Dokuz gün burada kalıp dokuzuncu günde yardım çağırmamıza ne demeli peki?

"Yar-dım, yar-dım e-din. Lüt-fen yar-dım e-din..."

Nasılsınnnnn? Farkında bile olmadan dünyanın en güzel okuru olmayı başaran kişi. Senden bir ricam var. Bi sonraki bölümün şarkısını sen seç ve yorumlara yaz. Yazmasan sonraki bölümü şarkısız okuyacaksın. :)

MAHV+RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin