- Bu nasıl Paşam? diyerek elinde ki altın işlemeli kolyeyi gösterdi Yahudi kuyumcuİskender Paşa ise ona beğenmediğini ifade eden bir hareketle öbür takılara döndü.
Hiçbiri de biricik yârine layık değildi.- Şu güzel değil mi Paşam? Diye sordu Mehmet.
Bugün Salih olmadığı için Mehmet ile gelmişti buraya.İskender Paşa safir yüzüğe bakarak onu da beğenmediğini belirtti.
En sonunda gözüne takılan bir parçayı kuyumcuya göstererek onu istedi.
Yahudi kuyumcu hemen istenilen takıyı alarak Paşaya uzattı.Elinde ki bilekliğe bakarken yüzüne bir gülümseme yerleşti Paşanın. İşte bu tam da istediği gibiydi.
Bileklik elmas ve zümrütlerden oluşan çok zarif bir bileklikti.
Tam da yeşil gözlü oğlanın güzel bileğine lâyık.
- Bunu alıyorum. Dedi İskender Paşa.Kuyumcu en pahalı parçalarından birini satmanın verdiği mutlulukla hemen Paşanın seçtiği takıyı hazırlamaya koyuldu.
İskender Paşa onu eliyle durdurarak.
- Bir tanede validem için seçmek istiyorum.Validesi içinde çok özel bir broş seçmişti.
Kuyumcudan çıktıktan sonra atına atladığı zaman Mehmet diğer askerlere bakıp tekrar Paşaya döndü.
- Hediyenizi ne zaman vereceksiniz Paşam?- Kime? Diye sordu İskender Paşa sırıtarak.
- O şanslı kişiye.
Şimdi vermeyecekti elbette İskender Paşa. Çünkü onun tanıdığı oğlan bu hediyeyi alır onun kafasına fırlatırdı.
- Vakti gelince. Dedi Paşa.
Yani onun için çok yakında.~
Aybike içinde ki büyük heyecanla nihayet ağabeyinin konağına gelmişti. Bu sefer buraya gelmesinin nedeni farklıydı.
Çünkü bugün burada Salih ile buluşacaktı.
Ona geçtiğimiz günlerde mendili ile beraber bir mektup göndermiş o da aynı şekilde bir mektup gönderince Aybike buluşmak için ağabeyimin konağının seçmişti.Bu kulağa saçma gelebilir fakat bunun bir sebebi var. Babası.
Cemal Paşa kızını hiç bir yönden kısıtlamaz istediği yere istediği zaman gitmesine izin verir ne isterse ertesi gün olmadan ayağına getirirdi, tıpkı sevgili eşine yaptığı gibi, fakat söz konusu güvenlik olduğunda babası bu konuda çok katıydı. Kendisinin düşmanları çok olduğundan kızına zarar gelebileceği korkusuyla peşine en az 5-6 adam takıyordu. Yalnız oğlunun konağında işler değişiyor gidene kadar 5 adam vardıktan sonra sadece hatunlar kalıyordu.
Onlar da zaten Aybike'nin sadık hizmetçileriydi.Aybike derin bir nefes vererek konağın içine girdi Salih'te yakında burada olurdu.
İlk önce Gilbert'ı görmek ve ona annesinin selamını vermek için üst kata çıktı. Bugün Paşanın konakta olmadığını biliyordu zaten her şey planlıydı.Genç oğlan odasına gülümseyerek giren kızla o da aynı şekilde gülümsemişti. Hele kızın yanında getirdiği lokumları görünce ağzı resmen kulaklarına varmıştı.
Kız oğlanla beraber otururken yemeklerinide yememiş olduğundan cariyeler teker teker gelip hizmet ediyorlardı.
- Gilbert. Diyerek konuşmaya başladı Aybike.
Oğlan elinde ki lokumla kıza dönerek dinlemeye başladı.- Senden bir iyilik isteyeceğim.
Oğlan kızın bu ciddi konuşmasına daha da dikkatini vererek ağzında çıkacakları merakla bekledi.
Ve Aybike bütün olanları tek tek çocuğa anlatmaya başladı.
Âşık olduğunu fakat henüz bunu ailesine söyleyemediği için sevgilisiyle gizli gizli buluşma ayarladığın babasının adamları yüzünden burada buluşacağını ve kendisininde bunu kimseye söylemeyerek ona küçük bir yardımda bulunmasını istedi.Gilbert aslında bu durumu kendisi için fırsata çevirmeyi düşündü fakat hemen sonra vaz geçerek bu âşık kıza gerçekten yardım etmeye karar verdi.
Kız sevgilisi ile buluşurken onunda yanında durmasını istediğini söylemişti ve Gilbert da bu teklifi kabul etti.
Odaya giren Aybike Hatunun cariyeleriden biri genç kıza doğru yaklaşarak kulağına fısıldadı.
Kızın aniden kızaran yüzüyle Gilbert, adamın geldiğini anlamışı.İkisi de hazırlanarak dışarı çıktılar. Salih onları arka bahçe de bekliyordu o İskender Paşanın en yakın adamı olduğu için Yavuz Paşa da onu tanırdı.
Arka bahçeye geldikleri zaman Salih elleri önünde eğildi. Sonuçta karşısında ki bir Paşa kızı ve Paşa kardeşiydi. Aybike o herkesi hayran bırakan gülümsemesiyle yaklaştı adama Gilbert ise aralarında bir kaç metre mesafe bırakarak genç âşıklar daha iyi konuşabilsin diye başka taraflara bakındı.
Salih, Aybike'nin mektubunu ilk aldığında gözlerine inanamadı çünkü kız cihan güzellerindendi pek çok Paşa onun damat adayıydı fakat o kendisini seçmişti.
Salih her ne kadar kızla konuşmaya çok istekli olsada başını yerden kaldıramıyordu sanki yüzüne baksa kız bunu küstahlık olarak kabul edecekti.
İkisininde yüzü kızarıktı ikisi de ne diyeceğini bilemeden konuşuyordu bir süre sonra alışmış olacaklar ki Salih'te artık başını kaldırmıştı. Gilbert pek belli etmese de az çok kulak kabartıyordu onlara.
Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu oğlanın bu ikilinin aşkı ne kadar masumdu.
Genç oğlanda ikili gibi o kadar dalmıştı ki Paşanın konağa erken döndüğünü ve şuanda yanlarına doğru yürüdüğünü zar zor fark etti.'Eyvah!' Dedi içinden genç çocuk. Yakalanabilirlerdi başını bir âşıklara bir de Yavuz Paşaya çevirdi. Biraz daha yaklaşırsa onları görebilirdi.
Gilbert aklına gelen şeyle Yavuz Paşaya doğru hızlı adımlarla yürüdü.- Hoş geldiniz Paşam. Dedi çocuk gergin bir gülümsemeyle.
- Hoş bulduk. Dedi Paşa memnun bir ifadeyle ve devam etti.
- Aybikem de gelmiş beraber ne yapardınız arka bahçede?Gilbert kem küm ederken Paşa geçmek için bir hamle yaptı fakat oğlanın onu kolundan tutup engellemesiyle başını yine güzel oğlana çevirdi.
- P-Paşam benim sizinle konuşması gereken çok önemli bir konu var. Dedi.
Paşa oğlandan konuşmasını isteyince Gilbert onu daha ıssız bir köşeye çekti.
'Tüh keşke uzaklaşmadan Aybike'ye haber verseydim aptala kafam nasıl unuttum" dedi içinden.Nihayet Paşa ile beraber Aybike ve Salih'in asla görünmeyeceği bir yere gelince Gilbert bu sefer ne diyeceğini bilemedi Paşa ise onun söyleyeceklerini bekliyordu.
- Şey... Ben. Fakat devamını getiremiyordu.
Bir süre sonra Paşayı daha fazla tutamayacağın anlayınca yalandan göz yaşı dökmeye başladı.
Adam da oğlanın bu haline anlam vermeyerek endişelenmişti.Bir yandan oğlanı yatıştırmaya bir yandan da oğlanı konuşturmaya çalışıyordu.
- Ne oldu Gilbert söyle, nedir bu kıymetli yaşlarının dökülmesine sebep olan? Diye sordu elini oğlanın yanağına götürürken.Oğlan ise son çare aklına gelen ilk şeyi söyledi.
- Ben...
Biliyorum evet çok şerefsiz bir insanım. 😁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR BXB
Non-FictionBabasının kalesinde sessiz sedasız, yalnız yaşayan Gilbert, Türklerin kaleye saldırmasıyla daha neler olduğunu bile anlamadan kendisini Yavuz Paşanın konağında esir olarak bulur. ( Kitap tarihten bağımsızdır.)