Yüzüne vuran ışıkla hafifçe gözlerini kırpıştırdı genç oğlan.
Bir elini gözüne getirerek biraz ovuşturduktan sonra yavaşça gerindi.
Elinin altındaki çıplak teni hissederek yavaşça başını kaldırdı. Yavuz Paşa hâlâ uyuyordu. Dün gece yaptıkları aklına gelince utanmaya başladı oğlan. Dün hayatının ilkini bu adamla beraber yaşamıştı.Adamın yüzünü mavi gözleriyle izlerken kabul ediyordu Gilbert, bunu sevmişti. Gözleri adamın dudaklarına kayarken yutkundu, öpmek istiyordu hazır şuan Paşada uyuyorken fırsattan istifade etmeye karar verdi. Uzanıp dudaklarını Yavuz Paşanın dudaklarıyla birleştirip bir süre öylece bekledi o an çıplak belini saran kol dahada sıkılaşarak onu kendisine bastırdı.
Oğlan adamın uyandığını anlayınca geri çekilmek istedi ama Yavuz buna izin vermeyerek onu sırt üstü yatırıp üzerine geçti. Gilbert ona baktığında adam geri çekilirken gülümsüyordu.
-G-günaydın.
Dedi Gilbert kızararak.Paşa eğilip oğlanın dudaklarını bir kez daha sıkıca öptükten sonra o da aynı şekilde cevap verdi.
Paşa eğilip oğlanın boynunda koklayarak öptükten sonra yataktan kalktı. Dün beraber olduktan sonra hem kendisini hemde oğlanı bir güzel temizleyip yıkamıştı bu yüzden sabunun kokusu hâlâ üzerlerindeydi.Paşa altına beyaz bir kumaş sarıp kapının önündeki hizmetçiye yiyecek bir şeyler getirmesini söyleyerek geri oğlanın yanına döndü. Bu sırada Gilbert'da doğrulmaya çalıştı fakat ağrıdan ötürü yüzünü buruşturmak zorunda kalmıştı.
Yavuz Paşa onun bu halini fark edince kıyafetlerini alarak ona kendisi giydirmeye başladı.
Daha sonra kapı açılıp içeriye ellerindeki yemeklerle cariyeler girdi hepsininde başı önündeydi. İşlerini çarcabuk halledip gittiler.Gilbert yine Paşanın yardımıyla onun yanına daha doğrusu kucağına oturmuştu. Oğlan gergince beklerken Yavuz Paşa küçük bir ekmek parçasına sürdüğü balı oğlanın ağzına uzattı.
Çocuk, adamın ona uzattığı lokmayı alırken dudakları Paşanın parmak uçlarına değmişti bu da adamın küçük bir iç çekmesine sebep olmuştu.Yavuz Paşa aslında şuan Gilbert'a evlenme teklif etmeyi düşünüyordu fakat belki oğlan için biraz hızlı olabilir diye düşünerek başka bir zamana ertelemeyi karar verdi ama bu fikir hiç hoşuna gitmiyordu.
O böyle düşüncelere dalmışken ağzına uzatılan lokmayla bakışlarını çocuğa doğru çevirdi.Gilbert gülümseyerek Paşanın elindeki lokmayı yemesini izledi kalbinin neden bu kadar hızlı çarptığını bilmeden.
Belkide Paşaya gerçekten aşık oluyordu.- Bugün yapmak istediğin bir şey var mı güzel oğlanım?
- Sizinle beraber vakit geçirmek istiyorum.
Diye cevap verdi Gilbert tatlı bir sesle.Yavuz Paşa gülümseyerek elini oğlanın kızıl saçlarına getirdi ve bir süre okşadı. Aslında bugün epey işi vardı ama madem oğlan onunla beraber vakit geçirmek istiyordu o zaman bütün vaktini hatta bütün ömrünü bu oğlana verecekti.
- Sen nasıl istersen.
.
.
.Gilbert giydiği uzun mavi ve beyaz bir elbisesiyle Paşanın yanında yürüyordu küçük adımlarla.
Beraber bahçeye çıkmışlardı adamın teklifiyle, bir yandan konuşurken bir yandan da sohbet ediyorlardı.Oğlan sevmişti Paşayla konuşmayı heleki onun kendisini dikkatle dinlediğini görünce işten içe çok mutlu oluyordu.
Her konuşmasından ne kadar normalin üstünde bir adam olduğu anlaşılıyordu Paşanın. Aynı zamanda bir o kadarda romantik olabiliyordu.- Bir tane daha söyleyin, lütfen.
Diye ısrar etti Gilbert. Bir gazel daha dinlemek istiyordu, hoşuna gidiyordu çünkü. Paşanın o erkeksi sesiyle söylediği gazeller oğlanın çok ama çok sevmişti.Yavuz Paşa oğlanın bu haline gülerek seçtiği başka bir gazeli okumaya başladı.
- Bende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dadı var
Âşık-ı sâdık benem Mecnûn’un ancak adı var(Bende Mecnûn’dan daha fazla âşıklık kabiliyeti var.
Gerçek âşık benim, Mecnûn’un sadece adı var.)Gercektende böyle hissediyordu genç adam bu oğlanın yanındayken ilk defa Mecnun'u anlamış hatta onun aşkını kendiksinden daha küçük görmüştü.
Gilbert biraz önce dinlediği Leyla ve Mecnun hikayesinden sonra bu şiirle kulaklarının kızardığını hissetti. Paşa ne güzel söylemişti öyle.
Onlar konuşmalarına devam edeceklerken askerlerin arasındaki hareketlilik ve yanlarına gelen nefes nefese olan yardımcısı ile ikili ona döndü.
- Yavuz Paşam, az önce çok kötü bir haber aldık. Ahmet Paşa bir suikasta uğrayıp şehit düşmüş bunu yapanlardan biri de şuan saraydalar Sultanımız sizinde gelmenizi buyurmuşlar.
Yavuz Paşa bir an için duyduklarına inanamadı.
Ahmet Paşa aynı zamanda Padişahın damadı, Gevher Sultanın eşiydi.
Koskoca Paşayı kim, nasıl öldürebilirdi?
Bir Paşayı öldürmek demek Devletede büyük hakaretti.Bu olanlardan hiçbir şey anlamayan Gilbert merakla onları dinlerken Yavuz Paşa ona dönerek yüzünü avuçlarının arasına aldı.
- Gilbert, benim güzel sevgilim. Müsaadenle gitmem icab eder. Bu çok vahim bir durumdur.Oğlan az çok anlamıştı zaten önemli bir şeyler olduğu adamı başıyla onaylayarak arkasından askerleriyle beraber gitmesini izledi. Yavuz Paşayada bir şey olmamasını umdu.
Daha fazla orada öylece beklememek için köşke dönmeye karar verdi oğlan.Fakat tam gitmek için bir kaç adım atmıştıki ağzını kapatan bir el onu bahçenin arka tarafına doğru sürüklemeye başladı. Gilbert yaşadığı şokla debelenip yardım istemeye çalıştı fakat askerler onu görebilecek bir yerde değildi ayrıca yanında durmaktan sorumlu cariyeler neredeydi, Milena neredeydi?
Korkuyla onu tutan adama vurmaya çalışıyor kapalı olan ağzından boğuk sesler çıkartıyordu oğlan. Arkasındaki beden onu iyice kuytu bir yere çektikten sonra sırtını duvara dayattırdı ve tam oğlan çığlık atacakken bir kez daha ağzını kapayıp maskesini açtı.
- Dur Gilbert. Korkma, benim.
Gilbert hayretler içerisinde karşısındaki adama baktı.
- Andrej?
Ama bu nasıl olabilirdi Andrej babasının kalesindeki baş muhafızdı burada ne işi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR BXB
Non-FictionBabasının kalesinde sessiz sedasız, yalnız yaşayan Gilbert, Türklerin kaleye saldırmasıyla daha neler olduğunu bile anlamadan kendisini Yavuz Paşanın konağında esir olarak bulur. ( Kitap tarihten bağımsızdır.)