- Çok yoruldum bitmedi mi hâla? Dedi küçük çocuk destelediği kuru otları bir kenara bıraktıktan sora.
Yura gülümseyerek çocuğun başını okşadı. Artık bir daha kolay kolay yaramazlık yapmazdı.
Kıyafetlerini Aniol'un şaka olsun diye kaçırdığını öğrenince çok kızmış ve bunun doğru bir şey olmadığını göstermek için oğlana minik bir ceza vermişti.- Bitti. Gidebilirsin Aniol, bundan sonra böyle şakalar yapmayacağını umarım.
Çocuk onu hiç umursamadan beklediği bu cevaba alır almaz sevinerek hızla uzaklaştı oradan.
- O kıyafetleri ne zaman sahibine götüreceksin Yura? Dedi annesi.
Yura omuzlarını silkerek:
- Sahibinin nerede yaşadığını bilmiyorum ki. Hem merak etme büyük ihtimalle bugün yarın damlar buraya.Annesi olumsuzca başını sallayarak etrafı seyretmeye başladı. Bir an için gözlerini kısarak uzakta ki bir bedene odaklandıktan sonra gülümsemeye başladı.
- Haklıymışsın.Yura annesinin bu sözleriyle hemen başını kaldırıp o tarafa doğru döndü. Daha köye girer girmez bütün genç kızların ve kadınların dikkatini çeken bu adamla henüz görüşmeye hazır değildi.
Annesi içeriden adamın kıyafetlerini almak için eve girerken Yura da hazır adam kendisini görmeden açık camdan atlayıp eve girdi, çevik ve zayıf olması onu çoğu zaman kurtarıyordu.Yura'nın annesi dışarı çıktığı zaman oğlanı yerinde göremeyince kaşlarını çatarak bakındı o sırada İskender Paşa da teşrif etmişti.
- Hoş geldiniz.İskender Paşa kendisine gülümseyen kadına saygıyla selam vererek konuştu.
- Yura yok mu?
- Daha demin buradaydı. Büyük ihtimalle yine ot toplamaya gitmiştir. Ah unutmadan.
Diyerek elindeki kıyafetleri adama doğru uzattı.- Yura anladığım kadarıyla bir hekim olmalı?
- Evet, yaşı diğer hekimlere kıyasla küçük olsa da sadece bu köyden değil kasabadan bile ona tedavi olmak için gelirler. O bu civarda ki bütün şifalı otları bilir.
- Zehirlileri de bilir.
Kadın, adamın bu söylediklerine kafasını sallayarak.
- Zehirli bitkileri zehirli hayvanları hepsini bilir şifasını da bilir.- Maşallah.
Dedi İskender Paşa kendi kendine gülümserken.Kadın önemli bir işinin olduğunu hatırlayacak ki Paşayı orada bırakarak hemen yanından ayrıldı.
İskender Paşa tam gidecekken evin penceresinden küçük kımıldamalar gördü. İçten içe gülüyordu genç adam, fakat hiç bozuntuya vermeden oradan ayrıldı.
Adamın gittiğine emin olan Yura saklandığı yerden çıktı rahat bir nefes aldı genç çocuk şuan bu yaptığını çocukluk olduğunu biliyordu ama adamın yüzünü görmek istemiyordu.
- Hay aksiliğe bak, kıyafetlerimi unutmuşum.
Yura duyduğu sesle sımsıkı gözlerini kapattı, gitmemiş miydi bu?
İskender Paşa kendisine bakmayan oğlanla kaşları çattı.
- Anneniz ot toplamaya gittiğinizi söylemişti?- Ya-yanlış söylemiş ben uyuyordum içeride.
Dedi bir yandan da parmağıyla evi göstererek.İskender Paşa sonunda gördüğü yeşil gözlerle yüzüne küçük bir sırıtma yerleştirdi.
- Bundan hi şüphem yok.- Kusura bakmayın yaşadığınız yeri bilmediğim için kıyafetlerinizi getiremedim. Kendiniz gelmek zorunda kaldınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR BXB
Non-FictionBabasının kalesinde sessiz sedasız, yalnız yaşayan Gilbert, Türklerin kaleye saldırmasıyla daha neler olduğunu bile anlamadan kendisini Yavuz Paşanın konağında esir olarak bulur. ( Kitap tarihten bağımsızdır.)