18. (+18)

669 88 6
                                    

Yavuz Paşa dudaklarını öpen minik dudaklarla bir süre hareket etmeyi bırak nefes bile alamadı. Fakat kendine gelmesi çok uzun sürmedi.
Bir kolunu oğlanın beline sarıp onu kucağına çekerken oğlanın minik ağzına kendi dilini gönderdi.
Gilbert kısıkca inleyerek elini adamın ensesine getirirken bir yandan da altındaki bedene sürtünüyordu.
- Gilbert.
Dedi Paşa boğuk sesiyle, şuanda aşırı tahrik olmuştu ikiside.

- Seni istiyorum. Yavuz.

Oğlanın bu sözleri Paşanın kendisine karşı gösterdiği büyük dayanma gayretini sona erdirmişti, Yavuz Paşa kucağındaki oğlanla beraber büyük yatağa doğru giderken oğlanın minik dudaklarını emmeyi bırakmıyordu.

Geniş yatağa Gilbert'ı yatırırken ilk olarak kendi üstlerini çıkarttı. Esmer ve haşmetli çıplak gövdesi oğlanın şimdiden iştahını kabartmıştı.
Bugüne kadar hiçkimse ile beraber olmamıştı genç çocuk, cinsel duygularını hep bastırmıştı tıpkı karşısındaki bu adam gibi. Şimdi ikiside yıllardır tadamadıkları bu zevki beraber yaşamak için yanıp kavruluyordu.

Gilbert kendi üstlerini de çıkarttıktan sonra ellerini adamın çıplak teninde gezdirmeye başladı. Yavuz Paşa ellerini oğlanın başının iki yanına dayarken eğilip boynuna öpücükler kondurmaya başladı oradanda göğüslerine ilerledi minik pembe tepeciklere geldiği zaman birini agzina alip emerken öbürünüde parmağının arasında sıkıyordu.
Gilbert ise sesini bastırmak için elini ağzına götürerek kendini tutmaya çalışıyordu. Adam onun elini ağzından çekerek kendi dudaklarına götürdü ve küçük bir öpücük bıraktı.
Çocuk dolu gözleriyle adama bakarken penisini saran büyük ellerle yüksek bir sesle inledi.
Paşa elindeki aleti ovarken diğer yandan da kendi aletini eline aldı.
Aşırı zorlanıyordu şuan. Bir an önce oğlanın deliğinde yerini almak istiyordu fakat yinede son bir kez oğlandan rızasını alma ihtiyacı hisseti ve çocuğun mavi gözlerine bakarken son bir kez sordu ama oğlanın cevabı değişmedi. Bunun üzerine başa büyük aletini yavaşça oğlanın deliğine konumlandırdı, o ana kadar Paşanın büyük erkekliğini fark etmeyen oğlan şimdi hissettiği ağırlıkla derince yutkundu eğilip yavaşça içine giren alete bakarken gözleri kocaman açılmıştı. Bu adam nasıl bu kadar büyük olabilirdi, o aletin deliğine girmesine imkan yoktu. Paşa daha başını sokmuştu ki oğlan büyük bir çığlık attı.

Yavuz Paşa oğlanın alışması için küçük hareketlerle ağırdan alırken biraz daha kendini minik deliğe doğru itti.
Gilbert için ise bu dayanılmaz bir acıydı. Acıdan gözünden düşen bir damla yanağından süzülerek boynuna ulaştı ve içine tamamen giren aletle yüksek sesli bir çığlık atarken bedeni yay gibi gerilmişti.

Bir çocuk gibi ağlıyordu . Bu kadar zor olabileceğini hiç tahmin etmemişti.
Paşa eğilip alnını oğlanın alnına yasladı önündeki dudakları öperken onu rahatlatmak için elinden geleni yaptı. Çocugun canının çok yandığını biliyordu, bir an için vaz geçmeyi bile düşündü adam. Çünkü oğlanın acı çekmesine dayanamıyordu.
Nihayet hıçkırıkları küçük iç çekişlere dönüşürken alışmaya başlamıştı oğlan. Artık içinde hareket eden alet onun canını o kadar yakmıyordu. Yavuz Paşa hareketkerini artırırken Gibert bu sefer daha fazlasi için ağlıyordu, gercekten alıştıktan sonra icindeki büyük penis ona muhteşem bir zevk veriyordu. Paşa her deliğe girişinde oğlan içten bir inlemeyle geriye gidiyordu.

-Ahh~ Yavuz.

Çocuğun kendi adıyla inlemesi adamı daha da hızlandırmıştı içine sertçe vuran aletle Gilbert boşalırken Paşa hâlâ devam ediyordu. Yerinden dogrukarak kollarını adamın boynuna doladı ve dudaklarını önündeki dudaklarla birlestirip daha fazlasını hissetmek için adamın kucağına yerleşip büyük aletin üzerinde zıplamaya başladı böylece aleti daha derinden hissediyordu. Adam oğlanın minik dilini öpüp yalarken oğlanın çıplak kalçalarını tutarak haraketlerini daha iyi yapmasını sağlıyordu bu sırada Gilbert bir kez daha boşalmıştı.
Paşa onu yatırarak önden bu sefer daha hızlı ve sert vuruşlarla git gel yapmaya başladı çünkü kendisi de sona yaklaşıyordu. Birkaç vuruştan sonra oğlanın içine boşalttı kendini genç adam.
O aşık olduğu çocukla beraber olmanın mutluluğunu yaşarken Gilbert ise artık aklındakileri daha iyi toparlamaya başlamıştı. Artık gitmek gibi bir niyeti yoktu.
Sebebi ise bu kollarına sığındığı adamdı.

~

Büyük meşe ağacının altında oturmuş bir şekilde uyurken yanına gelen bedeni fark edemeyecek durumdaydı oğlan .

İskender Paşa onu görmek için köye uğradığında annesi Yura'nın burada olduğunu söylemişti.

Adam oğlanın uyuduğunu fark edince onu rahatsız etmemek için sessizce yanına yaklaştı. onun yanında yerini alırken genç çocuk mırıltılar çıkartarak hareketlendi tam sağ tarafa doğru düşecekken İskender Paşa oğlanı tuyarak kendisine doğru yaslanmasını sağladı.

Uyuyan güzel yüzü izlerken onu ne kadar özlediğini hissetti Paşa.

Çocuğun yüzünü ne kadar süredir izledigini fark etmeyen adam onun yeşil gözlerini yavaşca kırpıştırmasıyla gülümsedi.
Yura derin bir nefes alarak gözlerini tamamen açtığında yanında hissettiği bedenle şaşırarak o tarafa dogru döndü. Anında kaşları çatılırken yernden kalkti ağacın altına bıraktığı çantasında alarak.
İskender Paşa da tıpkı onun gibi ayaklanmıştı.

- Özledin mi beni?
Diye sordu Pasa sırıtırken.

Yura daha öncelerden de yaptığı gibi ters ters cevaplar vermek istedi hatta daha fazlasını yaparak bu adamı hırpalamak bile istiyordu ama bu artık eskisi kadar kolay değildi.
Ne de olsa karşısındaki artık sıradan bir bey değil koskoca Osmanlı Paşasıydı.
Bunun yerine hiçbir şey demeyip gitmek istedi fakat İskender Paşa onu kolundan tutarak gitmesine engel oldu. O an için dolan gözlerine içinden lanet etti Yura. Neden bu kadar duygusal olmak zorundaydı ki?

- Neyin var senin Yura? Biri bir şey mi yaptı, kim sıktı senin canını?
Dedi İskender Paşa ciddi bir sesle.

Gerçekten soruyor muydu bunu?
Onca zaman neredeydi. Şimdi mi aklına gelmişti.
Ve oğlan bütün bunları niye bu kadar kafasına takıyordu.

- Benim gibi basit bir çocuğun derdi sizi ne ilgilendirir Pasa hazretleri?

Basit bir çocuk. İskender Paşanın bu yakıştırmayla iyice kaşları çatıldı.
O bütün sefer boyunca sadece bu oğlanı düşünmüştü aklında sadece o vardı .

- Ne demek bu? Sana kim bu gözle bakabilir Yura, benden ötürü mü yoksa bu tavrın istemeden seni rahatsız edecek bir harekette mi bulundum?

Yura sertçe adamın elinden kolunu kurtarırken kendini tutmadan hesap sormaya başladı.
- Neden benimle sürekli uğraşıyorsunuz? Niyetiniz benimle eğlenmek mi! istediğiniz zaman geliyor istediğinizi yapıyor sonra hiçbir şey olmamış gibi haftalar sonra geri dönüyorsunuz. Ah tabii ki de siz istediğinizi yapabilirsiniz sizi biraz olsun bile eğlendirebildiysem ne mutlu bana mh-

Yura sözlerine dudaklarını öpe adamla devam edemedi.
İskender Paşa oğlanın ne istediğini anlamıştı karşısında ki dudaklara son bir öpücük daha verip ayrıldı.
Geri çekildiğinde gülümsüyordu.

- Uzun zamandır yüzüne hasret kalmamın nedeni Sultanımızın emriyle doğu seferlerinin bizzat yürütmemdi. Şimdi seni bu kadar meraklandırdığımı görünce haber vermemekle ne büyük hata yaptığımı anladım. Bağışla beni.

Yura hâlâ öpücüğün etkisindeyken Paşanın dediklerinin çok azını anlamıştı. Fakat geçerli bir bahanesi olduğunu öğrenince içindeki rahatlamayı belli etmemeye çalıştı.
Oysa kendisi Paşanın başkasının yanında olduğunu düşünerek onca zaman içi içini yemişti.







ESİR BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin