Odanın kapısını sertçe açıp içeri girdi genç oğlan.
Milena hemen yerinden sıçrayarak şaşkınlık içinde karşısındaki bedene bakıyordu.-E-efendim burada ne işiniz var?
-Milena! Bir an önce bana arkamdan neler çevirdi söylesen iyi olacak.
Kız yutkunarak başını öne eğdi. Gilbert şuan epey öfkeli gözüküyordu çünkü. Fakat neden? O efendisini kurtarmaya çalışmıştı sadece.
- Neden kaçıp gitmedin siz efendim?
-Sen neyden bahsediyorsun Milena? Ne kaçmasi? Ben hiçbir yere gitmem.
Milena hayretle başını kaldırıp efendisine baktı.
-Efendim b-ben...-Nasil geldi Andrej buraya? Bu Yavuz Paşanın kulağına giderse ne olur? Düşündün mü?
- Andrej bana bir haber gönderdi.
-Kiminle?
-Gülsüm.
- Tabi başka kiminle olacakti?
Dedi Gilbert kendi kendine gülüp.-Ben bu haberi aldiktan sonra Gülsüm bize yardim edebileceğini söyledi onun sayesinde Andrej konağa girdi. Ama siz gitmediniz... Neden?
Gilbert derin bir nefes aldıktan sonra verdiği kararı genç kıza anlatmaya başladı.
-Ben gitmiyor Milena. Benim evim burasi.-Siz ne diyorsunuz efendim? Kaçacak kurtulacaktı hani?
-Hayır Milena, kaçmak yok. Ben gitmem Yavuz Paşanın yanında kalacağim.
Milena Gilbert'ı anlayamıyordu. Ne demek Yavuz Paşanın yanında kalacaktı. Buna izin vermezdi. Onu gerçek evine götürmeliydi.
- Andrej bize yardım eder efendim. Yavuz Paşa bir şey yapamaz korkmayın hem neden artık burada kalmak istiyorsunuz buradan kurtulup-
-Ben Yavuz Paşayı seviyorum Milena!
Kız duyduklarıma ağzı öylece açık bir halde baktı oğlana.
Gilbert sonunda söylemişti. Artık daha rahat hissediyordu, genç kızın onu anlayacağını ve bu saçmalığa derhal son vereceğini düşünüyordu çünkü.
- A-ama efendim, o Türk bir Paşa. O size nasıl olur? O bir barbar.
Barbar?
Yavuz Paşa bugüne kadar Gilbert'a en nazik davranan kişi olabilirdi. Ve pek çok erkekten de daha kibardı.- Yaniliyorsun Milena. Yavuz Pasa öyle biri değil. O beni bende onu çok seviyor. Buradan gitmeyeceğim.
Gilbert genç kıza yaklaşıp elini tuttu.
-Ben ona aşık oldum Milena. Senin burada yanimda kalmani çok isterim ama eğer sen gitmek istiyorsan seni zorla burada tutmam gitmene yardım ederim. Ama ben seninle gelemem sevgili Milena.Genç kız bir şey demeden tekrar başını öne eğdi.
-Siz nerede kalırsa bende orada kalır efendim.
Dedi sadece.Gilbert bu sözlerle kocaman gülümseyip kollarını Milena'nın boynuna doladı. Fakat kızın asıl düşüncelerinden habersizdi.
Milena efendisinin doğru düşünmediği fikrindeydi. Belliki o Yavuz Paşa efendisine bir şeyler yapmıştı. Ama o ne olursa olsun efendisini bu barbar Paşanın etkisinden kurtaracaktı.
- Bir daha Gülsüm ile konuşmani istemiyorum Milena. O kiz kötü. Asla bizim iyiliğimizi istemez, sende buna dikkat edeceksin.
Kız başını sallayarak onayladı efendisini.
- Ve Andrej'e gelince. Ah ne yapacağım bilmiyorum. Bu kadar uğraştı bizim için bunu nasil telafi edeceğim. Milena, onunla iletişim kurduğunda bana haber ver olur mu?
-Siz nasil isterseniz.
~
Kollarını birbirine sarmış sakın ve etrafına huzur veren gölü izliyordu genç oğlan. Düşüncelerine öyle dalmıştı ki yanına gelen adamı fark etmemişti bile.
Zarmi ile işler iyice kızmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu Yura ve bu da onu epey kederlendiriyordu.
İskender Paşa kendisini fark etmeyen, hüzünlü bir şekilde gölü izleyen oğlanla yavaşça kaşlarını çattı. Neydi sevdiğini bu kadar üzen, kendisinin geldiğini bile farkettirmeyecek kadar düşüncelere boğan şey?
- Yura?
Dedi Paşa oğlanın tam yanında durarak.Yura duyduğu sesle bir anda korkup geri kaçtı elini kalbine götürüp.
- İskender... Beni korkuttun, ne zaman geldin sen? Dedi.- Daha az önce geldim ama belliki sen uzun zamandan beri böyle dalmışsın. Kötü bir şey mi oldu yoksa?
- Hayır, önemli bir şey yok.
İskender Paşa oğlana biraz daha yaklaşarak tek kaşını kaldırıp ciddi sesiyle konuştu.
- Emin misin?- Evet. S-sadece öylesine düşünüyordum.
Adam elbetteki oğlanın bu sözlerine inanmamıştı. Bir derdi olduğu belliydi ama Yura bunu kendisine söylemiyordu. Fakat ne yapıp edip öğrenirdi Paşa.
O malum olaydan sonra ikili daha da yakınlaşmış sayılırlardı hatta İskender Paşa oğlana evlilik teklifi yapmak için uygun bir zaman bekliyordu akıl almaz ama şimdiden yavaş yavaş düğün hazırlığı bile yapıyordu.
Hatırladığı şeyle çıkarttığı süslü küçük kutuyu oğlana uzattı Paşa.
Bu seferde Yura çattı kaşlarını.- Bunu daha önceden almıştım senin için fakat vermek için müsait bir zaman olmadı.
Dedi kutuyu açarak.İçinden oğlan için aldığı zümrütlerle süslü gümüş bileklik çıktı.
Yura şaşkınlık içinde adamın elindeki bilekliğe bakarken bunun değerini kendince hesaplamaya çalışıyordu.
Bu bileklikle sadece kendi borçlarını değil yaşlı çiftçi Fedor'un borçlarını bile ödeyebilirdi.Her şeyden önce değerli mücevherler özelliklede zümrüt Yura için inanılmaz güzeldi.
Oğlan Paşanın bilekliği kendisine takmasına izin verince adam gülümseyerek oğlanın narin bileğini tuttu. Yura adamın temaslarıyla yutkunarak bunu düşünmemeye çalıştı onu yerine bilekliğe odaklanmayı denedi.
Ama pek başarılı olamadı oğlan, git gide rengi kızarıyordu.-Çok teşekkür ederim.
Dedi başını eğerek adamın onun kızaran yüzünü görmesini istemedi utanıyordu çünkü.İskender Paşa yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirip oğlanın yüzüne bakmaya çalıştı üstten.
- Yura.
- E-efendim.
Titrek çıkmıştı oğlanın sesi. Bu da Paşanın içinde kabaran sıcak hissi daha da arttırdı.- Seni çok seviyorum.
Yura duyduğu sözlerle hızla başını kaldırıp karşısında duran adama baktı. İskender Paşa da bunu fırsat bilip iyice yaklaştı oğlanın yüzüne.
Yüzlerini arasında çok kısa bir mesafe vardı, bu oğlanın nefeslerinin ve kalp atışlarının iyice hızlanmasına sebep olmuştu.Paşa âdeta büyülenmiş gibi oğlanı izlerken tekrar konuştu.
- Seninde itiraf ettiğin gün seninle dillere destan bir düğünümüz olacak işte o gün benim en mutlu olacağım gündür.- Düğün mü?
- Hemde kırk gün kırk gece.
- Ben evlilik teklifi almadım ama İskender Paşa?
Dedi Yura kaşlarını çatarak.- Kabul edeceksen hemen şimdi bile ederim oğlanım. Yeter ki sen iste.
Ama bunun için çok erken değil miydi? Hem oğlan bu adamla ilgili ne kadar şey biliyordu ki ismi ve ünvanı dışında. Tabii birde çok yakışıklı ve karizmatik olması da vardı ama bunlar evlenmek için yeterli miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR BXB
Non-FictionBabasının kalesinde sessiz sedasız, yalnız yaşayan Gilbert, Türklerin kaleye saldırmasıyla daha neler olduğunu bile anlamadan kendisini Yavuz Paşanın konağında esir olarak bulur. ( Kitap tarihten bağımsızdır.)