15.

589 93 30
                                    


Odasından oturmuş öylece pencereden dışarıyı seyrediyordu güzel oğlan. Aslında istese çıkabilirdi dışarıya, buna izni vardı fakat Gilbert şuanda hiçbir şey yapmak istemiyordu.

Doğru düzgün yemeklerini bile yemiyor Yavuz Paşanın ona sorduğu sorulara tek bir cevap bile vermiyordu.
Canı çok sıkılıyordu burada artık onun için yapabileceği birşey yoktu.

Bahçeye yeni giren arabayı görünce umursamazca başını çevirip oturduğu yerden kalktı ve yatağına doğru ilerledi. Onu görmek istemiyordu.
Ona karşı içinde hem öfke hem de utanç vardı.

Tam yatağına yatacakken odasına giren cariyeyle dönüp ifadesiz yüzü ile kıza baktı.

- Efendim, Yavuz Paşa hazırlanmanızı istediler.

- Nereye gidecek?

- Cemal Paşanın konağına.

Gilbert kaşlarını çatarak bir süre düşündü Cemal Paşanın ismini kendi kalesindeyken bile duymuştu, ayrıca kendisi Yavuz Paşanında babasıydı.
Gitmeyi düşündü Gilbert, büyük ihtimalle Aybike de oradaydı ondan yardım isteyebilirdi.

Kıza hazırlanacağını söyleyerek odasındaki dolaba yöneldi genç oğlan. Göz ucuyla bir kıyafet seçti kendine. Beyaz ve mavi desenlerle kaplı avrupa tarzı bir kıyafetti bu.
Hazır olduktan sonra isminin Seher olduğunu öğrendiği cariyeyle beraber aşağıya indiler.

Yavuz Paşa duyduğu seslerle o tarafa döndü ve kendisine bakmayan oğlana gülümsedi.
Daha sonra kendini düzelterek arabaya binmesi için Gilbert'a yol gösterdi. O bir Paşaydı fakat esir tuttuğu oğlana öncelik veriyordu.

Arabada oğlan Paşanın karşısına oturmuştu.
Gilbert'ın yüzünde ki ifade Paşanın hiç mi hiç hoşuna gitmiyordu. Gözleri soluk, yüzü sanki biraz daha incelmişti nereye bakarsa baksın duygusuz bakıyordu.
Elbette Paşa daha fazla dayanamayacaktı oğlanın bu haline. Bugüne kadar ona ne yasak koyduysa hemen sonrasında yasaklarından taviz vermiş, kendinden taviz vermiş oğlanın bir an için bile kendini iyi hissetmesi için elinden ne geliyorsa yapmıştı.

O ki koskoca Cemal Paşanın oğlu Osmanlı paşaların en yiğidi, bir oğlan için, asla yapmam dediklerini yapmıştı.

Nihayet konağa geldikleri zaman ilk önce Yavuz Paşa inmişti arabadan ve oğlana doğru elini uzatarak onun da inmesine yardımcı olmuştu. İlk başta Gilbert Paşanın elini tutmakta tereddüt etsede elini uzatarak kendi elinin neredeyse iki katı olan büyük eli tuttu.

İçeriye girdikleri zaman onları Niko ve Aybike karşıladı birde Niko'nun hemen yanında duran oğlanın görmeyi hiç beklemediği Milena.

Yavuz Paşa ilk önce Niko'nun elini öptü daha sonra da kız kardeşini kollarının arasına aldı.
- Hoş geldiniz. Dedi Niko oğlana doğru yaklaşarak.

- Hoş buldum. Dedi oğlan çekingen bir sesle.

- Başınıza gelenleri duyduk, sizin için epey endişelendik umarım şimdi daha iyisinizdir.

- Evet daha iyiyim.

Beraber sofraya geçmeden önce biraz sohbet etmek istediler. Niko oğlu ile beraber konuşurken, Gilbert, Milena ve Aybike de kendi aralarında konuşuyorlardı.
- Çok pişmanım keşke seni hiç yalnız bırakmasaydım. Nasıl oldu bu? Diye sordu Aybike.

Demek bilmiyordu Aybike kaçmaya çalıştıklarını, Paşa söylememiş olsa gerekti.

O sırada Cemal Paşa da konağa gelmişti onu karşılamaya ilk, tıpkı bir çocuk gibi Aybike koştu.
Cemal Paşa kızına elini öptürmeden gülerek sarılınca bu durum Gilbert'ı çok şaşırmıştı. Tuhaf gelecekti belki ama ilk defa sarılan baba-kız görüyordu.

ESİR BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin