Gelen mektubu heyecan içinde açarak okumaya başladım.
Okuduklarımın beni neden bu kadar mutlu ettiğini düşünmeden hemen yerimden ayaklandım.Subutay daha iki ay bile olmadan seferi tamamlamış şimdi geri dönüyordu tıpkı söz verdiği gibi. Büyük ihtimalle bir günlük yolu kalmıştır ama o bunu da yarım güne indirirdi eminim.
Mektubunda beni özlediğini de yazmıştı. Ah itiraf etmeliyim ki bende onu özlemiştim, yani bedenini.
Daha önce yazdığım mektupların da neredeyse hepsine cevap yazmıştı. Benim mektuplarımı yazarken ne kadar uğraştığımı bir bilseydi...Odamadan çıkarken gördüğüm kadınla gülerek boynuna atıldım.
"Dur Dur. Yavaş" Dedi Tanselu sırıtarak. "Bu sevincinizi neye borçluyuz" bildiği halde sormuştu.
"Sevgili komutanım geliyor. Benden mutlusu yok"
"Özledin yani?" Diye sordu imayla.
O sırada yanımıza Li ve Kolchura geldi. Kolchura'nın yüzünde açan gülleri sormaya gerek yoktu.
"Bu akşam kutlama var. Komutan ziyafet veriyor. Hem bilin bakalım kim de gelecek?"Kolchura'nın sorusuyla Kaşlarımı çatarak baktım ona. Kim gelebilirdi ki?
"Ee söylesene" dedi Tanselu dayanamayarak."Komutan Cebe"
"Şaka yapıyorsun" yanlış hatırlamıyorsam o da dört büyük komutandan biriydi, onun en arızalı olduğunu söyleyenler vardı. Ve bu akşam bu saraya geliyordu.
"Komutan Cebe mi!" dedi Li hayretle. Onun suratında ki bu tuhaf ifade beni şaşırtmıştı. "Ne oldu ki?" Diye sordum merakla.
"H-hiç" Dedi sadece ve başka bir şey söylemeden hızla yanımızdan ayrıldı.
Tuhaf, diye geçirdim içimden.
Fakat çok umursamadım ve Kolchura'nın hamama gitme teklifini büyük bir memnuniyetle kabul ettim.
Bu gece için hazırlanmam gerekiyordu ne de olsa.Biz hamamda iken bir kaç Moğol hizmetçi kızı da bize yardım ediyordu. Söylememiş olabilirim ama artık Komutanın gözdesi olarak bir üst mertebeye çıkmıştım.
Tanselu vücudunu kapattığı kısacık havlu ile önünde ki meyve tabağına uzandı. Giydiği havlu göğüslerini tam kapatıyordu sadece uçlarına kadar örtülüydü o da eğilince zaten meydana çıkmıştı.
Elimde tuttuğum sabunu nazikçe bedenimde gezdirirken Kolchura demir tasa koydugu ılık suyu bana uzattı, ona teşekkür ederek suyu bedenimden aşağı dökerken Tanselu hiç utanmadan havlusunu çıkarıp kızlardan birini yanına çağırdı.
Zaten o kimseden utanmazdı.Hamamdan çıktıktan sonra odamda kıyafetlerimi değiştirmeye başladım fakat hangi dans kıyafetimi giyeceğime bir türlü karar veremiyordum.
Sonunda seçtiğim kıyafeti yatağın üzerine bıraktıktan sonra ziyafet işinden sorumlu yaşlı bir kadın odama girdi. Ben ona gülümseyerek bakarken o soğuk bir sesle "Boşuna dans kıyafetlerinizi giymeyin. Komutan bu gece sizin dans etmemenizi emretti."dediÂdeta dünyam başıma yıkılmıştı ne demekti bu, ben dans etmiyecek miydim? Kadın benim bu halimi görünce gülümseyerek devam etti."Siz bizzat yemeğe davetlilerdensiniz"
İşte bu duyduklarıma o kadar çok sevinmiştim ki şuan bu kadına sarılabilirdim. Bir an için Komutanın artık benden sıkıldığını düşünmüştüm.
Kabus gibi.Evet şuan ne mi yapıyordum. Komutan Subutay'ın yanında oturmuş eğlenceyi seyrediyorum.
Pek çok komutan ve üst rütbe Moğol askeri vardı burada. Fakat Subutay beni en şerefli yerlerden birine oturmuştu. Böyle bir şey görülmüş değildi.Önümüzde müzik çalanların arasında Li'de vardı. Arp çakarken o kadar güzel gözüküyordu ki ben bile hayran olmuştum.
Tabi hayran olan tek kişi ben değildim.
Komutan Cebe eğlence boyunca sadece Li'ye bakmıştı hatta ben onun bu derin bakışlarının arasında küçük bir gülümseme bile yakalamıştım.
Tanselu ise Arap dansözleri gibi giyinmiş çoğu Komutanın aklını başından alıyordu dolgun göğsü ve kalçalarıyla.Komutan Subutay doğru eğilerek "Galibe bu Arp çalan çocuk misafiriniz Komutan Cebe'nin aklını başından almış" dedim.
Subutay'da benim baktığım gibi Li'ye bakmış ve gülümseyerek bana dönüp "O vakit bu gece misafirimiz eğlendirsin" dedi.Gülerek tekrar Li'ye döndüm onun rızası var mıydı acaba?
Müzik faslı bittikten sonra Cebe giden oğlanın arkasından bakarken Subutay kulağına bir şeyler fısıldadı. Duymasam da Komutan Cebe'nin sırıtmasıyla az çok tahmin etmiştim ne dediğini.Eğlence daha bitmemişti ama ben artık gitmeliydim.
"Efendim müsaadenizle ben kalkmak istiyorum, önceden sizin için hazırlık yapacağım" dedim sadece Subutay'ın duyabilegi bir sesle.O da bana doğru eğilerek "Kendini iyice hazırlamalısın bu gece sana olan özlemimi gidermek istiyorum" dedi boğuk bir sesle. Gülümseyerek yanından kalktım. Tanselu'ya bir baş işaretiyle yanıma çağırdığımda Olanları anlattım o da Li ile konuşmak için yanımdan ayrıldı. Umarım Rızası olur. Diye geçirdim içimden. Eğer istemezse Komutan ile konuşur ne yapar eder vaz geçirirdim onu fakat istemesi onun için daha yararlı olurdu.
Komutanın odasına girdikten sonra yavaşça soyunmaya başlamıştım ki çok uzun sürmeden kapı açıldı. Hızla arkamı döndüğüm zaman gelenin Subutay olduğunu gördüm ben ona gülümserken o yanıma gelip bedenimi kendisine çekmiş ve dudaklarıma yapışmıştı.
İştahla öpüşürken içimden sırıttım dayanamamış olacak ki erkenden eğlenceyi bırakmış yanıma gelmişti.
Zaten neredeyse çıkarmış olduğum kıyafetleri bir kenara atarak beni kucağına aldı. Büyük yatağa sertçe yatırdıktan sonra kendisi de soyunmaya başladı kemerini ve pantolonunu da ben çıkarmıştım.Gördüğüm kalın, damarlı penisle bir çocuk gibi gülümseyip Komutanın gözlerinin içine bakarak büyük erkekliği emmeye başladım.
Saçlarımı çekmeden sadece tutarken başını geriye attı. Biraz böyle emdikten sonra o kafamı tutarak tamamını içime soktu ve o şekilde becermeye başladı.
Boğazımın hassas noktasına vuran aletle kusacak gibi olsam da kendimi tuttum.Yavaşça başımı geri çekerek beni yatağa tamamen uzandırdı üzerime eğilerek dudaklarımı yaladı ben anında ağzımı açarken diliyle dilimi yakaladı. Öpüşme seslerimiz odada yankılanırken dudaklarımdan ayrılıp çenemden göğüslerime kadar dili ile gezdi bedenimi.
Göğüs uçlarımı sıkarken inlememe engel olamadım beni sert bir şekilde ters çevirdiğinde kalçalarımı kaldırarak elleriyle araladı ben direk sokacağını zannederken deliğimde hissettiğim ıslak dille derince inlememe engel olamadım.Bir yandan öpüyor bir yandan da yalıyordu. Lanet olsun çok muhteşem bir histi bu. Resmen adam benim deliğimle öpüşüyordu.
"Ahhhh~ efendim dayanamıyorum artık!" dedim kendimde olmayan sesimle.
Sırıttığını hissedebiliyordum. "ıhh lütfen~" dedim inlemerimin arasından. O da artık dayanamamış olacak ki penisinin başını deliğime yasladı ve birden soktu hepsini.Islak olan deliğimle pek fazla canım yanmasa da yine de acımıştı. İlk önce yavaş Bi tempoda git-gel yaptı, enseme doğru eğilerek saçlarımı çekti ve öpüp ısırdı orayı.
"Hızlanın efendim, yalvarırım ahh~"
Gerçekten nasıl bu kadar iyi hissettirebilir.
Birden içimde hızlanan aletle neredeyse çığlık atıyordum zevkten.Ne kadar süre o şekilde sex yaptık bilmiyorum ama bacaklarımda derman kalmamıştı. Subutay beni tekrar döndürerek bacaklarımı omzuna aldı ve bir kaç turda o şekilde becerdi.
Tatlı noktama defalarca kez yaptığı vuruşlardan sonra kaç kez boşaldığımı unutmuştum ama çok iyi hissediyordum.Biraz daha dayandiktan sonra artık daha fazla dayanamayacak haldeydim, tek isteğim biraz uyumaktı fakat bu artık insan olduğundan şüphe duyduğuma adam pek duracağa benzemiyordu.
Hadi ama zaten bir defa içime patladın ikincisi için tekrar bu kadar uğraşacak mıydık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANSÖZ (BxB)
Historical FictionDansı ile herkesi büyüleyebilen güzel bir oğlandı Ulbina. Hediye olarak gönderildiği bu Moğol sarayında bu sefer Cengiz Han'ın en güçlü komutanlarından olan aslen Türk kökenli Subutay'ı etkileyecekti.