Boğazımda duran soğuk metalle kesik kesik nefesler alıyordum.
Xiao gülerek konuştu "adamlarına söyle atımı getirsinler"Subutay soğuk bir ifadeyle ona bakarken hiç beklemediğim sözleri beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
"Sence o köle buna değer mi?"
Yutkundum gerçekten böyle mi düşünüyordu? Çünkü yüzü gerçekten çok inandırıcıydı.
Xiao şaşırmış ve korkmuş olacak ki bir süre ne yapacağını bilemedi. Etrafı tamamen Moğol askerleri tarafından sarılmıştı, hepside Subutay'ın işaretini bekliyordu."Ölüme beraber gideceğiz güzel Ulbina" Diye fısıldadı Arkamdaki beden. Bense onu duymayacak haldeydim.
Gözlerimdeki bomboş ifadeyle karşımdaki adama bakıyordum.
Demek bunca zaman onun için bir hiçtim. Oysaki ben..."Onu öldürüp öldürmemen benim için önemli değil ama..."
"Ama?"
Bir süre Subutay cevap vermedi tam o esnada boynumda duran kılıç yavaşça çekildi ve Xiao'nun bedeni arkamdan yere düştü. Şaşırarak ona baktığımda başının küçük bir baltayla yarıldığını gördüm.
O sırada ona doğru nişan alan bir Moğol askeri tarafından vurulmuş olmalıydı.Ben hâlâ olayın şokunu atlatamamışken Subutay hızla yanıma gelerek bedenimi tutup kendine doğru çekti, hemde bütün askerlerinin ortasında!
"İyi misin?" Diye sordu.
"Bu kadar değersiz bir köle için biraz fazla endişelenmiyor musunuz?" dedim mesafeli olduğu her halinden belli olan sesimle.
Subutay benden ayrılarak yüzümü ellerinin arasına aldı.
Siyah ve çekik gözleri yeşil gözlerimin içine öyle derin bakıyordu ki."Ben o köle için hayatımda ilk defa korktuğumu hissettim"
İnanmalı mıydım?
İnanırdım.~
Subutay ve askerleri ile beraber saraya döndüğümüzde az çok her şey norlalleşmiş gibiydi. Geldiğimiz ilk gün Subutay beni kendi özel hekimine göstererek ilaç aldırmış ve dinlenmemi sağlamıştı. Onun sayesinde artık daha iyiydim.
Geldiğim günden beri Subutay'ın odasında kalıyordum. Şuan ise o, odasındaki hamamda yıkanıyordu, elbetteki bende ona yardım edecektim.
Hamam girmeden önce bütün kıyafetlerimi çıkarttım ve üzerime sadece kısa bir havlu sardım.İlk başlarda biraz ona karşı soğuk davransamda bildiğim halde bana olayları anlatma zahmetine girip birde üstüne gönlümü almaya çalışmasıyla affetmiştim onu.
Aslında biraz daha naz yapmak isterdim ama bu arala özel döneme girmem yakın olduğu için libidom aşırı yüksekti.Daha fazla hamamdaki efendimiz bekletmek istemediğim için son bir defa kendimi düzelterek buharlı odaya girdim.
Subutay mermerden yapılma havuz gibi bir alanda sıcak suyun içinde heybetli bir sekilde oturmuş çıplak ve kaslı gövdesiyle bana mükemmel bir manzara sunuyordu.Geldiğimi fark edince başını kaldırıp bana doğru baktı. Çıplak beyaz bacaklarıma bakarken gözlerindeki ifade neredeyse beni güldürecekti.
O küçük havuza girmemi bekleyerek hafif yana kayarken ben elime aldığım ıslak sabunla arkasına geçtim.
Bu hareketime kaşları çatılmıştı ama karşı da çıkmadı Subutay.
"Demek hâlâ bana tavırlısın? ""Elbette hayır efendim" dedim gülümseyerek. Arkası dönük olduğu için o beni göremiyordu.
"Güzel, sevindim" dedi başını geriye atarak gözleriyse kapalıydı.
Onu kışkırtmak için sabunu gövdesine yavaşça sürüyordum. Bu sırada Subutay derin bir nefes aldı.
İşimi yapma bahanesiyle elimi biraz daha aşağılara kaydırırken. Birden bileğimden tutularak havuza çekilmemle ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı.
Subutay beni kucağına alırken ıslanan havlum bakarak sırıttı.Gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmadan ıslak havlumun üst tarafında düğümlediğim yeri çözerek üzerimden çıkarttı
Şuan onun çıplak bedenin üzerinde çıplak bir şekilde oturuyordum ve bu ikimizinde tahammül edemeyeceği bir pozisyondu.
Kollarımı boynuna dolayarak onu kendime çektim ve dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım. Ağzını hafifçe aralayarak dilini çıkartıp benim dilime doladı. Islak seslerle öpüşürken ben onun esmer göğsünü okşuyordum o da benim çıplak kalçalarımı avucuna alarak sert bir şekilde sıkıyordu.Benim isteğimle beraber havuzdan ve hamamda çıkarak Subutay'ın odasına geçtik oradanda büyük yatağa.
İkimizinde üzerinde hâlâ su damlacıkları dururken biz birbirimizi öpmeye devam ediyorduk.Ben o esnada farklı bir şey denemek için Subutay'dan ayrılarak biraz aşağıya kaydım.
Kemerini çözerek biraz aşağı indirdim önümde duran haşmetli penise parıldayan gözlerimle bakıyordum.
İlk başta elimi penisine sarıp ucuna küçük bir öpücük kondurdum.
En dibinden en ucuna, boydan boya yalayıp üst kısmını ağzıma aldım. Bu adamın siki o kadar büyüktü ki. Her seferinde de iştahımı kabartıyordu.Damarlı, koca siki ağzımda git gel yaparak emiyordum.
Subutay kafamdan tutup beni kasıklarına bastırdıktan sonra bir süre onun yönlendirmesiyle devam ettik. Daha sonra penisinin çıkartarak ağzımı sildim.
Beni koltuk altlarımdan tutarak yukarı çeken adam hemen ardından bacaklarımın arasına yerleşti.Bacaklarımı onun istediği şekilde açarak yakışıklı yüzünü izledim.
Aletini tutarak tam deliğime konumlandırdı ve vakit kaybetmeden içime soktu."Ahh~"
İlk giriş beni her seferinde zorluyordu fakat sonrasında gelecek zevk için değerdi.
İçime hızlı hızlı giren aletle kendimden geçerek inliyordum üstümdeki beden ise hiç acımadan sertçe beceriyordu deliğimi.Ben çoktan boşalmıştım ama onun için yetmemiş olacak ki ters çevirip domaltarak bir turda öyle sikti.
Bedenim bir hayli yorgun olmasına rağmen zevkin devam etmesini istiyordu.Subutay boşalmıştı ama gücü kuvveti yerindeydi.
Bacaklarımı omzunun üstüne yerleştirmeden önce üzerime eğilip bir süre dudaklarımı sömürdü ve geri çekilerek erkekliğini birkez daha içime soktu. Kısa bir süre sonra tekrar orgazm olduğum için boşalma arzusuyla elimi erkekliğime attım ben bir kez daha boşalırken Subutay'da döllerini içime bıraktı.İkimizde hem rahatlamış hemde yorulmuştuk. Subutay yanıma uzanıp bir kolunu başımın altından geçirirken bende onun bedenine yaslandım.
Sarı saçlarıma minik bir öpücük bıraktıktan sonra kalp atışlarımın ritmini hızlandıran sözler sarf etti.
"Seni seviyorum Ulbina"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANSÖZ (BxB)
Fiksi Sejarah(TAMAMLANDI) Dansı ile herkesi büyüleyebilen güzel bir oğlandı Ulbina. Hediye olarak gönderildiği bu Moğol sarayında bu seferde Cengiz Han'ın en güçlü komutanlarından olan aslen Türk kökenli Subutay'ı etkileyecekti.