Bir yandan ilk faslı kazanmanın verdiği sevinç diğer yandan da eşinin, omuzlarını sıvazlayan elleri ile adeta huzur şerbetini yudumluyordu Sadi Hüdai.
Sadi için bu zafer zaten kaçınılmaz bir şeydi kendince. Zira dergahın yüzyılları deviren kurallarının en katı olduğu konulardan biriydi evlilik. Bu sebeple her zaman yaptığını yaparak doğru öğretileni savunmuş, sonuç olarak da kazanmıştı.
Cüneyd ise Sadi'nin fikrine göre amcasına ters düşmek için zıttını tercih etmiş, medeni toplumdan söz etmişti lakin yeğeni farkında bile değildi.
Bahsettiği medeni toplumda bile hala daha kocasından boşanmak istediği için kaç kadın katlediliyordu haberi var mıydı?Sorun medeniyet değildi. Hiçbir zaman da olmamıştı.
Yaratılanların en ilkeli denebilecek hayvanlar bile eşine böyle davranmıyorken kim medeniyet kılıfına sarınabilirdi ki?Netice olarak bu gece keramet Sadi Hüdai'nin bileğinde yer edinmişti.
Lakin, Sadi ve Hasna'nın hiç bitmeyecek gibi görünen bu huzuru başka bir beden tarafından her geçen dakika biraz daha bozuluyordu.
Feyza.
İlk fasıldan mağlubiyet ile ayrılan Cüneyd için zaten varolan endişesi katlanarak artmış, genç kızın oradan oraya adımlamasına neden olmuştu.
S:"Kızım artık otur yerine!"
Feyza, hızla başını iki yana sallamıştı.
Mümkün müydü böyle bir şey?H:"Baban haklı kızım. Ne dolanıyorsun öyle? Tövbe estağfurullah."
Eğilip kocasının omzuna minik bir buse konduran Hasna, gözleriyle kızına koltuğu işaret ediyordu.
F:"Olmaz anne. Olmaz. 999 gün! Cüney-"
Oturduğu yerden hışımla fırlamıştı Sadi Hüdai.
S:"Yeter! Cüneyd, Cüneyd, Cüneyd! Belki bir dirhem akıllanırsın diye izdivacını yapalım dedik lakin nafile! Maşallah ağzından düşüremiyoruz Cüneyd'i."
Feyza, hızla kendini savunmaya başlamıştı.
F:"Öyle değil. Vallahi Billahi öyle değil. Günah, yazıktır. Sende biliyorsun baba Cüneyd dayanamaz."
Ortamın daha fazla gerilmesine müsade etmek istemeyen Hasna, tartışan ikilinin tam ortasına ilerlemişti.
H:"Tamam Sadi'm. Feyza sende karışma artık. Cüneyd bunu kendi seçti kızım. Çeksin cezasını."
Yapamıyordu Feyza, atlatamıyordu bir şeyleri.
Birilerini...Yine de genç kız sessiz kalmayı tercih etmiş, dolu gözleriyle odasına çekilmişti.
***
'Ziyaretçin var' duyurusu ile Levent'in geldiğini düşünen Zeynep, içindeki burukluk ile ağır ağır merdivenleri inmişti ki bahçede duran halasını görmesiyle heyecanla hızlanmıştı.
Halasını çok özlemişti.
Eh, kabul.
Cüneyd ve fasıl ile alakalı herhangi bir haber için de yanıp tutuşuyordu ayrıca.
Z:"Hala!"
B:"Zeynep!"
İkili derin bir hasretle birbirlerine sarılmıştı.
B:"Nasılsın halacım? İyi bakıyorlar mı sana?"
Başıyla onaylamıştı Zeynep.
Z:"Çok şükür. İyiyim. Sen nasılsın? Annem nasıl?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cübbeli Kekim
FanfictionCünzey için yazılan bir hikayedir. 13. Bölümden itibaren yazılacaktır. Linçleyenler ağlayarak günlüğüne yazabilir.