fourteen

68 11 29
                                    

Telefonumun sesi ile kaşlarımı çattım. Gözlerimi aralamaya çalıştığımda başarısız oldum. Bugün Pazar dı ve beni kim arayıp uyandırmıştı bilmiyordum. Hızla telefona uzanıp aramayı görmeden yanıtladım. Beni arayan lüzumsuz kişi kimdi?

"Jennie?" Bay Kim. Gözlerimi hızla açtım. "Bay Kim?" Sesim yeni uyandığım için pürüzlü çıkmıştı ancak bunu pek umursamamıştım. Yeni uyandığım için dün olanları yeni hatırlıyordum.

"Birkaç saat sonra seni gelip alacağım. İngiltere'de 2 günlük bir iş gezisine çıkacağız." Bu adam şaka yapıyor olmalıydı. Bu adam komple şaka olmalıydı. Şaka değil mi? Evet, ben şuan rüyadayım. Birazdan uyanacağım ve normal bir şekilde günüme devam edeceğim.

"Ne?"

"Anladın Jennie. Hazırlan geliyorum." Telefonu kapattığında şokla kalakaldım. Ağzımın açık olduğunu fark ettiğimde dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı öne eğdim. Yorulmuştum. Ellerimle şakalarımı ovarak ayağa kalktım. Banyoya geçip dişlerimi fırçaladım ve günlük rutinlerimi hallettim.

Ardından mutfağa indim ve kendime acı bir kahve yaptım. Dün gece geç yattığım için uykuluydum ve ağladığım için de başım ağrıyordu. Gerçi alkolün de etkisi vardır. Kahve makinesinden gelen sesle kahveyi fincana döküp camın önüne geçtim.

Sadece birkaç yudum içtikten sonra tekrar telefonumun sesini duymamla lanet okudum. Cebimden telefonumu çıkarıp 'Lisa' yazısını gördüğümde gülümseyerek açtım tekefonu.

"Bebeğim günaydın! Hayırdır, erkencisin?"

"Jennie, iş gezisine gidiyormuşsunuz? Tanrım, Jennie 2 gün yalnızsınız!" Heyecanla konuştuğunda burukça gülümsedim. Dün geceyi anlatsaydım büyük ihtimalle hayalkırıklığına uğrayacaktı.

"Evet, İngiltere'ye gidecekmişiz." Onu bozmamaya çalışıyordum. Ben olmasan bile o heyecanlı olsun istiyordum.

"Hayatım bu süper haber!" Neredeyse çığlık atarak konuştuğunda telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Evet, öyle. Bebeğim şimdi ben eşyalarımı toplicam sana mesaj atarım olur mu?"

"Tamamdır tatlım görüşürüz!"

Telefonu kapattığımızda kahvemden birkaç yudum daha içip fincanı mutfağa bıraktım. Ardından koşarak odama çıktım ve hazırlanmaya başladım.

Yarım saat sonra çalan kapı ile hızla çantamı alıp kapıya ilerledim. Açtığımda her zaman takım elbise giyinen Bay Kim, giydiği sportif kıyafetleri ile alışılmadıktı. Ama hala çok yakışıklıydı. Böyle de çok yakışıklıydı. Her hali çok yakışıklıydı.

Önümde eğilip elimdeki çantayı aldı ve ilerlemeye başladı. Ben de hemen arkasından çıkıp kapıyı kilitledim ve arabaya ilerledim. O çoktan sürücü koltuğuna geçmişti.

Güneş gözlüğünü takıp arabayı çalıştırdığında gözlerimi ondan çekememiştim. Onu izlemeye başladığımda bana dönüp bir kaşını kaldırması ile utançla geri önüme döndüm. Aptallığıma lanetler okurken konuşmaya başladı.

"Bay Bass ile yemek yiyeceğiz." Kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Daniel Bass?" Beni başını sallayarak onayladığın geri önüme döndüm. "Uzun zamandır iş yapmak istiyorduk zaten. Bu yüzden aramasını bekliyordum ancak beni aramadı?"

"Beni aradı." Kaşlarım havalandığında devam etti. "Geçen sene bir davette ayaküstü konuşmuştuk. O sırada iş teklif etmişti ve özel numaramı almıştı. Ancak bir türlü olmamıştı."
Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. Ona bakamıyordum çünkü taktığı güneş gözlüğü ve ciddi duruşuyla çok çekiciydi.

"Yemek yarın akşam." Yarın akşam yemek yiyeceksen neden 2 gün kalıyorduk diye düşünmeye başlayacağım sırada Taehyung devam etti. "Ertesi gün davete katılacağız."

Anlık olarak kafamı sallayıp onaylasamda 5 saniye sonra içimi telaş kaplamıştı. Hızla ona döndüm. "Ben yanıma o tarz bir şey almadım. Ne giyeceğim ki? Bilseydim alırdım. Ama söylemediniz. Ben şimdi ne yapacağım?"

"Ordan alırız." Benim aceleci tavrıma karşı sakince yanıtladığında bu cevap mantıklı gelmişti. Rahatça arkama yaslanıp yolu izlemeye başladım.

Bu sırada radyodan kısık sesli müzik çaldığında hafifçe gülümsedim. Eski halimizi düşündüğümde şuanki halimiz çok garip geliyordu ve bu aramızdaki soğukluk hiç geçemeyecek gibiydi.

Bu 2 gün aramızdaki duvarların yıkılması için belkide bir şanstır diye düşünüyordum. Öyle olmasını umuyordum.

Düşüncelerime yine boğulduğumu hissettiğimde gözlerim yavaşça kapandı. Son duyduğum şey ise Bay Kim'in sesiydi.

"Jennie, uçakla gideceğiz."

Bıktım sizden öpüşün barışın artık yeter

did you stop loving me | taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin