Lanet olsun! İşe geç kalıyordum. Alarmı kapatmış ve geri uyumuştum. Bu yüzden evden kahvaltı yapmadan acele çıkmıştım. Yolda gördüğüm ilk taksi ile son anda yetişmiştim işe.
Kartımı okutup girdiğimde ise hemen odama girmiş ceketim ve çantamı koltuklardan birine tam anlamıyla fırlatmıştım. Defterimi masamın üzerine koymuş bugünün programını incelemiştim. Daha sonra ise defteri de alarak odadan çıkmış kahve yapmak için mutfağa adımlamıştım.
Sonunda kahve makinesinin sesini duyduğumda hızlı davranarak kahveyi fincana koymuş ve dökmemeye dikkat ederek Taehyung'un odasına ilerlemiştim.
Zorlanarak kapıyı tıklatmış ve içeri girmiştim. Kahveyi masaya bırakmış ve masanın birkaç adım gerisinde durmuştum. Gözlerimi ona çevirdiğimde ise onun kaşları çatık bir şekilde bir dosyayı imzaladığını görmüştüm. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
Sonunda dosyayı kapatıp bana döndüğünde kendime gelmiş ve elimdeki defteri açmıştım. Bakışlarımı ondan deftere indirdiğimde ise kısaca bugünü özet geçmiştim.
"Lee Si-woo ile olan görüşmeyi erkene al." kaşlarımı çatarak defteri tekrar incelemiştim. Bakışlarımı ona geri çevirdiğimde konuşmak için dudaklarımı araladım. "Ondan önce şirkette bir toplantımız var." Taehyung kaşlarını kaldırmış "toplantıdan önce?" diye bana soru yönelttiğinde dudaklarımı yalamış ve cevaplamıştım onu. "Toplantı 12.00'de. Ondan önce ise herhangi bir programınız yok. Ama son anda yeni bir görüşme-" sözümü kesen Taehyung'un ta kendisiydi. "Bay Lee'nin asistanı ile bağlantıya geç ve 1 saat sonrasına bir görüşme ayarla Jennie." Otoriter sesiyle dudaklarımı birbirine bastırmış ve kafamı hafifçe sallamıştım.
Odadan çıktığımda ise sinirle göz devirmiş ve kendi odama ilerlemiştim aceleyle.
Defter eski asistana aitti ve birçok şirket asistanlarının numaraları vardı. Bay Lee'nin asistanının numarasını sonunda bulduğumda şirket telefonunu elime almış ve numarayı tuşlamıştım.
Kısa bir konuşmadan sonra ise görüşmeyi ayarlamış ve Taehyung'un odasına ilerlemek için odamdan çıkmıştım. O sırada merdivenden inen Lisa ile karşılaşmıştık. Beni görmesi ile yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti.
"Günaydın Jen!"
"Günaydın!" Gülümseyerek verdiğim cevaptan sonra Lisa ima ile sırıtarak konuşmuştu. "Nasıl gidiyor?" Bu soru ile dudaklarımı büzmüştüm. "Bilmiyorum."Gerçekten de bilmiyordum. Ne hissediyor, ne düşünüyordum. Kendimi anlayamıyordum. Yıllar sonra onu görmek ve hiçbir şey olamamış gibi davranmak bana ne hissettiriyordu? Bilmiyordum.
Tam bu sırada Taehyung merdivenlerden iniyordu. Bunun üzerine Lisa kenara çekilmiş ve Taehyung'a bakmıştı.
"Naber Patron?" Gülümseyerek soru soran Lisa'ya dönen Taehyung ona karşılık hafifçe gülümsemiş ve Jennie'ye dönmüştü. "Bay Kim ben de tam sizin yanınıza geliyordum."
"Çıkıyoruz." Jennie çatık kaşlarla telefonundaki saate baktı. "İyi de toplantıya daha 1 sa-" Kafasını kaldırdığında gördüğü koyu gözler ile cümlesini devam ettiremedi. Dudaklarını birbirine bastırarak "Peki, odamdan eşyalarımı alayım çıkalım." dedi ve Lisa'ya dönüp gülümsedi. Geldiği merdivenleri hızla geri indi ve odasından eşyalarını aldı.
Odadan çıktığında Taehyung da onu kapının önünde bekliyordu. Taehyung onu gördüğünde önden ilerlemeye başladı. Jennie hızla ona yetişti ve birlikte şirketten çıktılar.
Jennie yine onun arabasına biniyordu. Hala heyecanı aynıydı. Taehyung arabayı çalıştırdığında önüne döndü. Dünkü gibi ona bakarken yakalanıp rezil olmak istemiyordu. Bu yüzden ona bakmak istese de kendine engel oluyordu.
15 dk lık yolculuğun ardından bir evin önüne gelmişlerdi. Jennie kaşlarını çattığında yanındaki kapının sesini duydu. Taehyung çoktan arabadan inmişti. Kendisi de inmeli miydi bilmiyordu bu nedenle beklemeye başladı. O sırada Taehyung dışardan ona kaşlarını çatarak bakıyordu. Elini kaldırıp Jennie'ye gelmesini işaret ettiğinde Jennie kapıyı açıp indi.
Yine Taehyung önde Jennie arkasında ilerliyorlardı. Evin kapısının önüne geldiklerinde Taehyung cebinden anahtarı çıkardı.
Kapı açıldığında önce Taehyung girdi. Ardından Jennie kalbinin göğüs kafesine yaptığı baskıyla korkarak girdi. Burası Taehyung'un eviydi. Jennie dudaklarını birbirine bastırdı. Gözleri etrafta dolandı. Genel olarak siyah ve beyaz dekore edilen bu ev çok hoştu. Bakışları karşısındaki adama çevrildi. Adamın bakışları ise zaten kendisindeydi.
"Ben yukarı çıkıp üzerimi değiştireceğim. Masamın üzerinde toplantıyla ilgili birkaç dosya var. O sırada onları incele ve düzenle. Sonra çıkarız."
Jennie, kafasını sallayarak onayladığında Taehyung arkasını döndü ve merdivenlere yöneldi. O, odasına girdiğinde Jennie de onun dediği gibi masaya ilerledi. Üzerinde birden fazla dosya vardı. Kaşlarını çatarak elini bir dosyaya uzattı. İçini açıp inceledi. Bu dosyaya ihtiyaçları yoktu.
Bunun gibi diğer dosyaları da inceledi ve düzenledi. Son dosyaya da uzanacağı sırada gözünün önüne gelen saçı kulağının arkasına sıkıştırdı. Yanaklarını şişirerek tekrar dosyaya uzanıp incelemeye başladı. Bu sırada Taehyung da merdivenlerden iniyordu. Jennie'nin bu haline ufak bir tebessüm etmişti.
Jennie, kafasını kaldırıp hissettiği gözlere döndü. O ufak tebessümü yakalayamamıştı. Taehyung hemen eski ifadesine dönmüştü. Bakışlarını bu sefer daha aşağılara indirmişti. Taehyung, üzerindeki takım elbisesini çıkarmış rahat siyah bir tişört ve yine siyah bir pantolon giymişti. Tişörtü pantolonun içine sokmuş ve siyah bir kemer takmıştı. Bakışları bu sefer saçlarına çıktığında dağınık saçlarıyla karşılaşmıştı. O, kesinlikle çok yakışıklıydı.
Bakışlarını sanki hiç onu süzmemiş gibi masadaki dosyalara çevirdi. "Tüm dosyaları inceledim. İhtiyacımız olabilecekleri ayırdım."
Taehyung, masaya doğru adımlayıp Jennie'nin yanına geldiğinde dosyalara uzandı. Jennie'nin toplantı için ayırdığı 2 dosyayı inceledi. - Bu sırada Jennie de onu inceliyordu.- Tekrar Jennie'ye döndüğünde kafasını salladı. "Çıkalım." Jennie dosyaları ve eşyalarını eline aldığında evden çıktılar.
1 yıl sonra slm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
did you stop loving me | taennie
FanfictionSonra ne kadar korksa da sordu o soruyu. 'Beni sevmeyi bıraktın mı?'