eight

62 10 31
                                    

Oflayarak bilgisayarı kapattım. Önümdeki defteri de kapatıp yan tarafa koyduktan sonra ayağa kalktım. Bu şirkette çalışalı neredeyse 1 ay olacaktı. Ve bu 1 ay içerisinde Taehyung ile aramızda hep soğukluk vardı. Gerçek bir patron-asistan ilişkisiydi.

Bu durum ne kadar canımı sıksada bir şey diyemiyordum. Aslında sormayı çok istiyordum, her şey bu kadar mı böyle mi olacağız diye sormak istiyordum. Ama öyle bir fırsat bulamamıştım. Odasına girdiğimde birkaç cümle konuşmadan sonra susuyor ve gitmemi bekliyordu. Tanrım, neyse...

Bugün ise aralıksız çalışmıştım ve yorgundum. Biraz hava alıp şirkette dolaşacaktım. Kapıyı açıp odadan çıktım ve ortak alana ilerledim. Ancak burası normalden farklı gibiydi.

Normalde işle kafayı bozmuş olan Eunbi bile kafasını kaldırmış Yeji ile Yerim'i dinliyordu. Kaşlarım havalandı. Tam bu sırada bakışları kapıya çevrildi. İçeri bir kız girdi ve doğrudan Moonbyul'un (hatırlamayanlar için söyliyim sekreter) masasına ilerledi.

Ardından merdivenlere yöneldiğinde kaşlarımı çattım. Üst katta sadece Bay Kim ve Bay Jeon'un odası vardı. İkisinden birine gidecekti.

Tam bu sırada aşağıya inen Lisa'yı gördüğümde gülümsedim. Ancak Lisa'nın yanından geçen kıza olan bakışları ile yüzüm tekrar düz bir hal aldı. Lisa sonunda bakışlarını önüne çevirdiğinde beni gördü ve az öncekinin aksine kocaman bir gülüşle yanıma geldi.

"Selam tatlım!" Ona karşılık ben de gülümsedim. "O kız kimdi?" Anında suratı düştüğünde şaşırmıştım. "Sana." Bu ismi hatırlıyor gibi olduğumdan kaşlarımı çatıp düşünmeye başladım ancak Lisa düşünmeme izin vermedi. "Taehyung'un bişeysi." Jiwoo ve Lily'nin anlattığı kız olduğunu anladığımda ifademi düz tutmaya çalışıyordum. "Bişeysi?"

"Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Görüşüyorlar. Taehyung'a soruyorum yok diyo. Ama kıza sorsan yakında yüzük takacaklar." Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldığında Moonbyul'un sesini duydum. "Jennie, Bay Kim seni odasına çağırıyor!"

Harikaydı. Süperdi. Muhteşemdi. Fevkalade bir haberdi. Evet, kesinlikle muazzam bir haber!

Bakışlarımı çaresizce Lisa'ya çavirdiğimde yüzündeki tebessümü gördüm ve kaşlarımı çatarak yanından ayrıldım. Hızla basamakları çıktığım sırada kapıya ilerliyorken kapıdan çıkan Sana ile karşılaştım. Çok güzeldi.

Kapıyı tıklayıp 'Gir' komutunu aldıktan sonra kapıyı açtım.

"Nerdeydin?"

"Ortak alanda."

"Seni aradım, ulaşamadım?"

"Ben tüm işleri hallettim. Beni arayacağınızı düşünemedim."

"Düşünmelisin. Bunun için çalışıyorsun."

Bir kaşını kaldırarak söylediği şey ile kaşlarım çatıldı. Ciddi miydi? Ciddiyse ağlayabilirdim.

Ona olan sinirli bakışlarıma sorgularcasına baktığında aniden düzelttim kendimi. Haklıydı, bunun için vardım. Kendimi ne sanıyordum ki zaten.

"Haklısınız, dikkat edeceğim."

Bir an önce bu odadan çıkmak istiyordum.

"Bu akşam Bay Park ile olan iş yemeğini yarına ertele." Kaşlarımı çatıp hafızamı zorladım. "Bu pek mümkün değil. Yarın akşam da dolusunuz." Kafasını yana eğdiğinde düz bakışlarla bakıyordum ona. "Boşalt o zaman Jennie." Bu adam gittikçe sinir bozucu birine dönüşüyordu. "Bay Kim, bu akşam Bay Park ile yenecek olan yemek oldukça önemli. Yarın da İtalyanlar ile bir yemek yenilecek. Bu randevuyu zaten çok zor aldım, erteleyemem. Şu anda zaman yaratmam mümkün değil."

Sanki bunca şeyi boş yere söylemişim gibi umursamadı. "Bu akşam Sana ile yemeğe çıkacağım. Bay Park ile olan görüşmeyi çarşambaya ertele."

Kendimi iğrenç hissediyordum. Baktığım gözler o kadar yabancıydı ki birazdan ağlayacaktım sanki.

Bu dediğine kaşlarımı çatmadım. Aynı soğuk ifademle onu onayladım. Şuan tek istediğim bu odadan bir an önce çıkmaktı.

"Peki Bay Kim, halledeceğim." Kafasıyla beni onayladığında aslında bana gitmemi söylüyordu. Ben de öyle yaptım. Arkamı dönüp bu odadan çıktım. Hızla basamakları inip odama geçtim.

Bu tavırları canımı yakıyordu. Bu sadece ruhsal olarak değildi, fiziksel olarakta kalbimi ağrıtıyordu. Gözlerine baktığımda gördüğüm o soğukluk beni üşütüyordu. Söylediklerime karşı umursamaz tavırları yaralıyordu.

Eskiden de böyleydi, o beni yaralardı. Kalbim ağrırdı. O ağrı hiç geçmedi. Geçecek gibi de değildi.

Bu bölüm şako mu?

did you stop loving me | taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin