Şirketi dolaşmış ve diğerleriyle tanışmıştım. Şimdi odama geçmiş koltuğumda oturuyordum.
Yanlızdım.
Her şey çok ani gelişmişti.
Odamı inceliyordum. Burası artık benimdi. Patronum, hala aşık olduğum unutamadığım eski sevgilimdi.
Dirseklerimi dizlerime yasladım ve ellerimle yüzümü kapadım.
O odadan çıktıktan sonra bir kaç damla dökmüş sonra kendimi tutmuştum. Ama şimdi tek başımaydım.
İş yerinde ağlamak istemezdim ancak kendimi daha fazla tutabileceğimi sanmıyordum.
Bir damla aktı.
Sonra bir damla daha.
Ve bir damla daha.
Sikeyim. Şuan her şeyi boşverip yukarıya çıkmak ve dudağına yapışmak istiyordum. Özledim. Çok özledim. Sesini, kokusunu, bakışlarını, gülüşünü, ellerini tutmayı, sarılmayı... Her şeyimizi, her şeyini çok özledim.
O da özlemiş midir?
Beni hala seviyor mudur?
Ya da beni sevmeyi bırakmış mıdır?
Gitmeden önce sorduğu son şey buydu bana.
Acıyla gülümsedim çünkü ne zaman onun bana soruşu gelse o sesini anımsasam kalbim sızlardı. Şimdi de sızlıyordu.
Gözyaşlarımı sildim. Kafamı yukarı kaldırdım. Ancak hala yaşlar akıyordu.
Onsuz geçen 6 yılıma lanet ettim. Onsuz aldığım nefeslere lanet ettim.
Kolay değildi. O gittikten sonra hiçbir şey kolay olmamıştı. O zamanlar sadece o vardı. Arkadaşım yoktu, ailem yoktu. Sadece o vardı. Onun gidişiyle boşluğa düşmüştüm.
Sonunda ayağa kalkabildim ama bu hiç kolay olmadı. O benim her şeyimdi. Birileri beni kanatırdı sonra o tüm yaralarımı sarardı.
Ancak onun beni yaralaması beni afallatmıştı.
Bu sefer yaramı saracak kimse yoktu.
O gitmişti.
Ama zamanla o yaranın sızısı biraz azaldı. Sonra kabuk bağladı, kanama durdu.
Ama bugün o yara tekrar açıldı.
Onu gördüğüm an yine sızlamaya, kanamaya başladı.
Ve bu yarayı kimse saramazdı, iyileştiremezdi. Zaman bile hafifletemezdi.
Sadece o yapabilirdi.
Bir kere daha ona ne kadar muhtaç olduğumu fark ettim. Ona ihtiyacım vardı. O olmazsa aldığım nefes beni huzurlu hissettiremezdi.
6 yıldır bu huzursuzluk ile yaşadım ama bundan sonra yapamazdım. Yaşayamazdım.
Onun gitmesine izin vermeyecektim.
Aniden masanın üstünde çalan telefon ile yerimde titredim. Çalan benim telefonum değildi, iş telefonuydu.
Ayağa kalktım ve açtım. Taehyung un sesini duymamla afalladım. 'Odama gel. Toplantı saatlerine bakacağız. Gelirken kahve de getir.' Sesinin hala soğuk olması dolu olan gözlerimden bir damla daha yaş akmasına neden olmuştu. Fakat hemen sildim onu. Ve sesimin titrememesine dikkat ederek cevap verdim. 'Tamam' ardından telefonun kapanma sesi geldiğinde derin bir nefes aldım.
Masanın üstündeki kendi telefonumu ve toplantı saatlerinin ve bir çok şeyin olduğunu bildiğim planlayıcı defteri alıp odadan çıktım. Ardından sol taraftaki koridora dönüp mutfağa ilerledim ve Taehyung a filtre kahve yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
did you stop loving me | taennie
FanfictionSonra ne kadar korksa da sordu o soruyu. 'Beni sevmeyi bıraktın mı?'