Shinobi

35 5 0
                                    




Sakura sessiz adımlarla ilerliyordu. Hiç bilmediği bu yerden bir an önce çıkışı bulmayı umut ediyordu. Başının dönmesini umursamamaya çalışarak yürümeye devam etti. Geniş duvarların, darlaştırdığı uzun koridorda sadece kendi nefes alıp-verişini duyuyordu. Koridor, karmaşık bir labirent gibi uzanıyordu; sağa ve sola dönülen çok sayıda koridor, iç içe geçmiş katlar vardı. Etrafına bakındığında, düşmanın burayı özel olarak tasarladığını anladı. Duvarlarda karmaşık semboller vardı, bu semboller çakrasını ve gücünü sınırlandırıyordu. Alnında biriken terleri elinin tersi ile silip yürümeye devam etti.

Koridorun ne kadar uzun olduğunu gördüğünde şaşkınlığını gizleyemedi. Bir süredir yürüdüğünü biliyordu, ama yol sanki hiç bitmiyor gibiydi.

-" Kaçmış! Onu bulun!"

Sakura arkasından gelen seslerle irkildi. Onun kaçtığını bu kadar çabuk fark etmeleri mümkün müydü?

Hissettiği acı yüzünden, kaşlarının çatılmasını engelleyemiyordu. Sabırsızlıkla dudaklarını ısırarak adımlarını hızlandırdı. Bu koridorda neredeyse oksijen yok gibiydi. Nefes nefese ilerlerken, sıcak terinin şakağından aşağıya, boynuna indiğini hissetti.

En son ne zaman bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Aslında daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.

Anne olmak böyle bir şey miydi?

Henüz hiç görmediği, tanışmadığı  birisini bu kadar büyük bir aşkla sevmek...

Sakura bebeğinin kalp atışını ilk duyduğu zaman buna inanmakta güçlük çekmişti. Karnının içerisinde bir yerlerde ondan ve Sasuke'den bir parça vardı. İçerisinde gittikçe büyüyerek onlarla tanışacağı güne kendisini hazırlıyordu. Sakura'nın gözünden bir damla yaş aktı.

Güçlü olmalıydı.

Sasuke ve onun aşkından meydana gelen bu hediyeyi korumak için ne olursa olsun yapmaya hazırdı. Ona bir şey olmasına asla izin vermeyeceğini biliyordu.

Bakışları kararlıydı. Bu sefer onu yenmek bu kadar kolay olmayacaktı.

Dikkatli bir şekilde ilerleyerek etrafında bir tuzak veya Ootsutsuki klanının başka bir üyesi olup olmadığını anlamaya çalıştı. Tam o sırada ayak seslerini duydu. Hızla köşeye saklandı ve gelen kişiyi izledi. Bu, Ootsutsuki'nin bir gözcüsüydü, ama yalnız değildi. Sakura dikkat çekmemesi ve düzgün bir plan yapana kadar saklanması gerektiğini biliyordu. Ne kadar güçlü olursa olsun, hepsiyle baş etmesi imkansızdı. Konoha'dan çıkmadan önce yanına aldığı haberleşme cihazını denemeye karar verdi, belki bu şekilde Sasuke'ye ulaşabilirdi. Hiç sinyal yoktu. Sakura sinirle cihazı cebine geri koydu.

Sakura gözcünün koridordan ayrılmasıyla derin bir nefes verdi. Bu labirent gibi karmaşık bina ve her köşede devriye gezen Ootsutsuki üyeleri, kaçışı daha da zorlaştırıyordu. Ancak panik yapmamalıydı; buradan sağ salim çıkmak için iyi bir stratejiye ihtiyacı vardı. Kendisini koruyabilmek için önce binanın yapısını anlamaya çalıştı. Gözlemlediği kadarıyla klanın üyeleri koridorları sürekli olarak kontrol ediyordu ve devriyeler arasında belirli bir zaman aralığı vardı. Her beş dakikada bir, bir gözcü yanından geçiyordu. Zihninde koridorların haritasını oluşturmaya çalışarak geçiş sürelerini hesapladı. Kaçış planı için ilk hedefi, bu zaman aralığını kullanarak sessizcedaha güvenli bir alana ilerleyebilmekti.

Sakura, binanın her tarafına yayılmış olan tuzakları da fark etti. Çakrasını kısıtlıyan mühürlerle güçlendirilmiş bazı kapılar, düzensiz olarak yerleştirilmiş tuzaklar ve karanlık koridorların sonundaki çıkmazlar onu sürekli olarak zor duruma sokuyordu. Ancak, geçmiş tecrübelerine dayanarak tuzakların bazılarının zayıf noktalarını tespit etme şansı yakalayabilmişti. Daha güçlü engellerle karşılaşabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak, Klonlarından birisini farklı bir yöne göndermeye karar verdi. Bunun için fazla çakra hacamasına gerek yoktu. Bu klon, diğer gözcülerin dikkatini çekecek ve binanın farklı bir alanına yönlendirecekti. Bu şekilde Sakura, dikkat dağıtmayı başarıp, esas hedefi olan ana çıkışa doğru ilerleyebilecekti. Ama çıkış neredeydi? Sakura sinirle güldü. Burada çürüyüp gitmemeyi umuyordu.

BondsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin