3: "çuvaldız mankeni"

742 44 69
                                    

ufak 1 info gecmem gerekior,

bi onceki bölümde tasarım icin max 2 gun lazim demisim. oyle bir seyin mümkunati yokmus gencler, ona sebebiyen degistirmek durumunda kaldim yani simdiki bölüm sırasında kafaniz karısırsa diye söylüyorm. karısmasın.

bu kadardi tenk yu♥️
_ _ _

Eve girdiklerinden beri Kıvırcık, adını öğrenmiştim bu arada, kısa aralıklarla gözlerini bana dikiyordu.

Ben de onun kadar şaşkın ve hatta memnuniyetsizdim ama artık idrak mı etseydi acaba? Ki burada en büyük dehşeti benim yaşamam gerekirdi mantıken. Galatasaray'ın gözbebeği, milyonların sevgilisi Barış Alper'e bir alkollü mekanda hırsız diye diklenmiştim. Üstelik adam hırsız falan da değildi. Ve şuanda salonumda yayılmış oturuyordu.

"Tuncay Bey, buraya kadar gelmişsiniz kabalık etmek istemem lakin istediğiniz şey mümkün değil maalesef."

Çağlar denen emrivaki ketenpereci birey, bana oturduğu yerden oldukça bozuk bakışlar atıyordu fakat ben ona cevabımı götümü dönüp oturarak verdiğimi düşünüyordum. Zira bana en başta düzgünce derdini söyleseydi en başta reddederdim ve kimse rezillik çekmemiş olurdu.

"Haklısınız elbette, hiç hoş bir karşılaşma olmadı ama bu iki taraf için de çok iyi bir fırsat olabilir. Yanılıyor muyum?"

Yani aslında yanılmıyordu tabii. Kıvırcık Topçu için acil bir takıma ihtiyacı varmış ve benden bir hafta içinde sıfırdan bir takım elbise çıkarmamı istiyordu.

Dümdüz bir şekilde dünyada takım elbise mi bitti, diye sorduğumdaysa çok sevdiğim arkadaşım Çağlar'ı gösterip sözü ona devretmişti.

"Tuncay beni arayıp Barış'ın taşıyabileceği kıyafetler tasarlayan, iddialı bir tasarımcı sorunca aklıma senin burada olduğun geldi Ceylin. Biraz emrivaki ve acele oldu farkındayım, sana da sormam gerekirdi. Ama bu senin için de çok iyi bir PR çalışması olur yalan mı? Win-Win."

Yalan değildi. Serbest bir zamanım olsa seve seve yapardım da fakat benden yedi günde bir tasarım istiyorlarsa, üstelik bu koşturmaca içinde, PR'dan fazla şey sunmaları lazımdı.

"Ceylan Hanım."

Alayla gülüp başımı eğdim. Önümüzdeki galada tasarım kıyafetimi giymek isteyen birine göre fazla cüretkar davranmıyor muydu acaba? Yalnızca soruyorum.

Seni giydireyim diye karşımda kırk takla atan menajerinden utan Kıvırcık... eli ayağına dolandı adamın.

"Ceylin."

"Çok pardon. Ceylin Hanım, Tuncay abime katılıyorum, ikimiz için de iyi olur hatta sizin için çok daha iyi olur. Yanılmıyorsam buraya Türkiye'ye açılmaya geldiniz?"

Adımı beş dakika önce öğrenmemiş miydi bu? Bu bilgiler ne ara ona gitmişti?

Başımı salladım. "Büyük bir organizasyon olacak, gözler de benim üzerimde olacağından ülkedeki çoğu mağaza sizi kendi bünyesinde görmek için yarışa girecektir. Ek olarak tabiki de emeğinizin karşılığı bir kenara, zor bir durumda bunu yapacağınız için istediğiniz rakamı söylemekte özgürsünüz."

Yeniden sessiz kaldığımda Barış gözlerini yanındaki menajerine çevirdi. Sanki onay almak isteyen bir çocuk gibi adama bakmaya devam ettiğinde adam gözlerini benden ayırmadan elini Barış'ın bacağına atıp patpatladı.

Laz Öküzü | BAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin