14.Bölüm

2.2K 21 3
                                    

HAFTALAR SONRA......

Tuvalette klozet kapağının üzerine oturmuş elimdeki doğum kontrol kitine bakıyordum. Amacıma ulaşmıştım.

Hamileydim....

Başarmıştım.....

Mutluydum.....

Babası sevdiğim , aşık olduğum adam olmasa da hamileydim. Elimdeki doğum kontrol kitine son bir kez baktıktan sonra biri görebilecekmiş gibi etrafıma bakıp içinde olduğum o tuvalet kabininden çıkıp lavabolara doğru ilerledim.

Elimi , yüzümü yıkayıp kendime çeki düzen verdikten sonra tuvaletten çıkıp asıl hedefim olan kişiye doğru yavaş ama emin adımlarla ilerledim.

Kalabalıklar korkutucuydu. Özellikle de benim gibi büyük bir şirkette çalışıyorsanız kalabalıklar bunaltıcı ve korkutucu olabiliyordu.

Yanından geçtiğim her beden ya bana acıyarak bakıyordu ya da hiç bir çekince emaresi göstermeden bana bakarak kulaktan kulağa fısıldaşıyordu.

Aylardır çalıştığım bu şirkette gördüğüm görmeye mecbur bırakıldığım görüntü buydu. Herkesin en iyi dostu , arkadaşı Ece tek bir kişinin hatası yüzünden günahkar ilan edilmiş çarmıha gerilmişti.

Onlara inat aylardır yapmaktan bir an bile vazgeçmediğim gibi başım eğik kambur durmak yerine başım ve omuzlarım dik aralarından geçip asansöre bindim.

Benimle birlikte asansörde dört kişi vardı. Üçü de benim asansöre binmemle cüzzamlı biri asansöre binmiş gibi ellerindeki dosyaları kendilerine doğru çekmiş sinebildikleri kadar asansörün en köşesine sinmişlerdi.

Aptallar..... Her biri koca bir aptaldı. Bakalım ben Atlas Kuzey'le evlendiğimde de yine bana böyle davranabilecekler miydi?

Sanmıyordum. İki yüzlü insanların olduğu bir toplumda yaşıyorduk. Onlara aldırmamayı öğreneli çok olmuştu. Dudaklarımdaki kibirli gülümsemeyi bozmadan asansör istediğim katta durduğunda yaptığım keyifli yolculuğun verdiği o hazla asansörden indim.

Atlas'ın odasının olduğu koridor uzun , geniş , ferah bir koridordu. O eski günlerdeymiş gibi hissetmem normal miydi?

Ona sürpriz yapmak için ondan önce şirkete gelip odasında onu beklemem , öğle aralarında veya mesai saatleri içinde Kadir beye yakalanmamaya çalışarak ona bir fincan kahve götürmem..... Şimdi düşününce hepsi de yıllar öncesine ait birer anı parçası gibi geliyordu gözümün önüne. Halbuki hepsi de bir kaç ay önce yaşanmış olan anılardı.

Asansörden inerken ya da öğrendiğim o güzel haberle sahip olduğum o mutluluk büyük bir toz bulutu gibi dağılıp gitmişti.

Yine de güçlü olmalıydım. En küçük sarsıntı bile az sonra vericeğim güzel haberi gölgeleyebilirdi. Bir kaç dakika sonra vericeğim haberin bir çok hayatı değiştireceğini bilerek Atlas Kuzey'in odasından içeriye girdim.

Çalışıyordu. Tüm dikkatini bilgisayarının ekranından baktığı o şeye vermişti.

Odadaki varlığımı farketmemişti. Bu iyiye işaretti. Mümkün olduğunca sessiz olmaya çalışarak ona doğru ilerledim.

Ona dokunmak istemem ya da onu öpmek istemem normal miydi? Hem ona çok yakındım hem de ona çok uzaktım. Şuraya şu köşeye çöküp saatlerce ağlamak istiyordum.

Eğer..... Eğer onu dinleseydim şimdi bu durumda olmayacaktım. Ben kirli planlar yapan o kadın rolüne soyunmayacaktım. O da herşeyden habersiz o kişi olmayacaktı.

Yaptığım aptallık aklıma her geldiğinde kendimi binlerce kez tokatlayıp her defasında da kendime kendine gel diye bağırmak istiyordum. Ama hala geç değildi. En azından ben öyle düşünüyordum.

GÜNAHA DAVET ( +24 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin