İşe geldiğinden beri kafasını toparlıyamıyordu. Ne dün gece yaşananları unutabiliyordu ne de Seçil'in attığı o zevk dolu çığlıkları.
Gözlerini her kapatışında ya da arkadaşlarının onu her tebrik edişinde yatağındaki kadının zevk dolu inlemelerini , çığlıklarını sanki unutmuş gibi tekrar ve tekrar hatırlıyordu.Bu kez son diyip önündeki işe ne kadar konsantre olmaya çalışırsa çalışsın olmuyordu.Her defasında önündeki raporları bilgisayara yanlış girip bir daha başa dönüyordu.
Tam yeniden işine konsantre olmak için raporları bilgisayara tekrar giricekken yanlış raporları elinde tuttuğunu farketti.İşe geldiğinden beri yanlış raporları eline almış bu da yetmezmiş gibi o raporları her defasında da bilgisayara yanlış girmişti.
Of çekip elindeki raporları masada rastgele bir yere fırlatıp ayağa kalktı.Acilen kendine gelmeliydi.Bunun için aklına gelen en iyi yol ise kahve içmekti.
Odasından çıkıp kimseye yakalanmamaya çalışarak odasının olduğu koridorda ilerlemeye başladı.Arkadaşlarının onu evliliği ile ilgili tebrik etmelerini artık istemiyordu.Yeteri kadar canı sıkılmıştı.Daha fazla canı sıkılsın istemiyordu.
Tam arkadaşlarına yakalanmadığı için kendini tebrik edicekken önce önünde bir beden belirdi sonra da üzerinde bir sıcaklık hissetti.
"Affedersin.Canın yandı mı? "
"Anlamadım? "
"Atlas canın yanmış olmalı neden anlamadım diyorsun?"
İşte o zaman Atlas gömleğinin önündeki kahve lekesini farketti.Evlenmek üzere olduğu kadın üzerine kahve dökmüştü. Yüzüne bakamıyordu. Eğer o bekarlığa veda partisi olmasaydı muhtemelen onunla evlenmiş olucaktı.
Ondan uzaklaşmak istedi ama Ece ondan uzaklaşıcak gibi değildi.Aksine ona yardım etmek istiyor gibiydi.Elinden tutup çekiştirerek onu kendi odasına götürdü.
"Üzerindeki gömleği çıkar istersen."
"Kalsın."
"Neden? "
"Böyle kalsa daha iyi olur."
Umuyordu ki karşısındaki kadın çok fazla ısrar etmezdi.Ama istediği gibi olmadı.Ece önce içinde oldukları odanın kapısını kapattı sonra da ona yeterince yakın değilmiş gibi yaklaşabildiği kadar yaklaştı.
Atlas başını eğmişti. Bu odadan çıkmak bu kadının karşısında daha fazla durmak istemiyordu.Ama Ece onunla aynı fikirde değilmiş gibi az önce üzerine kahve döktüğü gömleğinin düğmelerini ondan izin almadan açmaya başladı.
Atlas Ece'nin ellerini tutup onu kendinden uzaklaştırabildiği kadar uzaklaştırdı.
"Ne yapıyorsun? "
"Atlas ben pişmanım."
"Sen ne söylediğinin farkında mısın Ece?"
"Farkındayım.Hem de hiç olmadığım kadar farkındayım. Keşke seni dinleseydim.Belki bugün her ikimizde bu durumda olmazdık."
"Ece sen kendinde değilsin.Dakikalar önce benim üzerime dökülen o kahve sanki senin üzerine dökülmüş gibi tepkiler veriyorsun."
"Kendimdeyim Atlas hem de hiç olmadığım kadar kendimdeyim."
Ece'nin son sözleri bu oldu. Atlas'ı az önce düğmelerini açtığı gömleğinden tutup kendine doğru çekip öpmeye başladı. Atlas'ı istiyordu.Kaybetmişti ama tekrar kazanabilirdi. Biliyordu.Onun Atlas'ı ona geri dönerdi.
Öptüğü dudaklar ona karşılık vermiyordu ama onun da pes etmeye niyeti yoktu.Elindeki tüm silahları kullanmaya kararlıydı.Atlas tarafından itilene kadar.İşte o zaman saniyelerdir kapalı olan gözlerini açtı ve gerçekliğe döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHA DAVET ( +24 )
RomanceŞehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti. Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefret...