Karşısında duran iki endişeli adama bakıyordu. Biri kendisine çarpmak üzere olan lüks arabanın şoförüydü diğeri de daha bir kaç gün önce sevgiyle , aşkla yüzüne baktığı şimdi de yüzüne bakmaya katlanamadığı adamdı.
Daha fazla onun o güzel yüzüne bakmaya katlanamayacaktı. Onun üzerindeki bakışlarını çekip kolundan kan alan hemşireye baktı. Bir de bu vardı. Tüm o itirazlarına rağmen bu iki adam onu iyi olduğundan emin olmak için hastahaneye getirmişlerdi. Özel bir hastaneye.....
Ne Atlas Kuzey'in ne de kendisinin böyle bir hastahanenin ücretini ödeyebileceğini sanmıyordu. Her ikisi de ödeyemeyeceğine göre kim ödeyecekti?
"İyi misiniz?"
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
Yanında duran takım elbiseli zengin olduğu her halinden belli olan o adama baktı. Teklifsizce yanına gelmiş ona iyi olup olmadığını soruyordu. Bir cevabı hakediyordu. Atlas Kuzey'in aksine....
"İyiyim."
"Siz öyle karşıma çıkınca..... İnanın ki sizi farketmedim. Sizi farketmiş olsaydım o kadar geç frene basmaz....."
Yapmayı hiç istemesede sözünü kesti. Herşeyden habersiz olan bu adamın daha fazla kendini suçlamasını istemiyordu.
"Lütfen kendinizi daha fazla suçlamayın. Her ikimizde hangimizin suçlu olduğunu çok iyi biliyoruz."
"Bu arada sormayı unuttum adınız neydi?"
Sıkıntılı bir nefes verip yatağının karşısında duran adama baktı. Sinirliydi. Ona bakarak "Seçil. Adım Seçil Sezgin." dedi. Bilerek Seçil Kuzey dememişti. Canı yanıyordu. Onun da canı yansın istemişti.
"Adım Ömer Asaf Bozbey."
"Tanıştığımıza memnun oldum Ömer bey."
"Bana sadece Ömer Asaf deseniz."
"Ömer Asaf."
Sanki bunu söylemesini bekliyormuş gibi yanında duran o adam yanına oturup elini ellerinin arasına aldıktan sonra "Hala aklım almıyor sizin kadar güzel bir kadını nasıl farkedemediğimi?"
Bu adam ona iltifat mı ediyordu? Yoksa aklına gelen o şeyi mi yapıyordu? O değil parmağındaki evlilik yüzüğünü de mi farketmemişti?
Yüzük takılı elini onun tuttuğu elinin üzerine getirip "Burada suçlanması gereken biri varsa o da benim. Önüme bakmalıydım." dedi.
"Bu benim yüzümden yaralandığınız gerçeğini değiştirmiyor."
Göz ucuyla sargılı ayağına baktı. Bir de bu vardı. Tüm itirazlarına rağmen ayağına röntgen çekilmişti. Basit bir burkulmaydı. Röntgen sonuçlarında da zaten bu ortaya çıkıcaktı.
"Ömer bey...."
"Az önce anlaştığımızı düşünmüştüm. Hani bana Ömer Asaf diyecektiniz?"
Eğer ona ondan istediği gibi Ömer Asaf derse neler olucağını çok iyi biliyordu. Yine de bir yanı bunu yapmayı çok istiyordu. O yanına uyup "Ömer Asaf üstüne düşeni yapıp beni hastaneye getirdin. Diğer sürücüler gibi beni yolun ortasında bırakıp gidebilirdin. Sence de çok fazla üzerime düşmüyor musun?" dedikten sonra yanında oturan adamın onu anlamasını bekliyormuş gibi gözlerine baktı.
"Daha fazlasını yapmam gerektiğini düşünüyorum."
Ne söylerse söylesin ne yaparsa yapsın Ömer Asaf denilen bu adamın gitmeyeceğine emindi.
Aklına gelen son şeyi yapmaya karar verdi. Tam aklına gelen o şeyi yapıcakken yeterince sessiz kaldığını düşündüğü o kişi ondan önce davrandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHA DAVET ( +24 )
RomanceŞehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti. Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefret...