Herkes oturmuş yemekleri yerken Yakup Albay Mevzuya girmek için an kolluyordu. Akin sinirli ve gergin bir haldeydi. Ben ise yanımdaki adama bakıp bu kaypak gelmese olmuyor muydu diye geciriyordu. Sonunda çatal ve kaşık seslerinden daha yoğun bir ses duyuldu.
Yakup: Şimi iki genç bir yola girmiş.
Akın: ucu olmayan yol!
Kerim: Devrem yapma ya!
Akın: Ne yapma lan ! Kardeşimi ben sokakta mı buldum!? Onu üzecek adama bırakıyım.
Nihat: Evlat niye oğlum üzsü. Kızı sevmiş ki bizi getirmiş.
Dedi en bilge üslubu ve en tok sesi ile. Bu deyince bana bile bırakacakmışım gibi geliyor. Adam dünya geoit , allah 1, su normalde şefaf ısığın kırılması ile mavi gözükür. Bile dese o bile yalan gelir sorgulardım. Savunmasaydı bu beni savunma lan beni.
Kerim: Aile geçmişim sağolsun kimseye güven vermiyor Nihat Çınar!
Sustu başını eğdi kimse savunamıyordu bu durmu sanki laneti bulaşmıştı çocuklar niye babalarının günahlarını çekiyordu. Aylin ağzını açar gibi oldu bir an ama Yakup albay ondan önce davrandı.
Yakup: Evlat babaların günahlarını evlatlara yükleyeceksek benimde senin eline torunumu bıraktırmamam lazım.
Dedi gözlerim Akına döndü şaşıp kalmış sonra da hüzünle başını öne eğmişti. Azra'nın gözlerine baktım titriyordu. Vardı ya herkesin bir yarası onunda vardı. Benimki genç yaşta üszerime yüklenen sorumluluktu da onun ki neydi?
Akın: Baba ama!
Yakup: Ne ama kendine kötü baba diyebilir misin? Arayıp soralım mı torunuma ha? Ben gibi bir adamın oğlusun sen babalığını sorguladı mı hiç kayınbaban! Soralım mı Hasan'a babalığına hiç laf edermiymiş?
Akın'ın yüzü düştü biz sorgular halde baktık. Yakup allbayda anlamıştı anlamadığımı anladı ellerini önde birlestirip dirseklerini basaya koydu.
Yakup: evlatlar babalarının günahlarını çekmemeli demi Nihat bey. Biz gibi Kötülerin suçlarını sonradan evlat çekmemeli.
Kerim: Anlamadım komutanım.
Eli ile kalk işareti yaptı beraber yavaş yavaş
Yakup: baban sadık bir adam değil ama belli ki burda olduğuna göre birşeyler düzeltme peşinde güven güvenme sana kalmış!
Kerim: onun ilk denemesi değil!
Yakup: hakkını savmış demekki! Verilen hakkı guzel kullanmak lazım değil mi damat bey?
Ensemden tutup sevecen bir baba tavrı ile sevdi beni ama konuşmasından onunda babalığı süistimal ettiği belliydi.
Kerim: komutanım haddimi aşmazsam birşey sormak isterim?
Yakup: masada ki lafımin manasını sorcaksın değil mi?" Adam demeden diyeceğimi tahmin edince bana sadece baş sallamak kaldı" Azra doğduğunda annesini kaybettik. Bende mükmel bir babalık yapamadım. Eşimi o kadar seviyordum ki Azra'nın öldürdüğünü düşündüm bir süre hep uzaktım. Elimi sürmedim hiç dokunmadım. Azra dedi Annem ismine karşı gelmedim babasınin Eli dahi değmeyen kız. Adının hakkını verdi şimdiye kadar yanında ne bir erkek gördüm nede başka biri. Bana olan nefreti o kadar çoktu ki tüm erkeklere yayılmıştı o nefret sanki abisi hariç ama! Kendimi affetirmem uzun zaman aldı. Ama affetirdim ondan babana sans ver dedim.
Kerim: son veridiğim şansta annemin bacağında bıçak vardı komutanım içip içip geldi.
Yakup: haklısın evlat. " bana döndü ateş ettiği yere baktı" Azra timdekileri ilk sorduğunda senin için onca şeyi sırtlamış abim gibi baba yokluğunda baba olmuş dedi. Abisi ise öyle ama dedi yavşaktır da bizimkisi her gece birini ağırlar yatakta dedi." Durdu nefes aldı" evlat ben sana kızımı emanet ediceksem guvenmek isterim gözünden damla yaş aktığı şayet o gün seni vururum. Şehit diye de bildirim geçerim emanetimdir sahip çık!