O ödül gecesinde sadece ilk bireysel ödülümü değil, başka bir ödül daha kazanmıştım. Sarışın, konuşmayı bilmeyen, hayvanat bir ödüldü.
"O güne tekrar dönseydim gözlerimi kaçırmak yerine sana daha çok bakmak isterdim İlkin."
Kocaman gülümsedim.
"O...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Barış Alper.. hayatımda daha önce sadece ekranda gördüğüm, konuşmasıyla dalga geçtiğim kişiyle şu anda sosyal medyada gündemdik.Ben yaptığı meslekte başarılı olmak adına hayatını köşeye itmiş biriydim ve tek odak noktam voleyboldu. Şimdi ise yorumlarda "İlkin voleybolda başarıyı bulamayınca başarılı sporculara yanlamış." şeklinde yorumlarla karşılaşıyordum.
Ben milli bir sporcuydum, başarıya emin adımlarla koşarken kaç kere sakatlık geçirmiş umudumu yitirmiştim.. Ama elbette ki bunların hiçbirisi görülmüyordu, benim acılarım görülmüyordu. Sakatlık adına yıllarca mesleğimden ayrı kaldığım görülmüyordu..
Biz yıllardır Erkek voleybol takımıyla da shipleniyorduk ama gülüp geçiyorduk. Shiplemeleri benim elimde olan bir şey değildi, ama sırf başarılı bir futbolcu ile yakıştırıldım diye bu kadar ağır eleştiriler almayı haksız buluyordum.
Evet Barış Alper başarılı bir futbolcuydu onunda eminim ki benim gibi tek odak noktası mesleğiydi, onun da bu durumdan rahatsız olduğunu düşünüyordum. Çünkü bana gelem linçlerden o da nasibini alıyordu. "Barış Alper Escortlardan başını kaldırdı ve asıl hayatına alması gereken kişiyi gördü sanki." gibi yorumlar vardı onun içinde.
Herkesin özel hayatı kendineydi. Dakika başı hikayelere etiketleniyordum. X'te full anasayfam o videolardı.
Bir süre sonra bunlara bakmayı bırakıp yanımdaki elifin bacağına kafamı koydum. "Yorumları okudun değil mi?" dedi saçımı okşayarak. Olumlu anlamda kafamı sallamakla yetindim sadece. "Sen başarılı bir voleybolcusun ilkin, bu tür düşüncelerin önüne geçmesine izin verme ve her zaman yaptığın gibi voleybola odaklan. Senin sen olduğunu bilmeleri için bir futbolcuya ihtiyacın yok. Sen yaptığın başarılarla anılıyorsun ve anılacaksın." Elif'in ciddi cümleler kurduğu anlar sayılıydı ya kavga ettiğimiz zamanlar ya da benim bir şeye ciddi üzüldüğüm zamanlar böyle konuşurdu. Bu linçleri kafama takmadım desem de takacağımı bilirdi ve içimi rahatlatmak adına ciddi konuşmasını gerçekleştiriyordu.
Çalan telefonla kafamı kaldırıp baktığımda menajerimin aradığını görmemle bakışlarım Elif'i buldu. "Şimdi o videoları görmüştür ve bana azar çekecek kesin." dedim arama hala devam ederken. Elif elimde tuttuğum telefonu alıp aramayı cevapladığında onun kafasına sertçe vurdum.
"Alo ilkin." sesinde henüz bir azar tınısı yoktu. "Günaydın." dedim bende karşılık. "100. yıl forması için bir video çekilecek. Akım gibi sen birine sesleneceksin birisi de sana seslenecek. Bugün müsaitsen çekelim." dedi. Hiç o havamda değildim ama yine de onayladım. "Kim bana seslenecek ben kime sesleneceğim peki?"
Telefondan gelen sesler kafamı karıştırdığında "Muslera sana, sen de Barış Alper Yılmaz'a sesleneceksin."
Şaka mıydı bu? Bir de bununla mı uğraşacaktım. Elif yanımda bana kıkırdıyordu. Yine bir lince hazırlanmak durumundaydım.