"Kalp ağrısı başka hiçbir ağrıya benzemez derdi annem, şimdi anlıyordum."
Onca zaman yaşama sebebim olan voleybol, bu kez kalp ağrısına sebep oluyordu. Mutluluktan havaya uçtuğum, elimin ayaklarımın tutmadığı o anlara siyah bir bulut dadanmıştı. İnsanlar beni Tuğba ile kıyaslıyor, galatasaray lobisiyle olimpiyatlara gittiğimi söylüyordu. Tuğba takımdan çıkarılmış yerine ben girmiştim. Elbette ki tuğbanın yerini almak istemezdim ve bu benim seçimimde değildi, ama yıllardır bu an için yatıp kalkıyordum. Herkes gibi benimde hakkımda o anları yaşamak.
İnsanlar için yorum yapmak linçlemek elbette ki çok kolaydı, ama hiç bizler ne hissediyoruz diye düşünmüyorlardı.
Yorumları Barışlar uçtuktan sonra görmüş ve çöküşe geçmiştim. Keşke şu an yanımda olsaydı ve beni kendime getirseydi. Onun tek bir bakışına bile ihtiyacım vardı şu an. Beni tek bir sözüyle eriten kişinin tek bir bakışıyla kalbimdeki her ağrıyı çekip çıkaracağını biliyordum çünkü.
Evimdeydim, kendi yatağımdaydım ve valizimi hazırlıyordum. İçimden o olimpiyatlara gitmek bile gelmiyordu çünkü o yorumlar mentalimi çökertmişti. Oynayacağım oyundan bile keyif almayacağıma emindim. Çalan telefonu gözümdeki yaşları silerek cevapladım. "Efendim?"
"Geçtin mi ev-" derin bir sessizlik oluştu. "İlkin ağladın mı sen güzelim?" sesim istemsiz şekilde titrek çıkmıştı buna yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
"Barış." dedim daha fazla içimde tutamayarak ağlamalarım daha fazla artmıştı, onun bu merhamet dolu sesi içime işlemişti ve benim daha çok ağlamama sebebiyet vermişti.
"İlkin, ne oldu söyle." onunda sesi benim gibi titrek çıkmıştı, anlatırsam o da üzülecekti ama anlatmazsam bu düşünceler beni yiyip bitirecekti de. "Yalvarırım anlat hadi."
"Olimpiyatta Tuğba yerine beni aldılar, insanlar sakat halimle galatasaray lobisini kullanarak kızın hakkını yediğimi söylüyor." karşıdan gelen derin nefes bir kez daha hıçkırarak ağlamama sebep oldu. "Gitmek istemiyorum."
"Ben geri geleceğim hemen, bak düşünme tamam mı? Öyle olmadığını ikimizde biliyoruz."
"Saçmalama gelmeyeceksin." onunda moralini bozmam daha çok ağlamama sebep olduğunda telefonun mikrofon kısmını kapatıp daha çok ağlamaya başladım, normalde bu kadar ağlak biri değildim hem de.
"Hiçbir şey senden önemli değil, bak geleyim konuşalım moralini düzeltelim olur mu?" cevap verecek halim bile kalmamıştı. "İlkin, duyuyor musun beni cevap ver?"
"Duyuyorum." dedim sessizce mikrofonu açarak. "Sen gelmeyeceksin ben de olimpiyatlara gideceğim ikimizde kupayla eve döneceğiz tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE DÜŞEN YILDIRIM
Novela JuvenilO ödül gecesinde sadece ilk bireysel ödülümü değil, başka bir ödül daha kazanmıştım. Sarışın, konuşmayı bilmeyen, hayvanat bir ödüldü. "O güne tekrar dönseydim gözlerimi kaçırmak yerine sana daha çok bakmak isterdim İlkin." Kocaman gülümsedim. "O...